DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü nedeniyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi, İİK'nın 169/a maddesi uyarınca yetkiye ve borca itiraz istemine ilişkindir. Davacının, tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğinde olup, davacı borçlu takibi 25/01/2019 tarihinde öğrendiğini bildirdiğinden, dava yasal süresinde açılmıştır. İİK'nın 65. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için, borçluya usulüne uygun olarak tebligatın yapılmış olması, ancak muhatabın kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması gerekir. Dava dilekçesinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasına dayanıldığından, gecikmiş itirazdan söz edilmesi mümkün değildir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/1166 KARAR NO : 2021/966 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : İCRA HUKUK M TARİHİ : 11/09/2019 NUMARASI : 2018/379 ESAS 2019/794 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi) KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 28 İcra Müdürlüğü’nün 2014/27853 esas sayılı takip dosyasından İİK' nun 120/2 maddesi uyarınca düzenlenen yetki belgesinin, yasal şartlarının oluşmadığını belirterek iptalini talep ettiklerini, talebin müdürlükçe reddedildiğini, alacaklı lehine düzenlenen yetki belgesinin iptaline ilişkin verilen müdürlük kararının şikayet yoluyla kaldırılmasını ileri sürerek, şikâyetinin kabulüne ve icra müdürlüğü kararının...
İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle; borçlunun takibe itiraz dilekçesinde, yetki itirazı yanında, açıkça borca itirazını belirtmiş, akdi ilişkiyi kabul ettiği yada reddettiği yönünde beyanda bulunmamış olup, bu hali ile borçlunun akdi ilişkiyi kabul ettiği sonucuna varılması mümkün olmadığından, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 89. maddesinin uygulanması imkanı bulunmadığı, borçlunun yerleşim yerinin Maltepe/İstanbul olduğu bu haliyle takip dosyasına yapılan yetki itirazının haklı olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine, İstanbul 11. İcra Müdürlüğü 2021/7388 Esas sayılı dosyada 01/07/2021 tarihli takibin yetki yönünden durdurulmasına ilişkin kararının devamına karar vermiştir....
Tüzel kişiler aleyhine yapılan icra takibinde borçlu tüzel kişinin organı(temsilcisi) ödeme emrine itiraz edebilir. İtiraz eden kişiden, borçlu tüzel kişinin temsilcisi olduğuna dair yetki belgesini göstermesi istenir. Yargıtay 12. HD. 13.10.2000 T. 13723/15090 sayılı kararında “..itiraz tarihi itibariyle borçlu kooperatife temsil ve ilzama yetkili olanlardan sadece birisi tarafından yapılan itiraz başvurusunun, diğer temsilcilerin buna karşı çıktığı ve icazet vermediği kanıtlanamadığı sürece ‘acele işler’ den olduğu benimsenerek, diğer temsilcilerin buna icazet verdiğinin kabulü gerekeceğini” belirtmiştir. İİK'nun 18/3. maddesi gereğince, aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir....
Mahkemenin gerekçeli karar içeriğinden anlaşılacağı üzere borçlunun yetki itirazı yerinde görülerek yetki itirazının kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerekirken "Yetki itirazının Reddine, Erdemli İcra Dairelerinin yetkili olduğuna" karar verilmiş ise de hüküm fıkrası gerekçe ile birlikte değerlendirildiğinde hüküm fıkrasında yer alan bu ibarenin yetki itirazının kaldırılması talebinin reddi yönünde olduğu anlaşılmaktadır. HMK'nun ''Taleple Bağlılık İlkesi'' başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında; ''Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir'' hükmüne yer verilmiştir....
Maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin olup, süresiz şikayet yoluna başvurulabileceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Uyuşmazlık, davacı - borçlu hakkında başlatılan ilamsız icra takibinde usulsüz tebligatın iptali ile gecikmiş itirazın kabulüne ilişkindir. İstanbul Anadolu 11. İcra Müdürlüğü 2018/30705 Esas sayılı icra takip dosyası ile davalı alacaklı tarafından, davacı borçlu ve dava dışı borçlu hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 13/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacı - borçlunun vekili aracılığıyla 24/12/2018 tarihinde icra müdürlüğüne gecikmiş itiraz dilekçesi sunularak yetki itirazının yanında borca, faize ve ferilerine itiraz edildiği görülmektedir....
Bu durumda, diğer borçlular yetki itirazında bulunamazlar. Ancak anılan hüküm, borçlulardan biri için genel yetkili yerleşim yeri icra dairesinde takip yapılması ve onun hakkındaki yetkinin kesinleşmiş olması hali içindir. Takibe konu bonoda İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili kılındığı görülmüştür. Takibe konu bonoda İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunun yazılması yetki sözleşmesi niteliğinde olup, takip tarihi itibari ile yürürlükte olan 6100 Sayılı HMK'nun 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olabileceği, icra dosyasından davacının tacir olduğuna dair bir ize rastlanmadığı anlaşıldığından yetki sözleşmesi geçersizdir....
edebilir" hükmü bulunmakta olup itiraz edilen hakem heyeti kararını Çiğli Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin verdiği anlaşılmakla davaya ......
İcra Müdürlüğü'nün 2009/8205 Esas sayılı dosyası ile hazırlanan sıra cetvelinin hatalı olduğunu, sıra cetvelinin 1. sırasında yer alan şikayet olunan-alacaklının derece kararına konu mahcuz taşınmaz hakkında satış talep ederek 11.05.2011 tarihinde satış avansını yatırdığını ancak bu tarihten sonra süresi içerisinde bir daha satış talep etmediğini, şikayet olunanın 05.03.2014 tarihinde ise satış avansını iade aldığını, bu nedenle söz konusu haczin İİK'nın 106 ve 110. maddeleri uyarınca 12.05.2013 tarihinde düştüğünü, buna rağmen şikayet olunanın 1. sıraya getirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle sıra cetvelinin iptalini talep etmiştir. Şikayet olunan vekili, bedeli paylaşıma konu taşınmazla ilgili olarak... 4....
-K A R A R- Şikayetçi vekili, sıra cetvelinin birinci sırasında yer alan şikayet edilenin haczinin iki yıllık süre içerisinde satış talebinde bulunulmaması ve aynı süre içerisinde icra mahkemesinden yetki alınıp izale-i şüyu davası açılmaması sebebiyle düştüğünü, ayrıca müvekkili tarafından yapılan haciz, izale-i şüyu, paraya çevirme ve paylaştırma gibi tüm ortakları ilgilendiren satış masraflarının paylaştırmada öncelikli olarak ödenmesi gerekirken her hangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini talep ve şikayet etmiştir. Şikayet edilen vekili, şikayetin reddini istemiştir....