Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

O halde mahkemece, öncelikle davacının aylık ve yıllık gelirlerinin ayrıntılı şekilde yapılacak araştırma ile net olarak saptanmasından sonra, tarafların ekonomik ve sosyal durumları hakkında değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; bu husus bozmayı gerektirmiştir. 2-Ayrıca kabule göre de, davalı lehine ...1.Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2008/641 E., 2009/433 K.sayılı kararı ile hükmedilen 500 TL yardım nafakası miktarının, Dairemizin 09.11.2009 tarih ve 2009/17363 E.-2009/17749 K.sayılı ilamı ile 750 TL olarak düzeltilmesi ve kararın bu şekliyle onanmış olması göz önüne alınarak, değerlendirmenin davacı lehine hükmedilen 750,00 TL yardım nafakası üzerinden yapılması gerekirken, 500,00 TL nafaka miktarı üzerinden hüküm kurulmuş olması da doğru değildir....

    Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir. Somut olayda; davacının troid hastası olup çalışmadığı ve geliri bulunmadığı, oturduğu evde annesi ve kardeşi ile ikamet ettiği; annesinin emekli olup aylık 1.200 TL geliri olduğu; davalının ise öğretmen olup, aylık 2.200 TL geliri olduğu, kirada oturup aylık 350 TL kira ödemesi olduğu anlaşılmaktadır....

      Eğitimine devam etmekte olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır....

      Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....

      Davada; davacı, davalı annesinden yardım nafakası talep etmektedir. Ancak, hüküm fıkrasında kocadan alınmasına ilişkin maddi hataya müstenit olarak karar verilmiştir. Ayrıca, davanın yardım nafakası olmasına rağmen tedbir nafakasına şeklinde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Belirlenen yanılgılar usul ve yasaya aykırı ise de; bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 1. fıkrasında yer alan ‘tedbir’ sözcüğünün silinerek yerine ‘yardım’ sözcüğünün yazılması, aynı fıkrada yer alan ‘kocadan’ sözcüğünün silinerek yerine ‘davalıdan’ sözcüğünün yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

        Ancak, taraflar halen evli olduklarından, ayrı yaşamaları nedeniyle takdir edilen nafakanın hukuken tedbir nafakası niteliğinde olmasına karşın, mahkemece, davacı eş için yardım, müşterek çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru değilse de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün ikinci paragrafında yer alan ''yardım'' ve ''iştirak'' sözcüklerininin çıkartılarak yerlerine ayrı ayrı ''tedbir'' sözcüğü yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 03.04.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde, 200,00 TL iştirak nafakasının reşit olması nedeniyle kesildiğini, eğitimine devam edebilmesi için davalı babasından 500,00 TL yardım nafakası talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile aylık 225,00 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmiş, verilen bu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir....

            Eğitimine devam eden ergin birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise anne babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. HGK'nın 07/06/1998 tarihli 1998/656 Esas 688 Karar sayılı ilâmında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır. Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlâk kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir....

            Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir. Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır....

            Yukarıdaki açıklamalar ışığında; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yardım nafakasının niteliği, davalının gelir durumu, davacının eğitimine devam ediyor olması ve düzenli ve sürekli bir işinin bulunmadığı nazara alındığında; davacı T1 yönünden yardım nafakası talebin reddi usul ve yasaya aykırıdır. Davacı Samet vekilinin açıklanan yöne ilişkin istinaf itirazlarının kabulü ile , 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında verilen karar uyarınca; davacı T1 yararına dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 400 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacı T1'e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir, Davacı Hilal'in istinaf itirazlarının incelenmesinde; Davacının aylık 500 TL yardım nafakası talep ettiği, mahkemece, davacı Hilal lehine aylık 400 TL yardım nafakasına hükmedildiği anlaşılmaktadır....

            UYAP Entegrasyonu