Dairemizce yapılan karar düzeltme incelemesi neticesinde; davacı kadının yoksulluk nafakası isteğinin kabul edilebilmesi için boşanma yüzünden yoksulluğa düştüğünün belirlenmesi gerekir. Davacı kadın hakkında yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırma tutanağında davacının Parıltı iç giyim adlı işyerini işlettiği bildirilmiş, bir kısım tanıklar ise davacı kadının dükkanında işlerin iyi gitmediğini, Bağkur ödemelerini dahi yapamadığını, işyerini kapatacağını beyan etmişlerdir. Bu durumda davacı kadının düzenli ve sürekli bir işte çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa elde ettiği gelirin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı, işyerini kapatıp kapatmadığı araştırılıp değerlendirilerek sonucu uyarınca yoksulluk nafakası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davacı kadının boşanma ile yoksulluğa düşeceği gerekçesi ile kadın yararına yoksulluk nafakası hükmedilmesi gerekir şeklinde kararın bozulması doğru olmamıştır....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında ilk derece mahkemesince, tarafların boşanmalarına (TMK m. 166/1), kadın lehine 1500 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 200.000 TL maddi ve 200.000 TL manevi tazminata karar verilmiş, verilen bu karar davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafaka yönünden istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince davalının yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarına yönelik istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin hüküm fıkrasının yoksulluk nafakası ile tazminatlara ilişkin bentlerinin kaldırılmasına yerine kadın lehine 36.000,00 TL toptan yoksulluk nafakası ile 100.000 TL maddi ve...
Bölge adliye mahkemesince, davalı-davacı kadının lehine hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf yoluna başvurduğu, davacı-davalı erkeğin ise, katılma yoluyla kadın lehine takdir edilen maddi ve manevi tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf talebi olduğu kabul edilerek bu yönlerden istinaf incelemesi yapılıp kadının tüm, erkeğin yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile yeniden bu yönlerden hüküm kurulmuştur. Hüküm, davacı-davalı erkek tarafından yukarıda belirtilen sebeplerle süresi içerisinde temyiz edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 348/1. maddesi gereğince istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. Aynı kununun 355. maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
Bu itibarla; Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere; davalı kadının, yasal süreden sonra ön inceleme duruşmasında yapmış olduğu yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek sonuç ve kanaatine varılmıştır....
Mahkemece; davacı/karşı davalının davasının kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının aylık 100 TL ye indirilmesine,davalı/karşı davacının davasının da kısmen kabulü ile iştirak nafakasının 50 TL artırılarak 200 TL ye çıkarılmasına karar verilmiş, hüküm davalı/karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK. nun 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2014 tarihinden itibaren 1.890 TL'ye çıkarılmıştır. Davalı karşı davacının iştirak nafakası artış talebinin tamamen kabul edildiği,yoksulluk nafakası artırım istemi miktarı(50 TL) ile yoksulluk nafakasından yapılan indirim miktarı (100 TL) dikkate alındığında hüküm, karar tarihi itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu kararı uyarınca Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir....
Maddesi uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin babaya verilmesine, çocuklar ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar için aylık 150,00'şer TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı erkeğin tedbir nafakası talebinin reddine, davacı erkek yararına aylık 150,00 TL yoksulluk nafakası ile 15.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminata, davalı kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin şartları oluşmadığından reddine hükmedilmiştir. Davalı kadın vekili; boşanma kararına itirazlarının olmadığını belirterek davacı erkek yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminata, davalı kadının reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerine yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı kadın, 25.06.2021 tarihli dilekçesi ile istinaf başvurusundan feragat etmiştir....
Gerçekleşen bu duruma ve uyulan bozma kararına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, yoksulluk nafakası miktarı üzerinde toplanmaktadır. O halde İlk Derece Mahkemesince uyulmasına karar verilen kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakasının az olduğuna dair bozma kararının gereği yerine getirilerek kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. VII....
HGK.nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması," yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. (HGK. 07.10.1998 gün 1998/2-656 E.,1998/688 K., 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları). Somut olayda; davalı kadın boşanma davası sırasında bir işte çalışmamaktadır. Kendisine aylık 200.00.-TL yoksulluk nafakası bağlanmış, boşanmadan sonra bir motelde işçi olarak çalışmaya başlamış, aylık 1.000.00.- TL gelire kavuşmuştur. Davalının aldığı nafaka ile geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün görünmediği gibi işinin devamlı ve güvenli olacağı da belli değildir. Yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır....
Tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumlarına göre, davacının sabit ve düzenli geliri olmadığı dikkate alındığında ilk derece mahkemesi tarafından davacı lehine yoksulluk nafakası takdir edilmesinin yerinde olduğu kanaatine varıldığından davalı erkeğin yoksulluk nafakası takdirine ve ilk derece mahkemesi tarafından hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı az olduğundan yoksulluk nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin reddine kadının miktara yönelik istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6 nolu bendinin yoksulluk nafakası yönünden kaldırılmasına, davacı kadın için kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlamak üzere aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası takdiri ile her ay davalı erkekten tahsil edilerek davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Başka bir ifadeyle, geçimini kendi malî kaynakları ve çalışma gücüyle sağlama imkânından yoksun olan taraf diğer koşulları da varsa yoksulluk nafakası talep edebilecektir. 3. Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olan yoksulluk nafakasının özünde, sosyal ve ahlâki düşünceler yer almaktadır. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk, T./Ateş, D., Aile Hukuku, C. 2, ... 2019, s. 302). 4. Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünüldüğünden, yoksulluk nafakasının amacı hiçbir zaman nafaka alacaklısını zenginleştirmek olamaz....