İİK'nun 169/a-1. maddesinin son cümlesine göre; icra mahkemesi hakimi, yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir. Bu nedenle, borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazı yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilemez. O halde mahkemece, borçlunun yetki itirazının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile yetki itirazı yönünden de davanın açılmamış sayılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Yerel mahkeme kararında özetle, her ne kadar itirazın iptali davasına konu edilen icra dosyasına davalı tarafça yetki itirazı yapılmamış olsa da, her ne kadar dava yetkili mahkemede açılmış olsa da, yetki itirazı yapılmayan icra dosyasının yetkisi resen incelenerek yetkili yerde yapılmış icra takibi bulunmadığından bahisle usule ve yasaya aykırı olarak davanın reddine karar verildiğini, -Her ne kadar İş Mahkemesinin yetkisinin resen inceleneceğine dair içtihatlar olsa da bu içtihatlar yetki itirazı yapılmayan icra dosyasının yetkisinin de resen inceleneceğine dair bir ibare içermediğini, icra dosyasının yetkisine davalı tarafça itiraz edilmediğinden yetkisi kesinleştiğini, dava dosyası ise zaten yetkili mahkemede açıldığını, bu sebeple karar usule ve yasaya aykırı olduğunu, -İstinafa konu yerel mahkeme kararında icra dosyasının yetkisine itiraz edilmemiş sadece borca itiraz edilmiş olsa da, kıyasen icra dosyasının da kesin...
nın 355. maddesine göre istinaf incelemesinin dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği, davacı borçlu tarafından kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde yetki itirazı ile birlikte imzaya ve borca itiraz nedeniyle mahkemeye başvurulduğu, yetki itirazının öncelikle çözümlenmesi gereken itiraz olup yetki itirazının kabulüne karar veren icra mahkemesinin bu kararında alacaklı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedemeyeceği, zira icra mahkemesinin esasa ilişkin bir karar vermediği, borca ve imzaya itirazın yetkili icra müdürlüğünde ödeme emri tebliğinden sonra ileri sürülmesi halinde yetkili icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesinde değerlendirilebileceği, imzaya ve borca itirazın değerlendirilmesi sonucunda yukarda belirtilen koşulları taşıyorsa davalı alacaklı aleyhine tazminata hükmedilebileceği, icra mahkemesinde takip edilen dava ve duruşmasız işlerde maktu vekalet ücretine hükmedileceği öngörülmüş olup mahkemece takdir edilen vekalet ücreti...
Somut olayda borçlunun icra mahkemesine başvurusu İİK'nun 168/5. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisine ilişkin bir itiraz olup, itirazı incelemeye yetkili icra mahkemesi İİK'nun 4. maddesi uyarınca icra takibinin yapıldığı yer icra dairesinin bağlı olduğu yer icra mahkemesidir. Bu yetki kamu düzenine ilişkin olup kesindir. Bu nedenle, .... İcra Müdürlüğü'nün 2013/177 Esasa sayılı icra dosyasında anılan takibe yönelik yetki itirazını inceleme görevi de .... İcra Hukuk Mahkemesine aittir. O halde mahkemece, icra dairesinin yetkisine itirazın İİK'nun 50. maddesi göndermesi ile HMK hükümlerine göre incelenerek itirazın yerinde görülmesi halinde icra dairesinin yetkisizliği ile icra takip dosyasının yetkili olduğu belirlenen icra dairesine gönderilmesine, yetki itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılması durumunda ise, borca itirazın esası incelenerek oluşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, icra mahkemesinin yetkisizliği yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
. - K A R A R - Davacı vekili; davalının borcuna karşılık müvekkiline verdiği çek bedelini ödememesi üzerine başlatılan takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; dava konusu çekin işlem yerinin Bursa olduğunu savunarak davanın yetkisizlik nedeniyle reddini istemiştir. Mahkemece; davalının icra dosyasına yaptığı yetki itirazının kabulü gerektiği, çekin işlem yerinin Bursa olduğu gerekçesiyle yetki itirazının kabulü ile davanın yetki nedeni ile reddine, süresi içerisinde müracaat edildiğinde dosyanın yetkili Bursa Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. İlamsız icra takibinde gönderilen ödeme emrine karşı, borçlu vermiş olduğu itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itirazla birlikte borcun esasına da itiraz etmiştir....
İş Mahkemesi’nin yetkili olduğu belirtilerek usule uygun yetki itirazında bulunulduğu, mahkemece yetki itirazı reddedilerek esas hakkında karar verildiği anlaşılmıştır. İcra takibine yapılan itiraz üzerine itirazın iptali davası açılmışsa ve icra dairesine yapılan itirazda aynı zamanda yetki itirazında da bulunulmuş ise itirazın iptali davasını gören mahkemenin ilk önce icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı incelemek suretiyle icra takibinin yetkili icra dairesinde yapıldığına kanaat getirmesi halinde işin esasına girmesi, icra dairesinin yetkili olmadığının belirlenmesi durumunda ise esas hakkındaki itirazlara girişilmeksizin, yetkili icra dairesinde yapılan bir icra takibi bulunmaması nedeniyle itirazın iptali davasının reddine karar vermesi gerekir....
Yetki itirazı, esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır, icra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi incelenir. Mahkemece yetki itirazının kabulüne karar verilmesi halinde, yetkisizlik kararının kesinleşmesini müteakip, yetkisiz icra müdürlüğünce yapılan işlemler geçersiz olur. Borçlu, yetki itirazı ile birlikte borca itirazlarını bildirmemiş olsa bile, takibin şekline göre yetkili icra dairesince gönderilen ödeme emrinin tebliği üzerine, süresi içinde yetkili icra mahkemesine borca itirazlarını ve şikayetlerini sunabilir. Bir başka deyişle, yetkili icra dairesince, borçluya yeniden ödeme emri tebliğ edilmesi üzerine borçlu tarafından yapılacak itiraz ve şikayetler, o icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesince incelenerek değerlendirilir. Bu nedenlerle Mahkemece yetki itirazının kabulüne karar verilmekle yetinilmesi isabetlidir....
İcra Dairesinde yapıldığı, ne var ki davalının taraf icra takibine itiraz ederken yetkili mahkemeyi kesin ve açık olarak bildirmediği, HMK nın 19/2 maddesine göre birden fazla yetkili mahkeme varsa seçilen mahkemenin bildirilmesi gerektiği, aksi takdirde yetki itirazının dikkate alınamayacağı, kaldı ki davalı tarafın icra dairesinin yetkisine itiraz ederken aynı icra dosyasında kısmen ödeme de yaptığı, bu şekilde icra dairesinin itirazın iptali davalarında takibin yapıldığı yer mahkemesinin de yetkili olduğu gerekçesiyle yetki itirazı reddedilerek davanın esası hakkında karar verilmiştir. Yukarıda belirtildiği üzere iş mahkemesinin yetkisi kamu düzeni ile ilgili olduğundan, davalı tarafça usulüne uygun yetki itirazında bulunulmamış olsa bile, mahkeme tarafından bu husus kendiliğinden göz önünde bulundurmalıdır. Bir başka anlatımla hâkim, davanın her aşamasında yetki itirazını dikkate alabileceği gibi, kendisi de resen yetkisizlik kararı verebilir....
Somut olayda, para alacağına dayalı olarak genel haciz yolu ile yapılan ilamsız icra takibinde, borçlu yetki itirazı ile birlikte faiz ve faiz oranına (yani borca kısmen) itiraz etmiş olup alacaklı ile arasındaki hukuki ilişkiyi inkar etmemiştir. Bu durumda, olaya uygulanması gereken TBK.nun 89. maddesine göre, alacaklının kendi ikametgahında icra takibi başlatmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. O halde mahkemece yetki itirazının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; "Mahkemenin usulune uygun yapılmayan bir yetki itirazını kesin yetki kuralı ile değerlendirerek hatalı bir karar verdiğini, oysaki HMK 17 maddesi gereği yetki sözleşmesi münhasır yetki niteliğinde olduğu, kesin yetki gibi değerlendirilemeyeceğini, mahkemenin bu hususu resen incelemesinin mümkün olmadığını, kesin yetki hallerinin HMK. 11/1 12/1, 14/2 ve 15/2 maddelerinde açıkça düzenlendiğini, tacirler arasında yetki sözleşmesini düzenleyen HMK 17. maddesinin kesin yetkinin var olmadığı hallerde uygulanabildiğini, yetki sözleşmesinin kesin değil münhasıran yetki kapsamında kaldığını, ilk derece mahkemesince yapılan yargılamada davalının HMK 19/2'de belirtilen süreler dahilinde yetki itirazında bulunmadığını, mahkemenin yetki sözleşmesini kesin yetki kuralı sayarak hatalı karar verdiğini, ilgili icra dosyası incelendiğinde borçlunun yapmış olduğu usulüne uygun bir yetki itirazının olmadığını, borçlunun 'Borca,...