Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana-babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır....

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. 6763 sayılı yasa ile değişik HMK. 341. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2019 tarihinden itibaren 5390- TL ye çıkarılmış olup, davalı için kabul edilen yardım nafakasının aylık miktarı 400- TL olup kabul edilen nafakanın yıllık miktarı 5390- TL'nin altındadır. Hüküm, davalı yönünden kabul edilen yıllık nafaka miktarları itibariyle kesin niteliktedir. Karar tarihi itibariyle, HMK.'...

Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir. Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır....

    TMK’ nun 364. maddesine göre; “Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.” TMK' nın 365. maddesinin 2. fıkrasında ; “Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir.” düzenlemesi yer almıştır. TMK' nın 328. maddesinin 2. fıkrasında; “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” düzenlemesi yer almıştır. Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir....

      Maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun olarak hükmedilen yardım nafakası miktarının dosya kapsamına, hakkaniyete ve nafaka alacaklısının ihtiyaçlarına uygun olduğu değerlendirilerek; davalının istinaf başvurusun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Yargıtay HGK'nın 06/04/2005 tarih ve 2005/3- 169 Esas-235 karar sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltme incelemelerinde yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Davacı tarafından aylık 2.000 TL 'ye yükseltilmesi talep edilmiş, mahkeme tarafından aylık 1.500 TL yardım nafakasına hükmedilmiş, karar davacı tarafından istinaf edilmiştir. Reddedilen yardım nafakasının bir yıllık tutarı karar tarihi itibariyle 8.000,00 TL nin altında olduğundan (500*12=6000) karar davacı açısından HMK'nın 341/4. maddesi hükmü gereği kesin niteliktedir....

      Mahkemece, gayri resmi evli olması nedeniyle davalı babası ile birlikte yaşamayı kabul etmeyen ve kaymakamlıktan aldığı yardımlarla kira ve gıda giderlerini karşılayan davacının yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4721 sayılı TMK’ nun 364/1 maddesi uyarınca herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ile altsoyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Bu nafaka, yardım edilmediği takdirde, zarurete düşecekleri muhakkak olan bu kimseler arasında karşılıklı bir dayanışma borcunu içerir. Nitekim davacı kalp hastası olduğunu ileri sürmekte olup ihtiyaçlarını aşevi karşılamakta ve mal varlığı yoktur. Yoksulluğa düşmüştür. Somut olayda; davacının yoksulluğa düştüğü ve ... isimli şahısla gayri resmi birliktelik yaşadığı sabittir....

        Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir. Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacının annesi ile davalı babasının Ankara 4....

        Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir. Kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, yasa maddesinde sayılı kişilerden yardım nafakası isteyebilir. Ne varki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın nafaka isteyenin geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliri ile orantılı olacak şekilde TMK 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir. Somut olayda, davacının davalı dışında 6 çocuğu daha olduğu nazara alındığında, mahkemeninde kabulünde olduğu gibi dava dışı bu çocuklarının da davacıya bakmakla yükümlü oldukları açıktır. Ne varki bu durum, davalının yukarıda da açıklandığı üzere kanuni ödev olan yardım nafakası yüklümlülüğünden sorumlu tutulmamasına gerekçe oluşturmaz....

          (TMK m.364) Eğitimine devam eden ergin birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise anne babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. HGK'nun 07/06/1998 tarih, 1998/656 Esas; 688 Karar sayılı ilâmında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır. Yardım nafakası, aile birleylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlâk kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir....

          Buna göre mahkemece eğitimine devam eden davacı yararına yardım nafakası takdiri doğru olduğu gibi tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında nafaka miktarı da uygundur. Tüm bu anlatımlar karşısında usul ve yasaya uygun olan hükme karşı davalının istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiştir....

          UYAP Entegrasyonu