Dava, alacağın tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı alacaklı tarafından Bakırköy/İstanbul adresinde başlatılan ilamsız icra takibine, yetki ve esas yönünden yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında, mahkemece, yetkili icra dairesinde takip yapılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, bunun üzerine dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderildiği ve bu icra dairesi tarafından gönderilen ödeme emrine itiraz üzerine, işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır. Kesinleşen usule ilişkin Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı ilamsız icra takibin ortadan kalkması ve geçersizliği sonucunu doğurmayacağı gibi, aynı alacağa ilişkin İİK 68/1 maddesi uyarınca ikinci bir ilamsız icra takibi yapma olanağı da yoktur....
İtiraz alacaklıya tebliğ edilmemiş ise de dosya işlemsiz bırakılmış ve 01.04.2010 tarihinde davacı vekili tarafından dosyanın yenilenmesi istenmiş 05.04.2010 tarihinde bu talep takibe itiraz edildiği gerekçesi ile red edilmiştir. Bundan sonra yine hiçbir işlem yapılmamış ve 19.03.2012 tarihinde davacı alacaklının vekili yetki itirazını kabul ettiğini belirterek dosyanın Kars'a gönderilmesini istemiş, dosya Kars'a gönderilerek 2012/1146 numarasına kaydı yapılmış, yeniden 02.11.2012 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş ve davalı 05.11.2012 tarihinde itiraz etmiştir. Davacı bu itirazın iptalini talep etmiştir. Davacı tarafından ilk icra takibine yetki ve borca ilişkin olarak borçlu tarafından 01.07.2008 tarihinde yapılan itiraz ile takip durmuş ve aynı zamanda KTK 109/son maddesindeki 2 yıllık süre kesilmiştir....
, ödeme emrine borca, faiz oranına, faize ve yetkiye itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, müvekkilinin icra takibine devam edebilmek için 6102 sayılı Türk Ticaret kanunu 5/A maddesi ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu gereği arabulucuya müracaat ettiğini, davalı taraf usulüne uygun davet edilmiş ve yapılan görüşmelerde anlaşma sağlanamadığını, davalı borçlu icra takibine haksız ve kötüniyetle itiraz ederek takibi sürüncemede bırakma amacı taşıdığını, davalı icra dosyasına sunduğu itiraz sebepleri ile bağlı olup itirazın genişletilmesine ve değiştirilmesine muvafakatı olmadığını, davalı tarafın icra dosyasındaki yetki itirazı geçersiz olmakla birlikte takip yetkili icra dairesinde açıldığını, keza 24.2.2020 tarihi sanal santral kurulumu ile ilgili taraflar arasında yapılan sözleşme Söke’de yapılmış, işin yapılacağı ve tamamlanacağı yer de Söke’dir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/05/2022 NUMARASI : 2019/1144 2022/367 DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıdaki mahal esas ve karar numarası ayrıntılı olarak belirtilen İlk Derece Mahkeme kararının süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya mündericatında tüm bilgi ve belgeler okunup tetkik edildikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonunda duruşma açılmasına gerek görülmeksizin gereği görüşülüp düşünüldü. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılmış olduğunu, takibe, takip konusu borca, faize ve tüm ferilerine ve ayrıca icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiğini, ikamet adresinin Gönen olduğunu, bu nedenle yetkili icra müdürlüklerinin de Gönen İcra Müdürlükleri olduğunu ileri sürerek takibin durdurulmasına, yetki itirazının kabulüne, Bursa 14....
Yukarıda da belirtildiği üzere, İİK'nun 150/a maddesinde ödeme emrine itiraz halinde icra mahkemesinin inceleme yapabilme yetki ve sınırları belirlenmiş ve ancak ipoteğin bir cari hesap veya işleyecek kredi vs. gibi bir mukavelenin teminatı olması halinde bununla ilgili makbuzları 68. maddedeki esaslara göre belirleme yetkisi verilmiştir. Her ne kadar ipotek akit tablosunun 2. sayfasında çekler, kambiyo senetleri vs. nedenlerle yapılan borçlanmalar da ipotek kapsamına alınmış ise de, bu durum İİK 150/a maddesi kapsamında kalmadığından ve icra mahkemesi sınırlı yetkisi nedeniyle bu hususlarda inceleme yapamayacağından çekler nedeniyle alacağın varlığı, tahsil edilebilir olup olmadığı genel mahkemelerde yargılamayı gerektirir. O halde icra mahkemesince itirazın kaldırılması isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir....
Davalının cevap dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz etmediği, sadece mahkemenin yetkisine itiraz ettiği anlaşılmıştır. İİK.67 maddesine dayanan ve icra dairesinin yetkisine itiraz olmayan itirazın iptali davasının takibin yapıldığı icra dairesinin yetki çevresinde görüleceğine dair bir usul hükmü de bulunmamaktadır. Bu nedenlerle davalının yetki itirazının kabul edilerek mahkememizin yetkisizliğine karar vermek gerekmiştir....
E sayılı dosyası ile 26/10/2021 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı/borçlu vekili icra müdürlüğüne sunmuş olduğu 13/12/2021 tarihi dilekçesi ile yetkiye, ödeme emrine, borca ve ferilerin itiraz ettiğini, yapılan bu itirazın haksız olmakla süresi süresi içinde işbu davayı açma gereği doğduğunu, taraflar arasında imzalanan yetki sözleşmesine göre İstanbul Mahkeme ve İcra Müdürlükleri yetkili olduğu, davalı/borçlu ile müvekkil banka arasında akdedilen ve takibin dayanağı olan 09/03/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinin 61.Maddesi taraflar arasındakş yetki sözleşmesine ilişkin olduğunu, taraflarca imzalanan yetki sözleşmesi uyarınca İstanbul Mahkemeleri ve icra müdürlükleri yetkili olduğunu,müvekkil bankanın yasadan doğan hakkırı kullanarak İstanbul İcra Müdürlüklerinde takip başlattığını, davalı barçlu vekilinin icra takibine,ödeme emrine,barca ve ferilerine yapmış olduğu itirazların iptaline ve takibin devamına karar verilmesi gerektiği, davalı borçlu ile müvekkil banka arasında...
Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. 6100 sayılı HMK'nın "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz" hükmü yer almaktadır. Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer. Davalı borçlu, icra takibine itirazı sırasında yetki itirazında bulunmayarak ... İcra Dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılmakta ise de; bu husus, itirazın iptali davasının görüleceği genel mahkemenin yetkisini de kabul ettiği anlamına gelmez....
A.Ş olduğu, borçlu vekilinin 15/01/2021 tarihli dilekçesi ile yetki itirazında bulundukları, yetkili İcra Dairesi'nin Küçükçekmece İcra Daireleri olduğu, icra takibine, ödeme emrine, işlemiş faize, faiz oranına, ferilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde, davalı/müvekkil şirketin adresinin İstanbul olduğu, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri'nin yetkili olduğundan bahisle yetki ilk itirazında bulunduğu görülmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 5. maddesinde; "Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir." hükmü düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 6. maddesinde; ''Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir....
Davacı temlik ve ibra sözleşmesine dayalı olarak başlattığı icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açmış; davalı, yetki sözleşmesi uyarınca icra dairesinin yetkisiz olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından, "... Davaya konu 25/11/2010 tarihli alacağın temlik, sulh, ibra ve feragat başlıklı sözleşmenin incelenmesinde, yetkili icra dairesinin taraflarca İstanbul icra daireleri olduğu, sözleşmenin yapıldığı tarih itibariyle uygulanan usul hükümleri doğrultusunda yetki sözleşmesinin geçerli olduğu ve sonradan yürürlüğe giren usul hükümleri ile de bu durumun ortadan kaldırılmadığı ve itirazın iptali davalarında icra dairesinin yetkisinin dava şartı olup, davalı tarafından da süresinde ödeme emrine itiraz dilekçesi ile yetki itirazında bulunduğu görüldüğünden, geçerli bir icra takibinin bulunmadığı gerekçeleriyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine" karar verilmiştir....