Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkin olup, mahkemece davalının sigortalı olarak çalışması nedeniyle yoksulluk durumunun ortadan kalktığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.HGK.nun istikrar kazanmış kararlarında açıklandığı üzere asgari ücretle sigortalı olarak çalışmak, yoksulluk durumunu ortadan kaldırmayıp, nafaka miktarını etkileyen bir olgudur. Tarafların boşanmasına ilişkin dosya incelenerek davalının yoksulluk nafakası takdir edilmesi sırasında çalışıp çalışmadığının belirlenmesi ve çalışıyor ise bu olgu gözetilerek yoksulluk nafakası takdir edilmiş olduğundan davanın reddedilmesi gerekmektedir....

    Boşanma kararı ile birlikte hükmedilen yoksulluk nafakasının her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş ise de, bu husus yoksulluk nafakasının artırılması için yeni bir dava açılmasına engel değildir. Davacı artırım davası ile nafakanın yeniden belirlenmesi talep edebilir. (Yargıtay 3 HD 2016/19704 esas ,2017/9326 karar) O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, mahkememezce davacı kadın yararına daha önce hükmedilen yoksulluk nafakasının aşağıda belirtilen miktarda artırılmasına karar vermek gerkemiştir....

    Yoksulluk nafakasının kaldırılması istemi azaltılması istemini de kapsadığından davalının adına bulunan taşınmazlar ve banka hesabı ekonomik durumunda olumlu yönde değişiklik sayılarak yoksulluğu tamamen ortadan kalkmamış olan davalının yoksulluk nafakasının indirilmesinin düşünülmemesi isabetli bulunmamıştır. Öyle ise mahkemece; anılan ilke ve esaslar gözetilerek “çoğun içinde azda bulunur” kuralı gereğince yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılması yerine davacının gelir ve malvarlığı durumu ile davalının önceki ve şimdiki gelir ve malvarlığı durumunun ayrıntılı olarak belirlenerek yoksulluk nafakasının indirilmesi şeklinde bir karar verilmesi de olanaklı iken bu kıyaslama yapılmaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir....

      Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması davası üzerine mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı dava dilekçesinde; davalı ile 29.01.2014 tarihinde boşandıklarını, boşanma ilamı ile davalı lehine aylık 200,00 TL yoksulluk ve velayeti davalıya bırakılan müşterek çocuk lehine aylık 200,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, davalının sigortalı bir işte çalıştığını, gelirinin olduğunu, müşterek çocuk...in de evlendiğini belirterek, yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Karar taraflarca yukarıda gösterildiği şekilde temyiz edilmiştir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 176 ncı maddesinin birinci fıkrasında, yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebileceği öngörülmüştür. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücünün göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Kadın yararına hükmedilen aylık 500,00 TL tedbir nafaka miktarı çok olduğu gibi, yoksulluk nafakasının irat şeklinde ödenmesine hükmedilmesi tarafların ekonomik sosyal durumu ile evlilik süresi dikkate alındığında toptan yoksulluk nafakasının ödenmesi hususunun tartışılmaması doğru olmamıştır (TMK m. 176/1)....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Yoksulluk Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından; davalı yararına takdir edilen yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı yararına aylık irat şeklinde yoksulluk nafakası takdir edilmiş, bu şekilde hükmedilen yoksulluk nafakası "dört yılla" sınırlandırılmıştır. Mahkeme sınırlandırmanın gerekçesi olarak, "süresiz olarak tayin edilmesinin hakkaniyete uygun düşmeyeceğini, tarafların yaşları da dikkate alınarak iradın dört yılla sınırlandırılmasının hak ve nesafete uygun olduğunu" göstermiştir. Yasa, yoksulluk nafakasını belirli bir süreyle sınırlandırmamış, bu nafakanın "süresiz" olarak istenebileceğini öngörmüştür....

            Bu kararın davalı-davacı kadın tarafından istinafı üzerine bölge adliye mahkemesi tarafından mutlak butlan sebebiyle evliliğin iptali davası, boşanma davası açısından bekletici sorun oluşturacağından davalı-davacı kadının boşanmaya ilişkin birleşen davasına yönelik istinaf talebinin eldeki dosyadan tefrikine, buna ilişkin istinaf talebinin tefrik edilen dosya kapsamında incelenmesine karar verilmiş, davacı erkeğin evliliğin mutlak butlanla iptali davasının kabulüne yönelik kadının istinaf talebinin esastan reddine,yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmiş, bu karar davacı erkek tarafından yoksulluk nafakasına yönelik temyiz edilmiştir. Davalı-davacı kadın birleşen boşanma davasında yoksulluk nafakası talep etmiştir. Erkeğin evliliği iptali davasında dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması ve sonrasında da davalı-davacı kadının bu yöne ilişkin bir talebi bulunmamaktadır....

              Somut olayda, mahkeme gerekçesine esas alınan Düzce Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/859-216 sayılı ilamında kararın gerekçesinden de anlaşıldığı üzere yoksulluk nafakası istemi konusunda ne bir yargı ne de sonucunda olumlu -olumsuz bir karar verilmemiştir. Hükmün gerekçesinde yoksulluk nafakasının red nedenleri açıklanmadan sair taleplerin reddine ilişkin hükmün yoksulluk talebinin reddedildiği biçimde anlaşılması mümkün değildir. Dolayısı ile tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir kesin hükmün varlığından söz edilemez (HUMK 237). Anılan yasa maddelerine uygun düşmeyecek şekilde verilen mahkeme kararının “kesin hüküm” olarak kabulü ile yoksulluk nafakası isteminin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

                DAVA TÜRÜ : Tazminat-Yoksulluk Nafakasının Arttırılması-Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından manevi tazminat, yoksulluk nafakasının kaldırılması davasında vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Davacı-davalı kadın boşanma davasından sonra maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasının artırılmasını talep etmiş; davalı-davacı erkek ise birleşen dava ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından kadın lehine maddi ve manevi tazminata ve yoksulluk nafakasının arttırılmasına karar verilmiştir....

                  Ne var ki, bu yön ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından, davalının yoksulluk nafakasına yönelik karar düzeltme talebinin, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440-442 maddeleri gereğince kabulü ile, Dairemizin 24.02.2015 tarih ve 2014/9710 esas, 2015/2589 karar sayılı onama-bozma ilamının yoksulluk nafakasından bozmaya ilişkin 2/b bendinin hükümden çıkarılmasına, yoksulluk nafakası ile ilgili karar yönünden de hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu