,fer'ilerine,yetkiye ve takibe itiraz ettiğini, itiraz sonrasında, ticari davalarda dava şartı zorunlu arabulucu müracaatı yapıldığını, yetki itirazının yerinde olmadığını,------ Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir.." şeklindeki yetki maddesi gereği, davalı vekilinin yetki itirazı yerinde olmadığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak " borca ,takibe ve faize itiraz" ettiğini,-------- sayılı dosyasına yapılan itirazının iptaline, icra takibinin devamına, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Takibe konu bonoda Muş Mahkemelerinin (İcra Dairelerinin) yetkili olduğunun belirtilmesi yetki sözleşmesi niteliğinde ise de, HMK'nun 17. maddesi uyarınca yetki sözleşmesi ancak tacirler ve kamu tüzel kişileri arasında yapılabileceğinden ve gerçek kişi olan tarafların tacir olduklarına ilişkin bir belge dosyada bulunmadığından söz konusu yetki sözleşmesi geçerli değildir. Düzenleme şeklindeki noter senedinde ise; Varto İcra Dairelerinin ve Mahkemelerinin yetkili olduğu, borçlunun adresinin ise Bursa olarak gösterildiği anlaşılmıştır. Borçlu tarafından icra dairesine verilen itiraz dilekçesinde, borca itiraz edilerek hukuki ilişkinin kabul edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, takip dayanağı sözleşmeye ve dolayısıyla sözleşmesel ilişkiye dayalı olarak yetkinin belirlenmesi mümkün değildir. TBK'nun 89. maddesi uyarınca alacaklının bu hukuki ilişkiye dayanarak kendi yerleşim yerinde takip yapmasına yasal olanak bulunmamaktadır....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/3117 KARAR NO : 2022/2581 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 07/04/2022 NUMARASI : 2022/558 ESAS - 2022/748 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine Büyükçekmece 1.İcra Müdürlüğünün 2022/7040 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra müdürlüğünün yetkili olmadığını yetkili icra dairesinin İstanbul olduğunu ileri sürerek icra müdürlüğünün yetkisine ve borca itirazda bulunmuştur....
İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kambiyo senedine özgü takipte yetki, borca itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince yetki itirazının kabulüne karar verilmiş kararın davalı-alacaklı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden yargılama yapmak üzere mahkemesine iade edildiği, yeniden yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı-borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle yetki itirazının kabulüne karar verilmiştir....
Mahkemece, davalının ikametgahı mahkemesinde davanın açılması gerektiği, ortak yetkili mahkeme bulunmadığı ve yetki itirazının süresinde olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın yetkili Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davalı borçlu, aleyhindeki icra takibinde hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece, İİK.’nun 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.4 .2007 gününde oybirliğiyle karar verildi. Aslı gibidir....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile aralarındaki ticari ilişkiden doğan mal ve hizmet bedellerinin ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibinin davalının haksız yere borca ve yetkiye itiraz etmesi üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve davalı hakkında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, yetki itirazında bulunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında yazılı bir yetki sözleşmesinin bulunmadığı, davacı şirketin merkezinin İstanbul olup, davaya konu alacağın Milas Şubesi'nin işlemlerinden kaynaklandığını ispat edemediği, hal böyleyken takibin yetkili icra müdürlüğünde açılmadığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiş hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı mal ve hizmet faturasına dayanarak icra takibi başlatmış, davalı icra dosyasında borca ve yetkiye itirazda bulunmuştur....
Borçlunun tahsil harcı ve vekalet ücreti hesaplanmasına ilişkin iddiası ve ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik başvurusu İİK. nun 16.maddesine dayalı şikayet olup, çek tazminatından sorumlu olmadığına dair iddiası İİK. nun 168/5.maddesi kapsamında borca itirazdır. Takibe konu borcun bir kısmının ihtiyati haciz sırasında haciz baskısı altında ödenmesi ve kalan miktarında itirazi kayıtla ödenmiş olması, şikayet ve itirazdan açıkça feragat edilmediği sürece esaslarının incelenmesini engellemez. O halde mahkemece borçlunun tahsil harcı ve vekalet ücretine ilişkin şikayetinin esasının ve ödeme emri tebliğ işlemine yönelik şikayetlerinin esası incelenerek, tebliğ işleminin usulsüz olduğunun belirlenmesi halinde ise çek tazminatına yönelik borca itirazın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi isabetsizdir....
Genel yetki kuralına göre davaların, davalının ikametgahında açılması gerekmektedir Fethiye Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir... takibe dayanak yapılan cari ilişkiyi, faturaları ve içeriğindeki kalemleri ve malları kabul etmiyoruz açıkça itiraz ediyoruz..iddia edilen hukuki ilişkiyi şiddetle red ediyoruz..." şeklinde yetkiye, borca ve faize itiraz ettiği görülmüştür. İcra dosyasında ödeme emrinin davalı borçluya tebliğine ilişkin tebligat evrakları bulunmamaktadır. İtirazın süresinde yapılıp yapılmadığı dava şartıdır. Dolayısıyla ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligat parçası araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Kabule göre de, dava dilekçesi ekinde fatura ve sevk irsaliyeleri olup, alacaklının ikametgahının Kemalpaşa olduğu hususları da göz önünde bulundurularak davalı tarafın yetki itirazlarının buna göre değerlendirilmesi gerekir....
İtirazın iptali davası açılabilmesi için ödeme emrinin tebliği üzerine borca itiraz edilmesidir.Yetki itirazı ve alacaklı vekilinin talebi üzerine dosyanın geldiği İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü'nce davalı borçluya davadan önce ödeme emri çıkarılması talebinin red edildiği anlaşılmakta ise de ,yetkisiz icra dairesinde tebliğ edilen ödeme emrine borca itirazda bulunmanın bir hükmü bulunmamaktadır.Yetkili icra dairesinde ödeme emri tebliğ edilmesi üzerine borca itiraz edilmesi gerekir. Davanın açıldığı aşamada iptaline karar verilecek bir itirazın da mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.Borçlunun ,borca itiraz edip etmeyeceği belli olmayan bir evrede itirazın iptali davası açılması halinde davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekir.Zira ,borçlunun borca itiraz etmemesi de ihtimal olarak mevcuttur. Ancak geçerli bir itirazın varlığı halinde itirazın iptali istenebilir. Bu dava şartı sonradan tamamlanabilecek bir dava şartı değildir....
İcra Müdürlüğü'nün 2018/17086 takip sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, işbu ilamsız takibe ilişkin ödeme emrinin davalı borçluya 17.05.2018 tarihinde tebliğ olduğunu, borçlunun 17.05.2018 tarihinde borca ve yetkiye itirazda bulunduğunu ve takibin durdurulduğunu, borçlunun yetki ve borca itirazının yerinde olmadığını, borçlunun yetki itirazının geçerli olabilmesi için icra dairesine sunduğu yetki itirazında yetkili icra dairesini de açıkça belirtilmesi gerektiğini, ancak borçlunun yetki itirazında sadece yetkiye itiraz ettiğini belirttiği ancak yetkili icra dairesini açıkça göstermediğini bu nedenle usulüne uygun bir yetki itirazının söz konusu olmadığını, borçlunun borca itiraz ettiğini ancak bonolarda yer alan imzalarına itiraz etmediğini yani imzalarını ikrar ettiğini, borçlu tarafından imzalara yönelik itirazda bulunulmadığından icra takibinin dayanağı olan bonoların İİK 68/a maddesinde belirtilen imzası ikrar edilmiş belgelerden sayıldığını, bu sebeplerle davanın...