Mahkemece, yoksulluk nafakasına karar verilen 30.03.2009 tarihinden arttırım davasının açıldığı 30.01.2015 tarihine kadar geçen süre ve yoksulluk nafakasının niteliği gözetilerek, nafakanın TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında arttırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yüksek oranda nafaka artışına karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerekmiştir. Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş;yoksulluk nafakasına karar verilen tarih ile bu dava tarihi arasında geçen süre ve yoksulluk nafakasının niteliği de gözetilmek suretiyle,boşanma neticesinde hüküm altına alınan yoksulluk nafakasında TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında artışa hükmetmek olmalıdır....
Mahkemece; sigortalı olarak çalışmakta iken davadan kısa bir süre önce kendi isteği ile işinden ayrılan davacının, imkânı varken çalışmak istemediği, ayrıca iş aramadığı, yoksulluk durumunun devam etmesinin kendi tutumundan kaynaklandığı, çalışmak yerine nafaka ile geçinmeyi istediği gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü ile iştirak nafakalarının 100’er TL'den 175’er TL'ye artırılmasına, yoksulluk nafakasının artırılması isteminin reddine, karşılık davanın ise kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı – karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir....
Davalının, aldığı 150 TL yoksulluk nafakası ile geçimini sürdürmesi ve varlığını idame ettirmesi günümüz koşullarında mümkün olmadığına göre, çalışıp gelir elde etmesi bir zorunluluktur. Çalışarak elde ettiği gelirle, nafaka miktarı toplamının, yukarıda açıklanan yoksulluk kavramını izale etmesi durumunda, mahkemece nafakanın kaldırılmasına karar verilebilir. Aksi takdirde ise; yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin içinde indirme talebinin de olduğu kabul edilip (çoğun içinde azında bulunduğu gözetilerek), yoksulluk nafakasının hakkaniyet ölçüsünde indirilmesi gerekir. Yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde yoksulluk nafakasının tümden kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Ancak bu hususun ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığı anlaşılmakla, kadının yoksulluk nafakasına ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 20/01/2016 tarih .... karar sayılı bozma kararının yoksulluk nafakasına ilişkin 2 nolu bendinin kaldırılmasına, hükmün davacı ve tanık beyanları da dikkate alınarak kadının usulünce ekonomik ve sosyal durumu araştırılarak; sürekli ve gelir getiren bir işte çalışıp çalışmadığı, böyle bir işten ayrılmışsa işten ayrılış nedeni de tespit edilerek boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmediğinin kesin olarak belirlenmesi, gerçekleşecek sonucuna göre yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiş, bu sebeple hükmün yoksulluk nafakasına ilişkin bölümünün değişik gerekçeyle bozulmasına, karar vermek gerekmiştir....
ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 30/04/2015 NUMARASI : 2014/287-2015/261 Taraflar arasındaki iştirak ve yoksulluk nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı ile Lüleburgaz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/112 E. 2008/427 K.sayılı 21/11/2008 tarihinde kesinleşen kararı ile boşandığını, davacı lehine aylık 100 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk Bertan için 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, çocuğun velayetinin davacıya verildiğini, takdir edilen iştirak ve yoksulluk nafakalarının ayrı ayrı 400 TL'ye çıkarılmasına, her yıl tefe tüfe oranında artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Kendisine aylık 250 TL yoksulluk nafakası bağlanmış, boşanmadan sonra yetim aylığı almaya başlamış, dava tarihinde aldığı 930,23 TL aylık ile asgari ücret seviyesinde bir gelire kavuşmuştur. Aldığı nafaka ile geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün görünmemektedir. Aldığı nafaka ile maaşının toplamı ise; davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir. Zira, yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır....
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda; her ne kadar davalı kadının sezonluk işe girerek çalıştığı anlaşılmakta ise de; işinin sürekli olmadığı da anlaşılmaktadır. Ayrıca evlenme yoksulluk nafakasının kendiliğinden kalkması için bir sebep olsa da, her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilmelidir....
"İçtihat Metni"Taraflar arasındaki asıl davada yoksulluk nafakasının artırılması ve birleşen davada iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili asıl ve birleşen dava dilekçesinde; tarafların boşandıklarını, davacı lehine 100 TL yoksulluk nafakasına ve velayeti davacıya bırakılan müşterek çocuk için 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, müşterek çocuğun masraflarının arttığını, nafakaların yetersiz kaldığını belirterek, asıl davada yoksulluk nafakasının 300 TL’ye ve birleşen davada iştirak nafakasının 300 TL’ye çıkarılmasını talep etmiştir....
Davalının, davacının yoksulluk nafakası talebine "açık muvafakatinin” olmadığı konusunda ise bir duraksama yoktur. O halde davacının bu davada Hukuk Muhakemeleri Kanununun 141. maddesinde gösterilen süreden sonra yoksulluk nafakası talep edemeyeceği gözetilerek davacının yoksulluk nafakası isteği hakkında süresinden sonra talep edildiğinden bahisle "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmadığından davacının istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 4 nolu bendinin kaldırılmasına, yerine davacının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
GEREKÇE : İstinaf incelemesine ilişkin dava yoksulluk nafakalarının kaldırılmasına ilişkindir. Dava taraflarının ekonomik durumlarının olağanın dışında değişmesi halinde yoksulluk nafakası miktarının yeniden değerlendirilmesi mümkün olduğu gibi, nafaka lehtarının yoksulluk durumunun ortadan kalkması halinde yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılması olasıdır....