WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan, yetki sözleşmesinin münhasır yetkili olacağı madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar....

    Mahkemece, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, dava konusu alacağın kaynağı olan 25/02/2013 tarihli kredi sözleşmesinin 4.2 maddesinde uyuşmazlık halinde ... merkez mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğunun kabul edildiği, HMK'nın 17/1. ve 19/1. maddeleri uyarınca yetkili mahkemenin ...Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın yetki yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı HMK' nın 17. maddesindeki yetki kuralı kesin yetki olmayıp, münhasır yetki niteliğindedir. Kesin yetki halleri aynı Kanunun 11/1., 12/1., 14/2. ve 15/2. maddelerinde açıkça düzenlenmiştir. Kanunda açıkça “kesin” yetkiden söz edilmeyen hükümlerdeki yetki kurallarının kesin yetki olarak değerlendirilmesi mümkün değildir....

      Görüldüğü üzere, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, yapılan yetki sözleşmesi, münhasır yetki sözleşmesi olacaktır. Taraflar, yetkili kıldıkları mahkemenin ve icra dairelerinin yanında, kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkeme ve icra dairelerinin de yetkisinin devam etmesini istiyor ise, diğer bir anlatımla, münhasır olmayan yetki sözleşmesi yapmak istiyorlarsa, bu durumun yetki sözleşmesinde ayrıca belirtilmesi gerekir. Yetki sözleşmesinin takip dayanağı senet dışında yapılması halinde ise, sözleşmede dayanak senede atıf olması gereklidir. Somut olayda, alacaklının temyiz dilekçesi ekinde sunduğu 18.9.2013 tarihli protokole dayanarak, taraflar arasında yetki sözleşmesi yapıldığını ileri sürdüğü görülmektedir....

        Taraflar arasında yapılan sözleşmede her ne kadar ... mahkemeleri yetkili kılınmış isede bu kesin yetki olmayıp, HMK 19.Maddede yetki itirazının ne şekilde yapılacağı açıklanmış, aynı maddenin ikinci fıkrasında isebirden fazla yetkili mahkeme var ise yetki itirezında bulunanın şeçtiği yetkili mahkemeyi bildirmesi, aksi takdirde yetki itirazının dikkate alınmayacağı belirtilmiş olup, davalı yetki itirazında ... veya ... Mahkemeleri demek sureti ile tek bir yer göstermememiştir. Öyle olunca usulune uygun bir yetki itirazından bahsedilemeyeceğinden, mahkemece işin esası incelenerek sonuca uygun karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, peşin alınan 21.15 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 10.9.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Buna göre dosyaya sunulan yetki belgesinin ancak veraset davası açma hakkı sağlayacağı, yetki belgesinin tapu kaydında isim tashihi davası açmak bakımından davacıya yetki vermeyeceği, bir başka deyişle yetki belgesinin kapsamının genişletilemeyeceği sabittir. Yetki belgesi olmaksızın davacının dava açma hakkı bulunmadığından davanın aktif dava ehliyeti yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 03.10.2011 gününde oybirliği karar verilmiştir...

            Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Aynı maddenin son fıkrasında iseyetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir düzenlemesi karşısında davalılarca usulüne uygun yetki itirazda bulunulmadığı ve kesin yetki kuralının bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, uyuşmazlığın davanın ilk açıldığı yer olan Ankara 12. Aile Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21. ve 22. maddeleri ile 5235 sayılı Kanun'un 36/3. maddesi gereğince; Ankara 12. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 17.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

              Borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İ.İ.K.nun 121.maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Bunun için icra hakiminden yetki belgesi alması zorunludur. İcra hakiminden yetki belgesi almadan doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan İcra Müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak dava açılması halinde dava hemen reddedilmeyip, icra hakiminden yetki belgesi almak üzere önel verilmelidir. Bu şekilde açılacak davada borçlu ortak dahil tüm ortakların davaya dahil edilmeleri zorunludur. Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davada birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek miktarda taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddedilmesi gerekir....

                Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İcra İflas Kanununun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Bunun için icra hakiminden yetki belgesi alınması zorunludur. İcra hakiminden yetki belgesi almadan doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan icra müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak dava açılması halinde dava hemen reddedilmeyip davacı tarafa icra hakiminden yetki belgesi almak üzere süre verilmelidir. Elbirliği mülkiyetinde borçlu ortağın alacaklısı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Paylı mülkiyette ise, borçlu paydaşın alacaklısı, borçlunun bağımsız payının haczini ve satışını isteyebileceğinden yetki belgesine dayanarak taşınmazın paydaşlığının giderilmesini istemesi yasa koyucunun amacına uygun değildir....

                  Mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle Mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “yetki itirazının ileri sürülmesi” başlıklı 19'uncu maddesinde "yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir....

                    Öte yandan HMK'nun 19/2 maddesine göre bu yetki kesin yetki kuralı olmadığından taraflarca süresi içerisinde usulüne uygun olarak itiraz halinde mahkemece dikkate alınır. Yine aynı madde de yetki itirazının cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi gerektiği belirtilmiştir. Yetki itirazı ilk itirazlardan olup (HMK.md.116/1-a) davalıların, yetki itirazlarını dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık cevap süresi içerisinde ileri sürmeleri gerekir. (HMK.md.117,317-319). Somut olayda, dava dilekçesi davalılara 02.07.2015 ve 03.07.2015 tarihlerinde tebliğ edilmiş davalılar ayrı ayrı 20.07.2015 tarihinde cevap dilekçesi vermiş bu dilekçelerinde de yetki itirazında bulunmamış, bundan sonra 26.10.2015 tarihli dilekçelerinde yetki itirazında bulunmuşladır.Bu durumda yetki itirazı iki haftalık cevap süresinden sonra yapıldığından, mahkemece dikkate alınmaması gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur....

                      UYAP Entegrasyonu