DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, davacı borçlu aleyhine, bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo takibinde, ödeme emrinin usulsüz tebliği şikayetine, borca ve yetkiye itiraz istemine ilişkindir. HMK'nun 297/2 maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi usulen zorunludur. Somut olayda, davacı borçlu tarafça, dava dilekçesinde sair itiraz ve şikayetlerin yanı sıra ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edildiği, borca , yetkiye ve imzaya itiraz istemleri ileri sürülmüş, mahkemece belirtilen bu hususlardan, usulsüz tebligat şikayeti konusunda olumlu ya da olumsuz herhangi bir değerlendirmede bulunulmamış ve hüküm kurulmamıştır....
Ancak, davacı ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürmüş ise, imzaya ve borca itirazın süre yönünden reddedilebilmesi için öncelikle davacının usulsüz tebliğ şikayeti ön sorun olarak incelenmeli, tebliğin usulüne uygun olduğu tespit edildiği takdirde usulsüz tebliğ şikayeti ve dava süre yönünden reddedilmelidir. Tebliğin usulüne uygun olmadığı ve davanın TK'nın 32. maddesi uyarınca öğrenmeden itibaren yasal süresi içerisinde açıldığının tespit edilmesi halinde ise, ödeme emrinin tebliğ tarihi düzeltilerek davacının imzaya ve borca itirazları değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmelidir....
Olayda borçlu tebligat usulsüzlüğü şikayetini ileri sürdüğüne ve usulsüz tebligat şikayetini inceleme görevi icra mahkemesine ait olduğuna göre, mahkemece söz konusu şikayetin esasının incelenmesi zorunlu iken ve inceleme sonucunda itirazın usulüne uygun olduğu kanaatine varması halinde usulsüzlüğün tespiti ile birlikte tebliğ tarihinin de belirlenmesi gerekirken, bu konuda hüküm kurulmaması, ayrıca tebligat usulsüzlüğü şikayeti ile birlikte yetki itirazının 16/01/2017 tarihli tensip arakararı ile birlikte değerlendirilmesi, gerekçeli kararda ve hüküm fıkrasında bu konuda hiçbir değerlendirme ve hüküm kurulmaması, diğer taraftan borçlu dilekçesinde usulsüz tebliğ ile birlikte takibin esasına ilişkin şikayet ve borca itirazlarının kabulü ile takibin iptalini talep etmiş olmasına rağmen, borca itirazına ve borcun ödendiğine ilişkin iddialarının ve delillerinin değerlendirilmediği görülmüştür....
Olayda borçlu tebligat usulsüzlüğü şikayetini ileri sürdüğüne ve usulsüz tebligat şikayetini inceleme görevi icra mahkemesine ait olduğuna göre, mahkemece söz konusu şikayetin esasının incelenmesi zorunlu iken ve inceleme sonucunda itirazın usulüne uygun olduğu kanaatine varması halinde usulsüzlüğün tespiti ile birlikte tebliğ tarihinin de belirlenmesi gerekirken, bu konuda hüküm kurulmaması, ayrıca tebligat usulsüzlüğü şikayeti ile birlikte yetki itirazının 16/01/2017 tarihli tensip arakararı ile birlikte değerlendirilmesi, gerekçeli kararda ve hüküm fıkrasında bu konuda hiçbir değerlendirme ve hüküm kurulmaması, diğer taraftan borçlu dilekçesinde usulsüz tebliğ ile birlikte takibin esasına ilişkin şikayet ve borca itirazlarının kabulü ile takibin iptalini talep etmiş olmasına rağmen, borca itirazına ve borcun ödendiğine ilişkin iddialarının ve delillerinin değerlendirilmediği görülmüştür....
İlk derece mahkemesi tarafından; Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklediği, tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacağı, muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak; maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebileceğini, şikayete konu tebliğ işleminin usul ve yasaya uygun olmadığı, bu halde ödeme emrinin usulsüz olduğu anlaşılmakla iptali ile 7201 sayılı Tebligat Kanununun 32. maddesi gereğice ıttıla tarihinin 29/11/2018 tarihi olarak kabul edilmesi ile davacının ödeme emri tebliğine ilişkin şikayetinin kabulüne; borca itirazı değerlendirildiğinde, takibe konu...
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/1340 KARAR NO : 2021/1310 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : DEVELİ İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 26/10/2020 NUMARASI : 2020/33 ESAS 2020/29 KARAR DAVA KONUSU : Usulsüz Tebligat Şikayeti ve Borca İtiraz KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı aleyhine süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, HMK’nın 353. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu 6....
İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibinde usulsüz tebliğ şikayeti ve yetkiye ve borca itirazdan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile şikayete konu takip dosyasında davacı adına çıkarılan ödeme emri tebligatının iptali ile tebliğ tarihinin 28.06.2021 tarihi olarak düzeltilmesine, davacı tarafın yetki itirazının kabulü ile; şikayete konu takip dosyasında ... İcra Dairelerinin yetkisizliğine, karar kesinleştiğinde dosyanın yetkili ve görevli ... Nöbetçi İcra Müdürlüklerine gönderilmesine ve davacı tarafın diğer itirazının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın davalı alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
YANIT: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibin 23/02/2022 tarihli tebligat sonucu kesinleştiğini ve hacizler uygulandığını, ödeme emrinin davacı şirketin icirate sicilde kayıtlı adresinde usule uygun tebliğ edildiğini, tebligat yapılan kişinin sigortalı olarak çalışmıyor olabileceğini, takibin borçlulardan Ozan Kara'nın adresi olan Muğla'da başlatıldığını, bu borçlunun yetkiyi itirazının bulunmadığını, davacının mal ve haklarına 25/03/2022 tarihinde haciz konulduğunu, davacının bu tarih itibarıyla takipten haberdar olduğunu, bu nedenle davanın süresinde olmadığını, davacının senet üzerindeki imzaya itiraz etmediğini, borca itirazların haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, "davanın usulsüz tebligat şikayeti yönünden kabulü ile, Muğla 2....
Borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a maddesinin 6. fıkrasında borca itirazın esasa ilişkin nedenlerle reddi halinde takibin muvakkaten durdurulmuş olması koşuluyla alacaklının isteği üzerine borçlunun takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda mahkemece, boçlunun takipten, öğrendiğini beyan ettiği tarihten daha önceki bir tarihte haberdar olduğu tespit edilmiş olup, usulsüz tebliğ şikayeti ve bunun sonucu olarak da borca itirazın süresinde olmadığı görülmektedir....
Davalı vekili tarafından, cevap dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak ve tebligat yapılan adresin halen davacının güncel mernis adresi olduğu, davacının usulsüz tebligat şikayetinin reddine karar verilmesi gerektiği, ayrıca reddedilen kısım yönünden müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü takipte takip borçlusu tarafından açılan ödeme emri tebligatı usulsüzlüğü şikayeti ile yetkiye ve borca itirazına ilişkindir....