Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

(M) İİK'nun 168. maddesine göre kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte borçluya ödeme emri tebliğ edildikten sonra, borçlu 5 günlük süre içinde imzaya, borca ve yetkiye icra mahkemesinde itiraz edebilir. İcra mahkemesinde borçlu itirazının incelenmesi için borçluya tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmalıdır. Somut olayda ise borçlunun, takip dayanağı belgenin ödeme emrine eklenmediği gerekçesi ile 15/07/2015 tarihinde ödeme emrinin iptalini talep ettiği, bu şikayet görülmekte iken 21/07/2015 tarihinde icra mahkemesine başvurarak yetkiye, borca, faize itiraz ettiği, bu itirazların incelenmesi sırasında ... 14. İcra Mahkemesi'03/09/2015 tarih, 2015/805 E.-2015/855 K. sayılı kararı ile borçlu yönünden ödeme emrinin iptaline karar verildiği, mahkemece, ödeme emri iptal edildiği, mahkeme kararından sonra da yeni bir ödeme emri çıkarılmadığı gerekçesi ile itiraz süresinde kabul edilerek ......

    Başvuru bu hali ile yetkiye ve borca itiraza ilişkin olup, İİK'nun 168/5. maddesi uyarınca bu itirazın 5 günlük sürede yapılması gerekmektedir. Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiası "şikayet" niteliğinde olup, İİK.nun 16/l.maddesi gereğince 7 günlük süreye tâbi olduğundan, ileri sürülmediği takdirde mahkemece resen nazara alınamaz. Somut olayda, borçluya örnek 10 ödeme emrinin 12.03.2014 tarihinde tebliğ edildiği, başvurunun ise 25.03.2014 tarihinde yapıldığı görülmektedir. Borçlunun icra mahkemesine sunduğu itiraz dilekçesinde, tebligatın usulsüzlüğüne yönelik bir şikayette bulunmadığı halde mahkemece bu hususun resen incelenerek tebliğ tarihinin düzeltildiği ve düzeltilen tebliğ tarihine göre yetkiye ve borca itirazların esastan incelenerek reddine karar verildiği anlaşılmıştır....

      Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; borca ve yetkiye yasal süresi içerisinde itiraz edilmediğini, bu nedenle borca ve yetkiye itiraz talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafından ayrıca yetkiye de itiraz edildiğini, yetkili icra müdürlüklerinin Bakırköy İcra Müdürlükleri olduğuun belirtildiğini, taraflar arasında imzalanan ve takibe konu olan senetlerden anlaşılacağı üzere düzenleme ve ödeme yerinin istanbul ataşehir olduğunu, bu nedenle yetkiye itirazın reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafından davalı müvekkiline hiçbir ödeme yapılmamış olduğunu, borcun ödenmesi için takibe geçildiğinde ise itiraz edildiğini beyanla, borçlu tarafından yapılan yetkiye ve borca itirazın iptaline, karşı taraf vekalet ücretinin lehlerine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

      Dava, kambiyo takibinde kambiyo vasfına yönelik şikayet ile borca ve yetkiye itiraza ilişkin olup; borçlu, 19/01/2018 tarihinde usulsüz tebligattan haberdar olduğunu beyanla, ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu, yetkiye ve borca itiraz ile birlikte kambiyo vasfına yönelik şikayette bulunmuş ancak borçlunun mahkemeye müracaat tarihi olan 25/01/2018 tarihi itibari ile 5 günlük itiraz süresi geçmiş olmasına rağmen, ilk derece mahkemesince işin esasına girilerek yetki itirazının kabulüne karar verilmesi ve istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmesi, isabetli değildir. O halde, ilk derece mahkemesince, 19/01/2018 ödeme emrini ıttıla tarihine göre 5 günlük itiraz süresi geçtiği gerekçesi ile davanın süre aşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir....

        Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin yetkiye ve borca ilişkin itirazlarının reddine ilişkin kararın hatalı olduğunu belirterek, mahkeme hükmünün kısmen kaldırılarak davanın yetkiye ve borca ilişkin itirazları yönünden de kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davacı borçlu hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi yapılmış olup, genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde borçlunun yetkiye ve borca itirazlarının İİK'nun 62/1 maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra müdürlüğüne yapılması gerekir. İcra müdürlüğü yerine icra mahkemesine yapılan itiraz fuzuli olup, sonuç doğurmaz. Somut olayda, icra mahkemesine yapılan başvuru hukuki sonuç doğurmayacağından mahkemece yetkiye ve borca itirazın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

        Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davalı tarafın icra takibinde kısmi itiraz ve yetki itirazında bulunduğu, takip konusu borcun para borcu olması nedeniyle takip tarihinde alacaklının yerleşim yerinde takip yapılabileceğinden yetki itirazının yerinde olmadığı, davalının icra takibine yapmış olduğu kısmi itirazda itiraz edilen miktar açıkça gösterilmediğinden geçerli bir itiraz bulunmadığı gerekçesiyle yetki itirazının iptali ile takibin devamına, borca itiraz hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, aleyhine başlatılan icra takibine karşı sunduğu itiraz dilekçesinde yetkiye ve borca itirazda bulunmuştur. Mahkemece yetki itirazı kabul edilmemişse de itiraz dilekçesinde takipteki borç miktarına itiraz edilmesi karşısında borca itirazın kısmi itiraz olduğu ve itiraz edilen miktarın açıkca gösterilmediği gerekçesiyle borca itiraz edilmemiş olduğunun kabulü doğru olmamıştır....

          Nolu Reklamasyon Faturasının Yansıtılması Dosyada ekinde mevcut fatura ve kansorejen madde tespitine ilişkin ... 05.008.2015 tarihli test raporları ile reklamasyon faturası ile sabit, doğmuş alacak” gösterildiği, borçlunun ise, süresi içerisinde verdiği itiraz dilekçesi ile yetkiye ve borca itiraz ettiği görülmüştür. Alacaklı, takipte, borcun sebebi olarak akdi ilişkiye dayandığını belirtmediği gibi borçlunun, takibe konu borcun, sözleşmeden doğduğunu kabul etmediğine göre bu durumda akdi ilişki kaynaklı alacak söz konusu değildir. O halde; mahkemece, HMK'nun 6. maddesi gerecince takibin, borçlunun yerleşim yeri olan Bursa'da yapılması gerektiği gerekçesi ile yetkiye itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

            Borçlu, yetkiyle birlikte aynı zamanda borca da itiraz etmişse, dosya yetkili icra müdürlüğüne gönderilip kendisine yeniden ödeme emri tebliğ edildiğinde, borca yeniden itiraz etmesi gerekir. Buna göre borçlu, yetki itirazı ile birlikte borca itirazlarını bildirmemiş olsa bile yetkili icra dairesince gönderilen ödeme emrinin tebliği üzerine süresi içinde yetkili icra mahkemesine borca itirazlarını sunabilir. Bir başka deyişle yeni ödeme emri tebliği, borçluya yeni itiraz hakkı sağlar. O halde mahekemece yukarıda belirtilen ilkeler ışığında itirazın esasının incelenmesi gerekirken borçlunun itiraz hakkını kaybettiği gerekçesiyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

              Burada borçlunun dilekçesinden genel olarak “borca itiraz iradesi” çıktığından, bu geçerli bir itiraz olarak kabul edilmelidir. Davalı borçlu T3 vekili 26/01/2019 tarihide Uyaptan gönderdiği dilekçeyle borca, ödeme emrine, yetkiye, faiz oranına ve işlemiş faize itiraz etmiştir. Davalı şirkete ödeme emrinin ödeme emri 22/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği göz önüne alındığında borçlu şirket vekilinin itiraz dilekçesi süresindedir. İlk derece mahkemesince davacının takibin durdurulmasına ilişkin işlemin iptaline ilişkin şikayetin reddine karar verilmesi isabetlidir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2015/18489- 25475 E.K. sayılı ilamında da açıkça belirtildiği üzere, HMK'nun dava şartlarını düzenleyen 114. maddesinin (h) bendinde, davacının dava açmakla hukuki yararının olması gerektiği belirtilmiştir. Borçlu itirazında yetkiye ve borca birlikte itiraz ettiğine göre alacaklının sadece yetki itirazının kaldırılması istemesinde hukuki yararı bulunmamaktadır....

              Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; yetkiye itiraz durumunda sistem üzerinden yetki itirazının kabulü seçeneğinin seçileceği belirtildiğini, bu kapsamda hem borca hem de yetkiye itiraz durumunda izlenecek yolun düzenlenmediğini, hem yetki hem de borca itiraz durumunda takibin yetkili icra dairesine gönderilmesi gibi bir buton veya seçenek bulunmadığını, yönetmelik ve kanunda borçlu tarafından borca ve yetkiye itiraz durumunda izlenecek yol düzenlenmediğini,itirazın iptali davasının da Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığının da mahkemece gözetilmediğini belirterek ,usul ekonomisi açısından hem mahkemenin yetkisi,hemde borca yönelik hüküm kurulması gerekirken davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Davada ödenmeyen fatura alacağının tahsili yönünden yapılan takibe itirazın iptali ve icra...

              UYAP Entegrasyonu