Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, davanın kabulü ile taşınmazların tümünün satışına karar verilmesi üzerine hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İ....nun 121.maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Bunun için icra hakiminden yetki belgesi alması zorunludur. İcra hakiminden yetki belgesi almadan doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan icra müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak dava açılması halinde dava hemen reddedilmeyip, icra hakiminden yetki belgesi almak üzere önel verilmelidir. Bu şekilde açılacak davada borçlu ortak dahil Tüm ortakların davaya dahil edilmeleri zorunludur....

    nun 19/2. maddesine göre; “Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” Somut olayda borçlu vekili, itiraz dilekçesinde, icra dairesinin yetkisiz olduğunu belirtmekle yetinip, yetkili icra dairesini göstermediğinden usulüne uygun olarak yapılmış bir yetki itirazının varlığından söz edilemez. O halde, mahkemece; borçlunun yetki itirazının geçerli olmadığı dikkate alınarak alacaklının, borca itirazın kaldırılması talebinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan bu husus gözardı edilerek sonuca gidilmesi ve yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir....

      HMK'nın 16. maddesinde haksız fiilden kaynaklanan davalarda yetki hususu düzenlenmiştir. Haksız fiile ilişkin bu düzenleme kesin yetki içermemektedir. Davacı eldeki davayı kendi ikametgahı mahkemesi olan Alanya Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açmış, davalının yetki itirazı üzerine yetkisizlik kararı verilmiş, tarafların temyiz etmemesi üzerine yetkisizlik kararı kesinleşmiştir. Dosya yetkisizlik kararının kesinleşmesi üzerine Antalya mahkemesine gelmiş, dosya esasa kaydedilip tensiben yetkisizlik kararı verilmiştir. Şu durumda eldeki davada yetkinin kesin olmadığı, Alanya Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen yetkisizlik kararının davacı tarafından temyiz edilmediği, davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazının bulunmadığı halde resen yetkisizlik kararı verilmesi doğru değildir. İşin esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetkisizlik nedeni ile dava dilekçesinin reddine karar verilmesi isabetli olmayıp kararın bozulması gerekmiştir....

        Bu hale göre, mirasçılık belgesinin verilmesi davalarında kesin yetki kuralı olmayıp tarafların yetki itirazı da olmadığına göre, davanın açıldığı ilk mahkeme olan Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 10/05/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....

          İcra Dairesi'nin yetkisine itiraz ettiği, İlk Derece Mahkemesince; borçlunun yetki itirazının kabulü ile ... İcra Dairesi'nin yetkili olduğunun tespitine karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür. 6100 sayılı HMK'nın "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; " Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz" hükmü mevcuttur. HMK'nun 19/2. maddesi uyarınca birden fazla yetkili icra dairesi varsa, borçlu yetki itirazında seçtiği icra dairesini bildirmelidir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz....

            Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan yetki sözleşmesinin münhasır yetkili olacağı madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır. T.T.K.'...

              HMK-116-117 maddeleri uyarınca yapılan inceleme neticesinde yetki itirazının karara bağlanması gerektiği anlaşıldı. Bu yönden dosyanın incelenmesinden taraflar arasındaki sözleşmenin 37. Maddesinde yetki şartı bulunduğu ve buna göre İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığı anlaşıldı. Davacı vekilinden soruldu: HMK.'nın genel yetki kurallarına ve İİK. Madde 50 atfına bağlı olarak icra takibi yapılmıştır, icra takibine itiraz edilirken yetki itirazı ileri sürülmemiş ve sözleşme sunularak yetki şartı ileri sürülmemiştir, yetki şartı münhasır yetki olup, mutlak yetki içermediğinden mahkemeniz yetkilidir, yetki itirazının reddine karar verilmesini istiyoruz, dedi. Dosya incelendi. Yetki itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla yargılamanın bittiği bildirildi. ...'' şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır....

                Bu durumda İİK’nun yetkiye ilişkin 4, 50. maddeleri ve 6100 sayılı HMK’nun 5, 6. maddeleri uyarınca genel yetki kuralının uygulanması gerekir. Buna göre istihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemelerinde açılması mümkündür. HMK’nun 7/1. maddesi gereğince davalının birden fazla olması halinde davanın, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılması mümkündür. Aksi halde yetki itirazında bulunulmuşsa HMK’nun 19, 331. maddeleri uyarınca yetkisizlik kararı verilmesi gerekir. Davalı alacaklı taraf cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuştur. Davalı borçlunun yerleşim yeri ... (...) sınırları içinde kalmaktadır. Bu durumda yetki itirazının reddi ile işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması hatalı olmuştur. Dairemize ait 03.06.2013 gün, 3870–8354 sayılı onama kararının kaldırılarak yerel Mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir....

                  Davalı alacaklı vekili; yetki ilk itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının süresi içinde yetki itirazında bulunduğu, istihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde ya da davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılmasının mümkün olduğu, somut olayda asıl icra takibinin yapıldığı yerin ve alacaklının ikametgahının bulunduğu yerin ... olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmesi üzerine; hüküm, davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                    Bu durumda İİK’nun yetkiye ilişkin 4, 50. maddeleri ve 6100 sayılı HMK’nun 5, 6. maddeleri uyarınca genel yetki kuralının uygulanması gerekir. Buna göre istihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemelerinde açılması mümkündür. HMK’nun 7/1. maddesi gereğince davalının birden fazla olması halinde davanın, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılması mümkündür. Aksi halde yetki itirazında bulunulmuşsa HMK’nun 19, 331. maddeleri uyarınca yetkisizlik kararı verilmesi gerekir. Davalı taraf cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuştur. Davalı şirketin sicil adresi Adapazarı (Sakarya) sınırları içinde kalmaktadır. Bu durumda yetki itirazının reddi ile işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması hatalı olmuştur. 2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu