Prosedür dosyası içerisinde bulunan davalı Bakanlığın 15/07/2016 tarih 103.02- 16891 sayılı yetki tespitine ilişkin yazılarının tebliğine ilişkin evrak incelendiğinde davanın süresinde açıldığı, davacı tarafa yetki tespiti yazısının 26/07/2016 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. Yetki tespiti prosedür dosyasından da anlaşıldığı üzere davalı Türk Metal Sendikasının 11/07/2016 tarihli başvurusu itibariyle, davacı 2 2829 01 01 1209589 016 08 51 000 işyeri sicil numaralı T1 işyerinde çalışmakta olan 105 işçiden 80' nin başvuru tarihi itibariyle davalı T5na üye oldukları, yetki dökümünün prosedür dosyası içerisinde yer aldığı görülmüştür. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 41/1. Maddesinde de belirtildiği üzere yetki tespiti prosedürü iş kolu esas alınarak yürütülen bir hukuki işlemdir. Yani yetki tespitinde o iş kolunda ve o işyerinde çalışan işçilerin dikkate alınması gerekmektedir....
CEVAP 1.Davalı Bakanlık vekili cevap dilekçesinde; yetki tespit işleminin 6356 sayılı Kanun'un 41 inci maddesinin yedinci fıkrası gereğince, Bakanlığa bağlı Genel Müdürlük bünyesinde kurulu sendika yetki tespit sistemine yansıyan bilgiler doğrultusunda işlem yapıldığını, 20.....2019 başvuru tarihi itibarıyla söz konusu işyerinde 176 (yüzyetmişaltı) işçinin çalıştığı ve bunlardan 71 (yetmişbir) işçinin ... Çelik-... Sendikasına üye olduğunun tespit edildiğini, buna ilişkin yetki tespit yazısının taraflara gönderildiğini, 24.....2019 tarihli yetki tespit yazısının davacıya 27.....2019 tarihinde tebliğ edildiğini, itiraz dilekçesinin 03.07.2019 tarihinde ... Çalışma ve ......
yetkili olmak için gerekli koşulları sağladığına ilişkin gönderilen 24.08.2020 tarih ve 187306 sayılı ve yetki tespit yazısına istinaden işyerinde sendika üyesi çalışan sayısının yetki tespit yazısında belirtilen miktarda olmadığını, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu ......
Anılan Kanun’un 17. madde hükmüne göre tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinin söz konusu olmaması kaydıyla ve (HUMK düzenlemesinde bu yöne ilişkin ayrım bulunmamaktayken) yalnızca tacirler veya kamu tüzel kişileri yetki sözleşmesi yapabilir ve taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava ancak sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılabilir. HMK’nın 17. maddesinin “Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklindeki ikinci cümlesi hükmüne göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin, kanunda bu tabir kullanılmamış ise de münhasır yetkili mahkeme olacağı kabul edilmelidir. Münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır....
Bu aşamada, genel ve özel yetki kurallarının niteliğinin açıklığa kavuşturulmasında yarar vardır. Bütün davalar için uygulanan yetki kuralına genel yetki kuralı denilmekte olup, genel yetkili mahkeme, davalının ikametgâhı mahkemesidir. Eş deyişle, her dava, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde görülür (HUMK. 9/1., HMK. 6. maddeler). Bundan ayrı olarak bazı davalar için davalının ikametgâhı mahkemesinin yanında başka yer mahkemeler de yetkili kılınmıştır. Bu istisnai nitelikteki yetki kurallarına “özel yetki” kuralları denilmektedir. İlke olarak, özel yetki kuralları genel yetkiyi kaldırmaz, onunla birlikte uygulanır. Ancak, istisna olarak bazı davaların mutlaka belli bir yer mahkemesinde açılması öngörülmüştür ki, bu halde kesin yetki söz konusu olur. Kesin yetki halleri, genel yetki kuralının istisnasıdır ve mutlaka uygulanması gerekir....
Genel yetki kuralı dışında, genel yetkiyi kaldırmayan özel yetki kuralları da kabul edilmiştir. Davacının seçimine göre dava hem genel yetkili mahkemede hem de özel yetkili mahkemede açabilir ( HMKm.8,m,10,m.16,m11/2 ve 3,m.15 gibi). Yetki kuralları; kural olarak kamu düzeninden değildir. Kanun bazı hallerde kesin yetki kuralları öngörmüştür. Bu durumda, dava sadece kanunda öngörülen mahkeme veya mahkemelerde açılabilir. Kanunun ifadesinden, kanunda belirtilen yer veya yerler dışında başka bir yerde açılamayacağı anlaşılan davalarda yetki kuralı kesin yetki kuralıdır. Kesin yetkili olarak tek bir mahkeme öngörülmüş olabileceği gibi birden fazla mahkeme de öngörülmüş olabilir. HMK’ da düzenlenen kesin yetki kurallarının başında taşınmazın aynından doğan davalara ilişkin yetki kuralı gelir. Taşınmazın aynına ilişkin davalar, taşınmazın bulunduğu yerde açılır(m.12). HMK. m.14/2, m.11/ 1-a ve 11/1-b, m.15/2 ’de düzenlenen yetki kuralları da kesin yetki kuralıdır....
etmişse de, icra dosyasının incelenmesinde davalı/borçlunun cevap dilekçesinin aksine icra takibine itiraz dilekçesinde ileri sürüldüğünde kesin yetki halini alan yetki sözleşmesine dayanarak değil, genel yetki kuralına dayanarak icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğinin görüldüğü, o halde alacağın sözleşmeye dayalı olması nedeniyle davacı/alacaklının genel yetkili yer dışında sözleşmeden doğan uyuşmazlıklara ilişkin özel yetkili yer icra dairesinde de takip yapabilme imkanı bulunduğu, davacı/alacaklı bu durumda para borçlarında ifa yeri olan kendi yerleşim yerini seçtiği ve takip başlattığı, davalı/borçlu ileri sürüldüğünde kesin yetki halini alan yetki sözleşmesine dayanarak değil, genel yetki kuralına dayanarak itirazda bulunduğundan seçimlik olarak özel yetki kuralı da bulunması nedeniyle itirazında haksız olduğu, bu suretle itirazda bulunduğu tarihten sonra icra dairesinin yetkili hale geldiği, icra takibinin yetki sözleşmesinde belirtilen yer dışında başlatılmasına rağmen bu husus...
Mahkemece, davalının yerleşim adresinin Avcılar olduğunu, davacının kambiyo senedi üzerindeki yetki anlaşmasına dayandığını, ancak davalı Sebahat'in senedi şahsi olarak imzaladığını ve tacir olmadığını, HMK.nun 17. madde uyarınca gerçek kişiler tarafından yapılan yetki sözleşmesinin geçerli olmadığını, senedin düzenleme gününde HUMK. nun hükümleri yürürlükte olmakla birlikte ödeme günü olan 26/12/2011 tarihinde HMK. hükümleri ve yukarıda değinilen 17. madde hükmünün geçerli olduğunu,. düzenleme tarihindeki sözleşme devam eden bir usulü işlem olup, ödeme günündeki usul hükümlerinin esas alınacağını, bu nedenle taraflar arasındaki yetki sözleşmesinin geçerli yetki sözleşmesi olarak görülmeyip genel yetki kuralları çerçevesinde davalının ikametgahı mahkemesinin yetkili olduğundan, yetki itirazı ile birlikte belirtildiğinden, yetki itirazının kabulü ile, davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davanın ilk olarak açıldığı Bakırköy 6 ATM tarafından" tarafların tacir olduğu,sözleşmenin 16.11.maddesinde İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığı,davalı tarafça cevap dilekçesi ile süresinde yetki ilk itirazında bulunulduğu, yetki sözleşmesi uyarınca mahkemenin yetkisiz olduğu gerekçesiyle, yetki itirazının kabulüne karar verilmiş ise de, dava dilekçesinin davalıya 21.05.2023 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından 01.06.2023 tarihli dilekçesi ile süre uzatım talebinde bulunduğu, cevap dilekçesinin ise 19.06.2023 tarihinde verildiği, cevap süresi uzatımı istem dilekçesinde yetki itirazında bulunulmadığı, yetki itirazı süresinde olmadığından Bakırköy 6....
Sözleşmenin konusunun ticari iş olması gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir. Somut olayda, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere tarafların tacir olmaması nedeniyle takip dayanağı bonoda yer alan yetki şartı geçerli değildir ve bononun düzenleme yeri ile borçlunun yerleşim yeri de ... olduğundan ... İcra Müdürlüğünde takibin başlatılması gerekir. Her ne kadar mahkemece, 27/02/2015 tarihli duruşmada yetki itirazının reddine karar verildikten sonra 10/04/2015 tarihli duruşmada sözkonusu yetki itirazının reddi kararının geri alınması doğru değil ise de, yetki itirazının kabulüne ilişkin kararda isabetsizlik bulunmadığından mahkeme kararının onanması yoluna gidilmiştir....