WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı, yetkili mahkemenin ikametgahı mahkemesi olan Kilis Mahkemeleri olduğunu beyanla yetki itirazında bulunmuştur. Mahkemece, Yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Kilis Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Yetki itirazı HUMK. 187. maddesindeki ilk itirazlardan olup esasa cevap ile birlikte süresi içinde bildirilmesi gerekmektedir. Oysa somut olayda dava dilekçesi davalıya 9.11.2006 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olmasına karşın davalı 24.11.2006 tarihinde yetki itirazında bulunmuştur. Yetki itirazı 10 günlük cevap süresi içerisinde yapılmamış olduğundan geçersizdir. Süresinde yapılmayan yetki itirazının kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması ise usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

    Takibe konu belgelerde İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olduğunun yazılması yetki sözleşmesi niteliğinde olup, takip tarihi itibari ile yürürlükte olan 6100 Sayılı HMK'nun 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesi geçersizdir. O halde mahkemece borçlunun yetki itirazı yerinde olduğundan alacaklının itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi ile yetinilmesi, işin esasına girilmemesi gerekirken, alacaklının ilamsız takipte itirazın kaldırılmasını talep ettiği gözardı edilerek borçlunun icra mahkemesinde yetki itirazı varmış gibi, "borçlunun yetkiye yönelik itirazının reddine" ve itirazın kaldırılması ile takibe devam kararı verilmesi isabetsizdir....

      Bu durumda mahkemece yetki itirazı hadise şeklinde incelenip, sonuçlandırılacağından davacının delil olarak dayandığı sevk irsaliyeleri altındaki imzaların davalı çalışanına ait olup olmadığı yönünden araştırma ve inceleme yapılarak, akdi ilişkinin kanıtlanması halinde BK.nun 73/1, HUMK.nun 10.maddeleri uyarınca yetki itirazı değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Dava, 01.03.1999 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sigortalıya ödenen tıbbi malzeme bedelinin rücuan tahsili istemine ilişkin olup,yetkili olduğundan bahisle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir. 6100 sayılı Kanunun yetki itirazının ileri sürülmesi başlıklı 19. maddesinde; “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir.” düzenlemesine yer verilmiştir....

          Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yetkili olduğu belirtilerek yetkisizlik kararı verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-6100 sayılı HMK 19/2 maddesi uyarınca yetkinin kesin olmadığı davalarda ,yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi esası kabul edilmiştir.Yetki itirazında bulunan taraf,yetkili mahkemeyi ,birden fazla yetkili mahkemenin söz konusu olduğu hallerde ise kendi kanaatine göre tercih ettiği yetkili mahkemeyi de itirazında belirtmek zorundadır. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” yine HMK 19/4 maddesinde “yetkinin kesin olmadığı davalarda,davalı süresi içinde ve usülüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa ,davanın açıldığı mahkeme yetkili hale geleceği kabul edilmiştir.Davalı 20.06.2012 tarihli cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunurken yetkili mahkeme olarak ......

            HUMK.nun 23.maddesinin son cümlesi uyarınca yetki itirazında bulunan taraf yetkili mahkemeyi beyana mecburdur. Davalı vekili, yetki itirazında bulunurken yetkili mahkemenin İstanbul veya Kadıköy mahkemeleri olduğunu açıklamış ancak, dava dosyasının bu mahkemelerden hangisine gönderilmesini istediğini bildirmemiştir. Bu şekilde iki yer birden yetkili olarak gösterilerek yapılan yetki itirazı usulüne uygun bir yetki itirazı olarak kabul edilemez. Bu durumda mahkemece yetki itirazının belirtilen gerekçelerle reddine karar verilerek işin esasına girilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 05.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Somut olayda; borçlu Düzce İcra Dairesi'nin yetkisine ve borca kısmi itirazda bulunmuş ise de; itirazında yetkili icra dairesini bildirmediğinden yetki itirazının dikkate alınmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Öte yandan HMK'nun dava şartlarını düzenleyen 114. maddesinin (h) bendinde, davacının dava açmakla hukuki yararının olması gerektiği belirtilmiştir. Borçlu itirazında yetkiye ve borca birlikte itiraz ettiğine göre alacaklının sadece yetki itirazının kaldırılması istemesinde hukuki yararı bulunmamaktadır. O halde, mahkemece alacaklının yetki itirazının kaldırılması isteminin açıklanan nedenle reddi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

                İcra Müdürlüklerinin yetkisine itirazda bulunduğu, bununla birlikte borca da itiraz ettiği; mahkemece, borçlunun yetki itirazının kabulüne hükmedildiği, alacaklı tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, bölge adliye mahkemesince istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve yetki itirazının reddine karar verildiği, ancak borçlunun borca itirazı hakkında hüküm kurulmadığı görülmektedir. İİK'nun 50/2. maddesinde; ''Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur.'' hükmüne yer verilmiştir....

                  Bu istisnai nitelikteki yetki kurallarına “özel yetki” kuralları denilmektedir. İlke olarak, özel yetki kuralları genel yetkiyi kaldırmaz, onunla birlikte uygulanır. Ancak istisna olarak, bazı davaların mutlaka belli bir yer mahkemesinde açılması öngörülmüştür ki, bu halde kesin yetki söz konusudur. Kesin yetki halleri, genel yetkiye istisnadır. Bunun dışında, bir dava için özel yetki kuralı bulunsa bile, davacının genel yetki ile özel yetki arasında bir seçim hakkı vardır. Özel yetki kuralları ilke olarak kamu düzenine ilişkin değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.07.2009 gün 2009/10-236-345 sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir. Ayrıca 6100 sayılı HMK’nın 19/2. maddesine göre, yetkinin kesin olmadığı davalarda yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir....

                    Öte yandan HMK'nun 19/2 maddesine göre bu yetki kesin yetki kuralı olmadığından taraflarca süresi içerisinde usulüne uygun olarak itiraz halinde mahkemece dikkate alınır. Yine aynı madde de yetki itirazının cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi gerektiği belirtilmiştir. Yetki itirazı ilk itirazlardan olup (HMK.md.116/1-a) davalıların, yetki itirazlarını dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık cevap süresi içerisinde ileri sürmeleri gerekir. (HMK.md.117,317-319). Somut olayda, dava dilekçesi davalılara 02.07.2015 ve 03.07.2015 tarihlerinde tebliğ edilmiş davalılar ayrı ayrı 20.07.2015 tarihinde cevap dilekçesi vermiş bu dilekçelerinde de yetki itirazında bulunmamış, bundan sonra 26.10.2015 tarihli dilekçelerinde yetki itirazında bulunmuşladır.Bu durumda yetki itirazı iki haftalık cevap süresinden sonra yapıldığından, mahkemece dikkate alınmaması gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur....

                      UYAP Entegrasyonu