Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İstinaf Sebepleri Şikayetçi borçlu istinaf dilekçesinde;usul ekonomisi ilkesi uyarınca dava dilekçesinde ileri sürdüğü imzaya ve borca itirazın esasının incelenmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; HMK’nin 20. maddesindeki usul işlemlerinin yerine getirilip icra dosyasının ... İcra Müdürlüğüne gönderilmesi, ... icra müdürlüğü tarafından borçlunun vekiline ödeme emri tebliğ edilmesi halinde borçlu veya vekili tarafından İİK’nın 168. maddesi uyarınca ... İcra Mahkemesi nezdinde imzaya ve borca itiraz edilebilecğinden ... İcra Mahkemesi tarafından icra dairesinin yetkisizliğine karar verildikten sonra, imzaya ve borca itirazın incelenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle borçlunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....

    nin takibe itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafça itirazın iptaline yönelik olarak eldeki davanın açıldığı, davalı tarafça icra takibine yetki ilk itirazı yapıldığı ancak davalı asilin 21/10/2021 tarihli ön inceleme duruşmasında İcra takibine yapılan yetki itirazının sehven yapıldığını bu aşamada icra takibine yönelik yetki itirazı bulunmadığını belirttiği , davacı bankanın İzmir Şubesi ile dava dışı ... Su Ürünleri Sanayi Ve Ticaret A.Ş. arasında 02/10/2014 tarihli 7.000.000,00 TL - 250.000 USD tutarında genel kredi sözleşmesi ile 02/06/2014 tarihli 5.160.000,00 TL - 402.000 USD tutarında genel kredi sözleşmelerinin imza altına alındığı, sözleşmeleri davalının müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, sözleşme tarihleri itibariyle davalı ... ' nin kredi kullanan ......

      Bu durumda, diğer borçlular yetki itirazında bulunamazlar. Ancak, anılan hüküm, borçlulardan birinin, onun için genel yetkili yerleşim yeri icra dairesinde takip yapılması ve onun hakkındaki yetkinin kesinleşmiş olması hali içindir. Somut olayda, alacaklı tarafından, borçlulardan .... aleyhine de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe başlanıldığı, yetki itirazında bulunmayan takip borçlusu ....'ye ödeme emrinin Ankara adresinde 02/10/2015 tarihinde tebliğ edildiği, anılan borçlunun, icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiğine dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı gibi, böyle bir iddia ve ispatın da olmadığı, diğer bir ifade ile anılan borçlu yönünden icra müdürlüğünün yetkisinin 07/10/2015 tarihinde kesinleştiği, itiraz eden borçlu ....'...

        Somut olayda; örnek 10 ödeme emrinin itiraz eden borçlu ...'e 20.08.2014 tarihinde tebliğ edildiği, usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte imzaya itirazının ise yasal 5 günlük süreden sonra 29.08.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, öncelikle usulsüz tebligat şikayetinin değerlendirilerek, ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinin tesbiti halinde, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin düzeltilmesine ve düzeltilen tebliğ tarihine göre imzaya itirazı süresinde ise itirazın esası yönünden inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, usulsüz tebligat şikayeti değerlendirilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

          -KARŞI OY YAZISI- Davalı borçlu, icra dairesinin yetkisi ve borca itiraz ettikten sonra açılan itirazın iptali davasına bakan mahkemenin yetkisine de itiraz etmiştir. Mahkemece, yetkisizlik kararı verilmiş, ancak sayın çoğunlukça mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisini incelemesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. Bu durumda mahkeme önündeki uyuşmazlığın yargılama yetkisinin kendisinde mevcut olup olmadığı araştırılmalıdır. Kendisini yetkili görmesi halinde yetki itirazını reddederek icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemeye bağlamalıdır. Mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi isabetli olduğundan kararın onanması gerektiği görüşündeyim. Bu nedenle sayın çoğunluğun bozmaya ilişkin görüşüne iştirak edemiyorum....

            İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03/06/2021 NUMARASI : 2020/222 ESAS, 2021/370 KARAR DAVA KONUSU : YETKİYE VE İMZAYA, BORCA İTİRAZ KARAR : İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin adresinin, Ataşehir/İstanbul olması sebebiyle, İstanbul Anadolu İcra Dairesi yetkili olduğu halde yetkisiz İzmir İcra Dairesinde takip başlatıldığını, ayrıca müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığını takip konusu bonoların teminat olarak verildiğini ileri sürerek borca, faize, faiz oranına,imzaya ve diğer ferilerine itiraz ederek takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            İcra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, İİK.nun 170/4. maddesinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ve %10’u para cezasından sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, bilirkişi raporu ile takibe konu senetteki imzanın “itiraz eden borçluya” ait olmadığı yönünde kesin kanaat bildirdiği belirlendiğine ve icra takibinin dayanağı olan bonoda alacaklının lehtar olup, borçlunun ise avalist olduğu ve bu durumda, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen avalistin doğrudan ilişki içinde olduğu belirlendiğinden, alacaklının, avalist imzasının adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğunun kabulü gerekir....

              Mahkemece kaldırma kararından sonra yapılan yargılama neticesinde;"Davacının imzaya itirazının Kabulü ile, Kayseri Genel İcra Müdürlüğü'nün 2019/94917 Esas sayılı takip dosyasındaki Takibin Durdurulmasına, Davalı aleyhine asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve asıl alacağın %10'u oranında para cezasına hükmedilmesine, Davacının imzaya itirazı kabul edildiğinden, borca itirazı ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,..." şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır....

              iddianın yazılı belge karşısında geçerli olmadığını , kira sözleşmesine ve sözleşmedeki imzaya itiraz bulunmadığını ,tahliye taahhütnamesine ve imzaya itiraz bulunmadığını ,taraflar arasında 01.01.2019 tarihli yazılı kira sözleşmesi bulunduğu gibi yasal şartları taşıyan tahliye taahhütnamesi de bulunduğunu , yukarıda izah olunduğu üzere yazılı belgelerdeki imzalar kabul edilmiş; ikrar edilmiş olduğunu, imzalara itiraz bulunmadığını , bizzat davalı tarafından imzalanan Tahliye Taahhütnamesinin geçerli ve bağlayıcı olduğunu, mahkemenin tahliye taahhüdünün “noterden tasdikli değil” yorumu ile tahliye taahhüdünü kabul etmemesinin doğru olmadığını , tahliye taahhütlerinin noterden tasdik şartı bulunmadığını, diğer yandan davalı taraf, itiraz dilekçesinde aynen “ gerçek tanzim tarihi kira sözleşmesinin tanzim tarihidir” diyerek savunmasını sınırlamış olmasına rağmen bu savunmayı destekler hiç bir yazılı delil sunamamış ,imza da ikrar edildiğine göre yazılı tahliye taahhüdü geçerli olup tahliye...

              Davalıların ödeme emrine karşı sundukları itiraz dilekçesinin içeriğinden itirazın sadece icra dairesinin yetkisine yönelik olduğu, borçluların takip konusu borca dair itirazlarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Haciz yoluyla ilamsız icra takibinde ödeme emrini alan borçlu icra dairesinin yetkisine, takip konusu borca ve takip dayanağı belgedeki imzaya itiraz edebilir. İtiraz dilekçesinde yetkiye, borca ve imzaya itirazını açıkça belirtmesi gerekir. Borçlu sadece icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş ise görevli mahkeme icra mahkemesidir. (Yargıtay 19. HD. 29.03.2012 T. 13640/5218; 21.02.2011 T. 8115/2209, ) Somut olayda borçlular 15/10/2019 tarihli itiraz dilekçesinde , takip yapılan Bursa 13. İcra Müdürlüğü'nün yetkisiz olduğunu, Bandırma Nöbetçi İcra Müdürlüğü'nün yetkili olduğunu belirterek bu sebeple yetkiye itiraz ettikllerini bildirmişlerdir....

                UYAP Entegrasyonu