Borçlu vekili sözleşmeye itiraz etmemiş, borca karşı çıkmıştır. İİK. 63. maddesine göre itiraz eden borçlu, itirazın kaldırılması duruşmasında, itiraz sebeplerini değiştiremez ve genişletemez. Sözleşmeye, imzasına, şartlarına cevap dilekçesi ile yapılan itiraz bu nedenle dikkate alınmamıştır. Borcun olmadığına dair bir belge de ibraz edilmediğinden" şeklindeki gerekçe ile "Davanın kabulü ile yetkiye ve borca itirazın kaldırılmasına, Asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine," karar verilmiştir. Davalı borçlu vekili istinaf başvurusunda; yetki ve göreve ilişkin itirazlarının değerlendirilmediğini, davanın esasına ilişkin itirazlarının incelenmediğini, İİK. 68. maddesine dayalı bir belge sunulmadığını, mahkemenin hiçbir delil toplamadan karar verdiğini, sözleşmeye ve imzaya itirazının incelenmediğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Ankara 18....
İcra Müdürlüğü'nün 2013/17050 sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatmış, davalının yetkiye ve borca itiraz etmesi üzerine takip durmuş ve davacı işbu itirazın iptali davasını açmıştır. Kolluk görevlilerince tutulan 11.12.2008 tarihli kaza tespit tutanağına göre trafik kazası ... merkezde meydana gelmiştir. Davalı sigortalının yerleşim yeri adresi Kağıthane/İstanbul'dur. Davalı yetki ve borca itiraz etmiş, itirazın iptali davasına verdiği cevap dilekçesinde de borca itirazını ve yetki itirazını yineleyerek davacı ve davalının yerleşim yerleri olan İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürmüştür. Yetkili mahkemenin, takip tarihi ve dava tarihine göre belirlenmesi gerekir. Davalının yerleşim yeri ve zarar görenin yerleşim yeri ile ilgili yetki kuralları kesin yetki kurallarından değildir. Bu durumda mahkemece, takip tarihi ve dava tarihi itibariyle .......
Davalının gerek icra dosyasındaki, gerek cevap dilekçesindeki borca itirazı, açıkça takip talebinde istenen miktara ilişkin bir itiraz olup, istenen miktarda borcun olmadığına dair bir borca itirazdır. Bu itirazdan, davacı alacaklı ile aralarında akdi bir ilişki olmadığı, kumaş alım satımı yapılmadığına dair itiraz olduğu değil, talep edilen alacağın fazla talep edildiğine dair itiraz olduğu anlaşılmaktadır. Özel Dairenin bozma ilamında da , “icra takibine yapılan itirazda akdi ilişkinin inkâr edildiğine dair açık bir beyan bulunmamaktadır” denerek icra takibinde borca itirazın akdi ilişkiye ilişkin olmadığı kabul edilmiş, ancak akdi ilişkinin ispatı aranarak hadise şeklinde delillerin de incelenmesi gerektiği ve sonucuna göre, ispatı hâlinde TBK 89/1 ve HMK 10. maddesi uyarınca Bursa İcra Daireleri yetkili bulunarak esasa girilebileceği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir....
Sayfa -2- KARŞI OY YAZISI Davalı borçlu, icra dairesinin yetkilisi ve borca itiraz ettikten sonra açılan itirazın iptali davasına bakan mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. Mahkemece, yetkisizlik kararı verilmiş, ancak sayın çoğunluk mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisini incelemesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. Bu durumda mahkeme önündeki uyuşmazlığın yargılama yetkisinin kendisinde mevcut olup olmadığı araştırılmalıdır. Kendisini yetkili görmesi halinde yetki itirazı reddederek icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemeye bağlamalıdır. Mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi isabetli olduğundan kararın onanması gerektiği görüşündeyim. Bu nedenle sayın çoğunluğun bozmaya ilişkin görüşüne iştirak edemiyorum....
İcra Müdürlüğü'nün 2018/7050 Esas sayılı dosyası ile ilamsız takibe geçildiği, davalı/borçlu Belediye Başkanlığı tarafından yetkiye ve borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin 10/01/2019 tarihinde alacaklı ya tebliğ edildiği, davacı/alacaklı vekili tarafından 11/11/2019 tarihinde yetki itirazı kabul edilerek dosyanın yetkili Çameli İcra Müdürlüğü'ne gönderilmesini talep ettiği, takip dosyasının davacı/alacaklı vekilinin talebi üzerine Çameli İcra Müdürlüğüne gönderildiği, yetkili icra müdürlüğü tarafından borçluya ödeme emri çıkarıldığı, davalı/borçlu vekili tarafından borca itirazda bulunulduğu anlaşılmaktadır....
İlk derece mahkemesi tarafından dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; "davalı alacaklı tarafından borçlu hakkında cari hesap ekstresinden kaynaklanan alacak nedeniyle ilamsız takip başlatılmış, borçlu itiraz dilekçesinde, yetki itirazı yanında açıkça borca itirazını belirtmemiştir. Akdi ilişkiyi kabul ettiği yada reddettiği yönünde beyanda bulunmamış olup, takibe ve ödeme emrine ilişkin itirazlarını saklı tutmuştur. Bu hali ile borçlunun akdi ilişkiyi kabul ettiği sonucuna varılması mümkün olmadığından, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 89. maddesinin uygulanması imkanı bulunmamaktadır. Bu durumda, HMK'nun 6. maddesi uyarınca takibin borçlunun yerleşim yerinde yapılması gerekmekte olup, borçlunun yerleşim yeri ve ödeme emri tebliğinin yapıldığı yerin Akyurt olması nedeniyle, yetki itirazının yerinde olduğu" gerekçesi ile, davacının açtığı davanın reddine karar verilmiştir....
Esas sırasına kaydedildiği, davalı borçlu tarafından ödeme emrine karşı borca itirazı ile birlikte takibin yetkisiz olan Bakırköy İcra Müdürlüğünde başlatıldığından ve müvekkilinin adresinin Ankara olduğundan bahisle yetki itirazında bulunduğu anlaşılmakla Bursa .... İcra Müdürlüğünün ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı ... tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı, borçlunun icra mahkemesine başvurarak tüm borca itiraz ettiği, mahkemece evrak üzerinde inceleme yapılarak asıl borca ilişkin itirazın reddedildiği görülmektedir. İİK'nun 169/a-1 maddesinde; "İcra mahkemesi hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder....
Borçlunun yetki itirazı ile birlikte borca itiraz etmesi ve alacaklının da genel mahkemede itirazın iptali davası açması halinde, genel mahkeme icra dairesinin yetkisine karşı yapılan itirazı icra hukuk mahkemesi yerine geçerek çözümlemelidir. Zira, genel mahkemenin de yetki itirazını incelemeye yetkili olduğunun kabulü gerekir. Esasen icra hukuk mahkemesinden daha geniş yetkili olan genel mahkemenin yetki itirazını inceleyememesi için bir neden de bulunmamaktadır. Genel mahkemenin önce kendi yetkisine yönelik itirazı inceleyip karara bağlayacağı kabul edilirse, mahkeme yetkisizlik kararı verecek, yetkili mahkeme bu kez icra dairesinin yetkisiz olduğu, geçerli bir takip bulunmadığı gerekçesiyle itirazın iptali davasını reddedecektir. Bu durum ise Anayasa'nın 141/son ve 6100 sayılı HMK'nın 30. maddelerinde hüküm altına alınan usul ekonomisi ilkesine de aykırı düşecektir....
İİK'nun 169/a-1 maddesine göre; "İcra mahkemesi hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hakimi yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir." Somut olayda başvuru, borca itiraz niteliğinde olup, anılan madde gereğince mahkemece mutlaka duruşma açılmalı ve itiraz duruşmalı olarak incelenmelidir. Dosya üzerinden karar verilemez. Borca itiraz yönünden tayin edilen duruşma gününde taraflar gelmez veya alacaklı gelip de duruşmayı takip etmeyeceğini bildirir ise, HMK'nun 150. maddesinin uygulanması gerekir. Ancak yetki itirazının incelenmesinde anılan madde hükümleri uygulanmayıp, taraflar gelmese bile gereken kararın verilmesi zorunludur....