Eşit kusur halinde, yoksulluk nafakasının diğer koşulları oluşmuş ise yoksulluk nafakası talep edilebilir. Boşanmaya neden olan olaylarda, tamamen veya daha fazla kusurlu olan eş, yoksulluk nafakası talep edemez. Yoksulluk nafakası boşanma davası içinde ve onun devamı sırasında boşanma ile ilgili hüküm kesinleşinceye kadar istenebileceği gibi boşanma davası sonuçlandıktan sonra harcı verilerek açılmış ayrı bir dava ile de istenebilir. Evliliğin boşanma sebebi ile sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. (TMK m.178) Yoksulluk nafakası, boşanma davası sonuçlandıktan sonra, bir yıllık süre içinde ayrı bir dava ile de istenebilir. Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır....
Ayrıca madde metninden de anlaşılacağı üzere yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Ancak yoksulluk nafakası, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası, hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde değildir. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysa ki maddede açıkça belirtildiği gibi kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk T./Ateş D: Türk Medeni Hukuku, Aile Hukuku, İkinci Cilt, Ocak 2019, s. 302). 15. Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır....
Bu durumda; davacı kadının ilk kez 02.01.2015 tarihli dilekçeyle tazminat ve yoksulluk nafakası talebi, talep sonucunun genişletilmesi niteliğindedir. O halde; davalı kadının dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında yer almayan tazminat ve yoksulluk nafakası istemi, davacı erkeğin açık rızası bulunmadığına ve ıslah da söz konusu olmadığına göre artık incelenemez. Davalı kadının tazminat yoksulluk nafakası talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken, kesin hüküm oluşturacak şekilde isteğin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....
Davacı kadının, ilk defa ön inceleme duruşmasından sonra ileri sürülen yoksulluk nafakası isteği, talep sonucunun genişletilmesi niteliğindedir. Aynı oturumda hazır bulunan davalı, bu isteğe açıkça muvafakat vermemiştir. Bu durumda ıslah da söz konusu olmadığına göre, davacının yoksulluk nafakası talebi artık incelenemez. Açıklanan nedenlerle, davacının yoksulluk nafakası talebi hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir....
Temyiz üzerine hüküm; tarafların eşit kusurlu oldukları belirtilerek davacı yararına uygun miktarda yoksulluk nafakası verilmesi gerektiği yönünden bozulmuş, diğer yönler onanmış, karar düzeltme yoluna gidilmediğinden ve bozmaya mahkemece uyulduğundan kusur ve yoksulluk nafakası yönünden usuli kazanılmış hak doğmuştur. Bozmadan sonra yargılama yoksulluk nafakası yönünden devam etmektedir. Mahkemece bu yön gözetilmeden kesinleşen tedbir nafakası hakkında yeniden hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, boşanmanın eki niteliğinde olan ve boşanma davası ile istenen bu talep yönünden asıl hükümde harç ve vekalet ücreti hakkında hüküm verildiği halde yeniden bu konularda hüküm kurulması da doğru olmamıştır. Ancak açıklanan hususlar yeniden yargılama gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile, Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddeleri nazara alınarak daha uygun miktarda manevi tazminat (TMK m. 174/2) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 3-Davalı-karşı davacı kadının yoksulluk nafakası talebi, usulüne uygun olarak nispi harcı yatırılmak suretiyle açılmış bağımsız yoksulluk nafakası davası niteliğindedir. Davalı-karşı davacı kadının bağımsız yoksulluk nafakası davası kabul edildiği halde, davalı-karşı davacı kadın yararına bu dava sebebiyle vekalet ücreti tayin edilmemiştir. Davalı-karşı davacı kadın davada kendisini vekille temsil ettirdiğine göre bağımsız yoksulluk nafakası davasının kabulü sebebiyle karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen nafaka miktarının bir yıllık tutarı üzerinden nispi vekalet ücreti takdir ve tayini gerekirken, bu hususun nazara alınmaması doğru olmamıştır....
Ayrıca madde metninden de anlaşıldığı üzere yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Ancak yoksulluk nafakası, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası, hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmayacaktır. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysa ki, maddede açıkça belirtildiği gibi, kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk, T./Ateş, D.: Aile Hukuku, C.2, İstanbul 2019, s. 302). Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır....
Tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, nafaka takdirinden sonra ekonomideki değişiklikler, tarafların SGK kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde yoksulluk nafakasında yapılan artış miktarı yüksektir. Bu haliyle davalının yoksulluk nafakası artış miktarına yönelik istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 1 nolu bendinin yoksulluk nafakasına ilişkin kısmının kaldırılmasına, boşanma davasında takdir edilen aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasının aylık 300,00 TL artırılarak dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davacı erkek vekili tarafından 27.08.2019 havale tarihli dilekçe ile gerekçeli kararın 3 nolu hükmünde iştirak nafakası yazılacağı yerde maddi hata sonucu yoksulluk nafakası yazıldığını, boşanma protokolünde o nafakanın da iştirak nafakası olarak düzenlendiğini,yazım hatası yapıldığını, 3 nolu hükümdeki yoksulluk nafakası ibaresinin iştirak nafakası şeklinde düzeltilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, 19.9.2019 tarihli tashih şerhi ile gerekçeli kararın 3 nolu bendindeki yoksulluk ibaresinin iştirak olarak düzeltilmesine karar verilmiş olup, bu karara karşı davalı tarafından süresinde temyiz yoluna başvurulmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 304/1 maddesinde "Hükümdeki yazı ve hesap hatası ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re'sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hakim tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinden inceleme yapılarak karar verilebilir." hükmü yer almıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Yapılan yargılama sonunda mahkemece; davanın kabulü ile TMK 162 maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, davacı için aylık 300 TL tedbir nafakası, aylık 400 TL'den iki yıllık toplam 9.600 TL yoksulluk nafakası, 18.000 TL maddi, 17.500 TL manevi tazminat takdirine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya neden olan olaylarda müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, buna rağmen davacı lehine maddi manevi tazminat takdir edilmesi doğru olmadığı gibi yasal şartları oluşmadığı halde yoksulluk nafakası takdir edilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle davacı lehine takdir edilen yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminatların kaldırılmasına, bu talep yerinde görülmediği taktirde tazminat miktarlarının azaltılmasına karar verilmesini talep etmiştir....