"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, dava dilekçesi ile; davacının yoksul olduğunu, kızı ...'in velayetinin kendisine verilmesini istediğini ileri sürerek çocuğun velayetinin değiştirilmesine, davacı için yoksulluk nafakasına, kızı için iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı yan, duruşmada ise 3.750.00 TL yoksulluk nafakası talep etmiş, velayetin değiştirilmesi talebinden ise vazgeçmiştir. Davalı vekili duruşmadaki beyanında nafaka ödemeyi kabul etmediklerini,davanın reddini istediklerini belirtmiştir....
Somut olayda ise, taraflar evli olup, davacı eş ayrı yaşamda haklılık nedeniyle, nafaka talebinde bulunmuş olduğuna göre; mahiyeti itibariyle talep edilen nafaka, tedbir nafakası niteliğindedir. (TMK m. 197) Buna göre, mahkemece hükmedilen tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinin ardından yoksulluk nafakası olarak nitelendirilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda, mahkemece; bağımsız açılan nafaka davasında, "kararın kesinleşmesinin ardından yoksulluk nafakası olarak devamına" şeklinde hüküm tesisi ve "tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile" ibaresinin eklenmemesi doğru görülmemiş, ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve hakimin takdir yetkisi kapsamında kalmadığından hükmün HUMK 438/VII, C.2 hükmü ile 6100 sayılı Yasanın 370/2, ek 3/1 maddesi gereği düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Dava, boşanmadan sonra açılan yoksulluk nafakası, maddi-manevi tazminata ilişkindir. 1- Davacının yoksulluk nafakası, maddi-manevi tazminata ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesinde; Davacı, ilk derece mahkemesinin kararının, yoksulluk nafakası, maddi-manevi tazminat hususunda kaldırılması hakkında istinaf kanun yoluna başvurmuş, akabinde ise davacı ve davacı vekilinin ayrı ayrı 07.10.2021 ve 15.09.2021 tarihli dilekçeleri ile istinaf başvurusundan feragat ettiği anlaşılmakla, davacının istinaf başvurusunun istinaftan feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2- Davalının yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; Mahkeme tarafından davacı kadın yararına, 400,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir....
Her ne kadar, bölge adliye mahkemesince davalı-karşı davacı kadının yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinde bulunmaması nedeniyle bu yönden erkeğin katılma yoluyla istinaf hakkının bulunmadığı belirtilerek davacı-karşı davalı erkeğin katılma yoluyla istinaf dilekçesinin yoksulluk nafakası yönünden usûlden reddine karar verilmiş ise de; bölge adliye mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere katılma yoluyla istinaf talebi asıl istinaf talebine sıkı sıkıya bağlı olup somut olayda karşılıklı boşanma davaları bulunduğu göz önüne alındığında hükmün davalı-karşı davacı kadın tarafından sadece "Kusur belirlemesine" yönelik istinafı halinde dahi erkeğin yoksulluk nafakası yönünden katılma yoluyla istinaf talebinin esastan incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde erkeğin katılma yoluyla istinaf dilekçesinin yoksulluk nafakası yönünden inceleme dışı bırakılarak usûlden reddi doğru olmamış, hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerekmiştir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacı davalı kadın tarafından 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca usule uygun şekilde yoksulluk nafakası talebinde bulunulup bulunulmadığı, Mahkemece yoksulluk nafakası hususunda hüküm kurulmamasının usule uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2....
Yoksulluk nafakası miktarının belirlenmesinde, boşanmadan önceki yaşam standardının aynıyla sürdürülmesinin sağlanması gerekmez. Nafaka alacaklısının yaşı, eğitim durumu, barınma olanakları, düzenli ve sabit olmasa bile bir miktar geliri olup olmadığı, benzer konumda bir kimsenin normal gereksinimlerine göre olabilecek makul yaşam standardı ile nafaka yükümlüsünün ödeme olanağı birlikte değerlendirilerek; hakkaniyete uygun bir miktar yoksulluk nafakası olarak kararlaştırılmalıdır. Böyle bir değerlendirme yapıldığında; davacı-davalı kadın için hükmedilen yoksulluk nafakası orantısız ve çok fazladır. Hükmün, diğer bölümlerinin onanması; yoksulluk nafakası bakımından bozulması gerektiği düşüncesiyle; değerli çoğunluğun onama görüşüne katılmıyorum....
İstinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince her ne kadar kadın yararına hükmedilen toplu yoksulluk nafakası kaldırılarak kadın yararına boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren aylık 350.00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ise de; davalı-karşı davacı kadının çalışıp çalışmadığı, çalıştığı tespit edildiği takdirde iş ve gelirinin düzenli ve sürekli olup olmadığı araştırılıp, elde ettiği gelirin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı hususları hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre yoksulluk nafakası talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar dikkate alınmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir....
Yerel mahkemece, davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş, bu konuda istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince davacı-karşı davalı kadının babasından miras olarak kalan dükkanlardan kira geliri olduğu gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin yerel mahkemece reddedilmesinin doğru olduğuna karar verilmişse de; davacı-karşı davalı kadına miras kalan taşınmazların değerinin, bu taşınmazlardan elde ettiği gelirin, kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı araştırılarak, asgari ücret düzeyindeki gelirin yoksulluk nafakası almaya engel teşkil etmeyeceği (YHGK 2009/3-165-186) ve davalı-karşı davacı erkeğin asgari ücretin üzerinde gelirinin olduğu hususlarının birlikte değerlendirilerek sonucuna göre yoksulluk nafakası hakkında bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar dikkate alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Mahkemece, karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, ancak davalı-karşı davacı kadının davaya cevap dilekçesinde istediği maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Boşanma davası içinde vaki ve boşanmanın fer'i niteliğinde olan Türk Medeni Kanununun175.maddesinde ifade edilen yoksulluk nafakası, aynı kanunun 174.maddesinde yazılı maddi ve manevi tazminat istekleri harca tabi değildir. Dava veya karşı dava olarak istenilmesine gerek yoktur. Bu yön gözetilerek davalı-karşı davacı kadının maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Yoksulluk Nafakası- Maddi ve Manevi Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından; yoksulluk nafakası ve vekalet ücreti yönünden, davalı tarafından ise; tazminatlar ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Dava, boşanmanın kesinleşmesinden sonra Türk Medeni Kanununun 174/1,2 ve 175 maddelerine dayalı olarak açılmış olan maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası istemine ilişkindir....