Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Noterliğinin 04636 yevmiye nosu ile kayıt altına alındığını, kişinin şirketten ayrılırken teslim etmesi gereken şirket kaşesini müvekkiline ve muhasebeye teslim etmediğini, davalı ile müvekkili şirket arasında bonoda yazılı olan alacak değerinde bir ticari ilişki bulunmadığını ve hiçbir zaman da mevcut olmadığını, davalının anılan bedeli müvekkiline karşı ileri sürmesine neden olacak herhangi bir borç ilişkisi olmadığını, bonodaki imzanın da müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 169., 169/a. maddeleri uyarınca yetkiye ve borca itiraz istemine ilişkindir. İİK'nın 168/5. maddesi gereğince, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde yetki itirazı, borca itiraz ve imzaya itirazın, 5 günlük yasal süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmelidir....

Süresinde takibe itiraz edilmesinden sonra, gerek borçluların itirazlarından vazgeçmeleri ve gerekse alacaklının itirazı kabul etmesi yahut takip şekline göre icra dairesine başvurup takipten feragat etmesi, tazminat isteminin incelenmesini engellenemez. Aksinin kabulü halinde itiraz üzerine haklı olmadığını anlayan tarafın, talebinden vazgeçmek suretiyle aleyhine tazminata hükmedilmesini engellemesi gibi kabulü mümkün olmayan bir durum çıkar (HGK.nun 16.10.1996 tarih, 1996/1601-711, HGK.nun 21.03.2001, 2001/266 sayılı kararları). İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca, imza itirazı reddedilen borçlunun tazminatla sorumlu tutulabilmesi ve aleyhine para cezasına hükmedilebilmesi için, icra mahkemesince yapılacak imza incelemesi sonucu imzanın borçluya ait olduğunun anlaşılması ve takibin ikinci fıkraya göre geçici olarak durdurulmuş olması gerekir....

    İmzanın açıkça ve kesin olarak reddedilmesi gerçek kişilerde imzanın kendisine ait olmadığı net bir şekilde belirtilmesi şeklinde olması gerekirken, tüzel kişilerde, imzanın sözleşme yapıldığı tarihteki temsilcisine ait olmadığının belirtilmesi şeklinde olmalıdır. Takip tarihindeki tüzel kişi temsilcisinin imzanın “şahsına ait olmadığı” şeklinde itirazı, şirketi temsile yetkili birden fazla temsilci olması, sözleşmenin yapıldığı tarihteki temsilcinin değişmiş olması karşısında İİK'nun 269/2. maddesinde belirtilen şekilde teknik manada “imzaya itiraz” niteliğinde değildir. Dolayısı ile bu durumda alacaklının icra mahkemesinden, itirazın kaldırılmasını talep etme hakkı vardır. Somut olaya gelince, davacı alacaklı, 28.07.2011 tarihinde başlattığı icra dosyasında kiralayanı ... ve ..., kiracısı ... Otomotiv Tur.İhracat İthalat Paz. ve Tic Ltd....

      Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; imza itirazı davasını açan kişi T1 olduğunu, bonolar üzerinde ikinci borçlu olarak şahsen imza atan Mahmut Avlar imza itirazı davası açmadığı halde Mahmut Avlar'ın imza incelemesi de yapılarak bonoların ve takibin iptaline karar verildiğini, senet asıllarındaki imzalar, dava dışı 3. kişi Mahmut Avlar'a ait olduğundan Mahmut Avlar'ın imzaya bir itirazı varsa işbu davayı Mahmut Avlar'ın ikame etmesi gerektiğini, çünkü icra dosyasında hem T1- Mihraç Dış Ticaret hem de Mahmut Avlar borçlu olarak yer aldığını, bu nedenle dava dışı Mahmut Avlar'ın imzaya itirazı olmamasına rağmen bilirkişinin yaptığı inceleme açıkça hukuka aykırı olduğunu, açıkça ikrar olan bir konuda imza incelemesi yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi tarafından açıkça eksik ve hatalı inceleme yapıldığını, işbu bilirkişi raporuna yaptıkları itiraz dikkate alınmadan ve ek bilirkişi raporu alınmadan yerel mahkemece karar verildiğini, ilk olarak esas dosyaya konu imzaya itirazda...

      Mahkemece davalının konkordato talebinde bulunduğuna dair itirazı üzerinde durulmadığı gibi, davalının imzaya itirazı hususunda da inceleme yapılmamış, adli tıp kurumundan belgedeki yazıların davalıya ait olduğuna dair verilen rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur. bu itibarla öncelikle davaya dayanak belgedeki imzanın davalıya ait olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Öte yandan Beydağ Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/53 sayılı kararı ile davalının konkordato isteğinin tasdikine karar verildiği de sabittir. Mahkemece, davalının bu yöne ilişkin itirazı üzerinde de durulmamıştır. Mahkemece, davalının davaya konu belgedeki imzaya yönelik itirazı ile Beydağ Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/53 sayılı dava dosyasındaki konkordato isteminin tasdikine dair kararı değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir....

        Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkiye, borca ve imzaya itirazın yerinde olmadığını belirterek davanın reddi ile borçlu hakkında tazminat ve para cezasına karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından; takip talebinde davacı borçlunun adresinin Gaziantep olduğu, örnek 10 ödeme emrinin davacı borçluya Gaziantep adresi itibariyle tebliğe çıkartıldığı, davacı borçlu hakkında başlatılan takipte Eskişehir İcra Dairelerinin yetkili olmadığı gerekçesi ile "Davacının yetki itirazlarının KABULÜNE, Eskişehir 5. İcra Müdürlüğünün 2018/11682 Esas sayılı takip dosyasının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı borçlu yönünden tefrik edilerek GAZİANTEP NÖBETÇİ İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NE GÖNDERİLMESİNE, Davacının yetki itirazı kabul edilmekle sair itirazlar konusunda şimdilik hüküm kurulmasına yer olmadığına" karar verilmiştir....

        Dairemizin 28/05/2021 tarih, 2020/592 esas ve 2021/1234 karar sayılı kararı ile; Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2019/556 esas sayılı dava dosyasından, davacı/borçlunun, davalı/alacaklı aleyhine açtığı menfi tespit davası olduğu, davanın konularından birinin eldeki takibe konu iki adet bono olduğu, davanın 18/07/2019 tarihinde açıldığı, dava dilekçesinin, 12, 13 ve 14 numaralı kısımlarındaki açıklamalara göre takibe konu senetlerin davacı tarafından paraf atılmak suretiyle imzalandığının kabul ve ikrar edildiği, bu ikrarın eldeki imzaya itiraz davası bakımından da bağlayıcı olduğu, mahkemece imzaya itirazın reddine karar verilerek, davacının borca ve özellikle faize yönelik itirazları incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde imzaya itirazın kabubüne karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- a-6. maddesi uyarınca kabulüne, Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir....

        İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının yetkiye, borca ve faize itirazının reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf kanun yoluna başvuru süresinin korunmasını istemiş, gerekçeli kararın 11/03/2020 tarihinde tebliği üzerine, 7226 Sayılı Kanun ve Cumhurbaşkanlığı kararı ile Covid-19 salgını nedeniyle süreler 15/06/2020 tarihine kadar durdurulmuş olup, istinaf kanun yoluna başvuru süresinin 30/06/2020 tarihinde sona ermesine rağmen, yasal süresi geçtikten sonra 03/07/2020 tarihinde ayrıntılı istinaf başvuru dilekçesi verilmiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 169. maddesine dayalı yetki itirazı, borca ve faize itiraz, İİK'nın 170. maddesi uyarınca imzaya itiraz istemine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesinde "inceleme istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; "Tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; davacı vekili tarafından müvekkili aleyhine davalı tarafından Rize İcra Müdürlüğünün 2020/2844 Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus takip yapıldığı ancak takibin yetkisiz icra dairesinde yapıldığı ve senet üzerindeki imzanın müvekkili şirketin yetkilisine ait olmadığını beyanla yetkiye, borca ve imzaya itiraz istemi ile mahkememizde dava açmış olduğu anlaşılmakla yetki itirazının geçerli olmaması nedeniyle imzaya itirazları doğrultusunda davacı şirket yetkilisinin imza örnekleri mahkeme huzurunda alınarak mukayeseli imza örnekleri kurumlardan celp edilmiş ve dosya imza incelemesi için adli tıp kurumuna gönderilmiş olup dava devam ederken davacı tarafça 10/11/2020 tarihli duruşmaya mazeret bildirmeksizin katılmaması nedeniyle davanın HMK 150 maddesi gereği işlemden kaldırıldığı, davacı vekilinin UYAP üzerinden 12/11/2020 tarihinde gönderdiği yenileme...

        CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Borçka İcra Müdürlüğü’nün 2019/258 Esas sayılı dosya ile borçlu hakkında girişilen bonoya dayalı kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibine başlatıldığını, borçlu tarafından imzaya itiraz edildiğini, borçlunun itirazının kötü niyetli, haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacının Borçka’da bulunan Arçelik bayisi sahibi olduğunu, davacının müvekkili şirketten satın aldığı ürünler için borçlandığı meblağın karşılığı olarak takibe konu senetleri düzenleyerek müvekkili şirkete teslim ettiğini, her ne kadar davacı senetlerin kendisi tarafından imzalanmadığına dair itirazda bulunulmuşsa da, davacının, oğlu T3 itiraz konusu senetleri imzalaması için Borçka Noterliğinin 26.10.2017 tarih ve 4815 Yevmiye numaralı vekaletnamesi ile yetki verdiğini, bu nedenlerle borçlunun kötü niyetli ve haksız imzaya itirazın reddine, faiz ve masraflarla birlikte tüm alacak miktarı üzerinden %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar...

        UYAP Entegrasyonu