ve refah içerisinde yaşadığını belirterek, davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir....
Başka bir ifadeyle, geçimini kendi mali kaynakları ve çalışma gücüyle sağlama imkânından yoksun olan taraf diğer koşulları da varsa yoksulluk nafakası talep edebilecektir. 16. Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olan yoksulluk nafakasının özünde, sosyal ve ahlâki düşünceler yer almaktadır. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk, T./Ateş, D., Aile Hukuku, C. 2, İstanbul 2019, s. 302). 17. Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünüldüğünden, yoksulluk nafakasının amacı hiçbir zaman nafaka alacaklısını zenginleştirmek olamaz....
Temyize konu öncelikli uyuşmazlık; davacının, dava tarihi itibariyle ödediği yoksulluk nafakasının miktarının kaç TL olduğu hususunda toplanmaktadır. Dosya kapsamından, 13.02.2007 tarihli anlaşmalı boşanma ilamında, davalı için aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasına, velayetleri davalıya verilen çocukların her biri için aylık 50,00 şer den toplam 150,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiği ve tüm nafakaların her yılın Ocak ayında memur maaşı katsayısı oranında artırılmasının kararlaştırıldığı, eldeki davanın 19.08.2013 tarihinde açıldığı ve yoksulluk nafakasının son ulaştığı rakamın kaldırılmasının talep edildiği, yoksulluk ve iştirak nafakası toplamının, davacının maaşından birlikte kesilmesi nedeniyle yoksulluk nafakasının dava tarihi itibariyle kaç TL olduğunun belli olmadığı anlaşılmıştır....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre, olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Dosya kapsamından, Siirt Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2010/601 Esas, 2010/1206 Karar sayılı ilamı ile davacı lehine aylık 130,00 TL yoksulluk nafakası takdir edildiği ve yoksulluk nafakasının her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Somut olayda; davacı dava dilekçesinde; Siirt Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2010/601 Esas, 2010/1206 Karar sayılı ilamı ile kendisi lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının artırılmasını talep etmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Yoksulluk Nafakasının Kaldırılması veya Azaltılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddi ile yoksulluk nafakasının azaltılması talebinin kısmen kabulü yönünden; davalı kadın tarafından ise azaltılan yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, Samsun 1....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/638 Esas, 2008/346 Karar sayılı ilamı boşandıkları, davalı kadın lehine aylık 275,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, 23.01.2013 tarihinde kesinleşen ... 4. Aile Mahkemesinin 13.11.2012 tarihli ve 2012/220 Esas 2012/903 Karar sayılı ilamı ile davalı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının 375,00 TL'ye yükseltildiği, yoksulluk nafakasının artırımı talepli bir sonraki davada ise ... 6. Aile Mahkemesinin 03.03.2016 tarihli ve 2015/975 Esas 2016/178 Karar sayılı ilamı ile yoksulluk nafakası artırım talebinin reddine dair kararın Dairemizin 2016/10343 E., 2017/703 K.sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmaktadır. Somut olayda; mahkemece, davacı kadının yoksulluk nafakasının aylık 275,00 TL olduğu gözetilerek hüküm kurulduğu, davanın açıldığı tarihte davacı kadının aldığı yoksulluk nafakasının aylık 375,00 TL olduğu halde, bu hususun taraflarca ileri sürülmediğinden mahkemece yargılama sırasında değerlendirilemediği anlaşılmaktadır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 18/12/2014 NUMARASI : 2013/1711-2014/1628 Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması-yoksulluk nafakasının artırımı ve iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, birleşen davanın ise kısmen kabulü ile; davacının yoksulluk nafakası artışı talebinin reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı (birleşen davanın davacısı) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların Ankara 3.Aile Mahkemesinin 31.10.2011 tarih ve 2010/456 E.-2011/1447 K. sayılı kararı ile boşandıklarını, davalı için aylık 600 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, davacının daha önce ortağı bulunduğu şirkette sigortalı olarak çalışmaya başladığını, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini...
Başka bir deyişle, boşanma davası sonrasında yoksulluk nafakası isteme hakkını kaybetmemiş davacı (nafaka alacaklısı) aynı yasanın 178.maddesi hükmü gereğince bir yıl içerisinde boşanmadan ayrı olarak açacağı dava ile yoksulluk nafakası isteyebilecektir. Davanın açılması ile ilgili 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 178.maddesinde 1 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. ./.. -2- Somut olayda, tarafların .... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin manevi tazminat dışında kalan hususlar yönünden kısmi olarak 15.03.2013 tarihinde kesinleşen kararı ile boşandıkları, eldeki davanın 29.01.2015 tarihinde açıldığı ve TMK 178/son maddesinde öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gözönünde bulundurularak yoksulluk nafakasına ilişkin talebin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ve yanılgılı değerlendirme ile davacı lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacı kadının kayıtsız şartsız olarak boşanma davası sırasında yoksulluk nafakası talebi olmadığını bildirmiştir. Bu beyan, yoksulluk nafakasından feragat niteliğinde olup, davacı artık bir daha yoksulluk nafakası talebinde bulunamaz. Öyle ise mahkemece bu ilkeler ışığında, yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; reddedilen tazminat ve yoksulluk nafakası talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda, ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminata, aylık 200 TL tedbir ve aylık 250 TL yoksulluk nafakasına, velayeti anneye verilen ortak çocuk yararına aylık 200 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmiş, davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf talebinde bulunulması üzerine bölge adliye mahkemesi kadının dava dilekçesinde yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinden feragat ettiği gerekçesiyle kadının yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin...