Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir. Somut olayda; tarafların Aksaray 1.Aile Mahkemesinin 2013/50 Esas, 2014/280 Karar sayılı ilamıyla boşandıkları; sözkonusu karar ile davalı lehine aylık 200 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk için aylık 200 TL iştirak nafakasına hükmedildiği; kararın 06/02/2015 tarihinde kesinleştiği, nafakanın kaldırılması veya indirilmesi istemiyle açılan iş bu davanın 06/07/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Davacının ekonomik durumunda herhangi bir kötüleşme olduğu, davalının da ekonomik durumunda herhangi bir artış ve iyileşme bulunduğu ispat edilemediği, dolayısıyla tarafların sosyal ekonomik durumunda nafakanın kaldırılmasını ya da azaltılmasını gerektirecek bir değişiklik yaşanmadığı anlaşılmaktadır....
kurtarmayacağına, hükmedilen yardım nafakası miktarının üzerinden geçen süreye, paranın alım gücüne göre davacı-davalı yararına, Türk Medeni Kanununun 328/2 maddesi, 364 ve 365/2 maddesi göz önüne alınarak, yardım nafakası artırım koşullarının oluşmasına, bu nedenle birleşen davada yardım nafakasının kaldırılması ya da indirilmesi koşulları oluşmadığından birleşen davanın reddine karar verilmesi ile yardım nafakasından dava dışı annenin de sorumlu olmakla birlikte taraflar ile dava dışı annenin ekonomik ve sosyal durumlarına, yardım nafakasının sadece zaruri giderleri karşılayacak nitelikte belirlenmesi gerektiğine, yerel mahkeme değerlendirmesinin Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun bulunmasına göre mahkemece takdir edilen nafaka miktarının artırılmasını ya da indirilmesini gerektirir bir durum olmadığından, yardım nafakası takdiri ve miktarı ile birleşen davanın reddine ilişkin taraf vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf itirazlarının esastan reddine karar...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-İştirak Nafakasının Kaldırılması veya Azaltılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı baba tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, dava dilekçesinde, velayetin değiştirilmesi yanında Ocak/2015-Temmuz/2015 arası çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasından yükümlü olmadığının tespiti ile iştirak nafakasının tamamen kaldırılması, olmadığı takdirde 100 TL olacak şekilde azaltılması taleplerinde bulunmuştur. Bu isteklerin her biri ayrı ayrı harca tabidir. Yatırılan başvurma harcının dava dilekçesindeki tüm bu istekleri de kapsadığı, tüm taleplere ilişkin yalnızca tek maktu peşin karar harcının alındığı anlaşılmaktadır....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma -Tedbir Nafakasının Kaldırılması - Azaltılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası, ortak çocuk lehine hükmedilen nafakaların miktarı ve tedbir nafakasının kaldırılması ve azaltılması talebinin reddi yönünden, davalı kadın tarafından ise tamamına yönelik olarak temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 25/03/2019 günü duruşmalı temyiz eden davalı ... vekili Av. ... ile karşı taraf temyiz eden davacı ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü....
Yukarıda sözüedilen yasal düzenlemelere göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir.Hakkaniyet bir bakıma adaleti deyimler. Fakat; sevgi, anlayış ve hoşgörü duygularıyla paylaştırıcı ve denkleştirici davranmak, adaletli davranmaktan daha başka ve daha ileride bir anlam taşır. Nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile indirilebilir. Ancak sözleşmeyle kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın aradan çok az bir zaman geçtikten sonra indirilmesi isteminde bulunmak, hakkın kötüye kullanılması mahiyetini arzedebilir.Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü protokolle üstlenen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması ya da azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet, doğruluk-dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz....
Tarafların gerçekleşen ekonomik-sosyal durumları, nafakanın niteliği, davacının gelirleri, mirasçılıkta da aynı sırada yer alan dava dışı annenin de nafakaya katılma yükümlülüğü gözönüne alındığında eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile nafakanın kaldırılmasına karar verilmesi isabetli bulunmamıştır. Mahkemece anılan ilkeler gözetilerek; “çoğun içinde az da bulunur” kuralı gereğince, yardım nafakasının tamamen kaldırılması yerine, davacı ve davalının ekonomik durumları gözetilerek, davalı ile birlikte yaşadıkları anlaşılan anne ve kardeşin de ekonomik durumları ayrıntılı olarak araştırılarak, yardım nafakasının indirilmesi şeklinde de bir karar verilebileceği düşünülmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş; kararın bozulması gerekmiştir....
Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması veya azaltılması istemine ilişkindir. 6763 sayılı yasanın 41. maddesi ile değişik Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341/2. maddesi gereğince; miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Parasal sınırların arttırılmasına ilişkin 6763 sayılı Yasanın 44. maddesi ile değişik Ek-1. Maddesi uyarınca 01.01.2021 tarihi itibariyle Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341. maddesindeki parasal sınır 5.880,00- TL olmuştur. Somut olayda; kaldırılması veya azaltılması istenen yoksulluk nafakasının yıllık miktarı (300x12=3.600 TL) olup karar tarihi itibariyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341. maddesi uyarınca belirlenen parasal sınırın altında kalmakta olup karar kesin niteliktedir....
Mahkemece, davalının dava tarihi itibari ile özel bir güvenlik şirketinde 1.200 TL civarı gelir ile çalıştığı, 4 aylık çalışma sonrası kendi isteği ile ayrıldığı, davalı tarafın da işten ayrılmasının haklı bir gerekçesi olup olmadığı konusunda mahkemeye her hangi bir delil sunmadığı, böylece davalının kendi isteği ile istifa ederek işten ayrıldığı kabul edilmiş, yoksulluk nafakasının azaltılması talebinin kabulüne karar verilmiş ve yoksulluk nafakası 100,00 TL indirilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Türk Medeni Kanununun 176/3.maddesinde yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla nafakanın kaldırılacağı, 176/4.maddesinde ise tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irad biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın artırılması ya da azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir....
Ancak, sözleşme ile kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın, yasada aranan şartlar gerçekleşmeden tamamen kaldırılmasını ya da indirilmesini istemek hakkın kötüye kullanılması mahiyetini arzeder. Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü üstlenen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması veya azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz. Ancak, Borçlar Kanununun 19 ve 20. maddelerine aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmelerde, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa, sözleşme koşulları değişen koşullara uyarlanır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Nafakanın Azaltılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı (kadın) tarafından, nafakanın azaltılması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı koca boşanma dava dilekçesinde boşanma kararı verilmesi yanında davalı kadına ... 3. Aile Mahkemesinin 2010/636 esas 2010/107 karar sayılı ilamı ile hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılmasını yada uygun miktara indirilmesini talep etmiştir. Bu istek Türk Medeni Kanunun 200. maddesine dayanmakta olup ayrıca nispi harca tabidir. Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamaz. O halde daha önce hükmedilen ve kaldırılması talep edilen tedbir nafakasının bir yıllık toplam tutarı üzerinden hesaplanacak nispi peşin harç alınmadan bu talep hakkında karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerekmiştir....