WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Eşler birlikte yaşarken, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar ( TMK Md. 186/son ). Eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesinin ayrı yaşama halinde de korunması gerektiği düşünüldüğünde; davacı eşin emekli maaşı alması ve sosyal güvencesinin bulunması davalıyı tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmak zorundadır. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4). Somut olayda; açmış olduğu boşanma davası feragatle sonuçlanmasına rağmen davalı kocanın, eşini ortak konuta almayarak birlikte yaşamaktan kaçındığı sabit olup davacının ayrı yaşamada haklılığı kanıtlanmıştır. O halde davacı lehine "hakkaniyet" ölçüsünde bir miktar tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu istemin tümüyle reddi doğru görülmemiştir....

    Davacı kadın vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı hükmedilen tedbir nafakasının az olduğu ve tasarruf yetkisinin kısıtlanması taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, dosya üzerinde yapılan incelemede; her ne kadar yerel mahkemece tasarruf yetkisinin kısıtlanması talebinin reddine ve davacı kadın için 500 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ise de; tedbir nafakası ve tasarruf yetkisinin kısıtlanması taleplerinin 2 ayrı dava olmasına rağmen, tek harç düzenlemesi ile davanın karara bağlanmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, ayrıca tasarruf yetkisinin kısıtlanması davasına ilişkin kararda gerekçe bulunmadığı, tedbir nafakası davasının kabulü kararının gerekçesinin ise, yetersiz olduğu, hangi vakıaların hangi delillerle ispatlandığının karar gerekçesinde tartışılmadığı, tedbir nafakası talebinin TMK 197. maddesine dayandığı ve ortada tarafların sıfatları göz...

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi; evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle (TMK md.166/1) tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin anneye bırakılmasına, müşterek çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, müşterek çocuk yararına 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 500,00 TL tedbir nafakasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 10.000,00 TL maddi ve 8.000,00 TL manevi tazminata hükmetmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı kadın vekili; tazminatların miktarı, yoksulluk nafakası talebinin reddi, iştirak nafakasının miktarı ile ÜFE talebi hakkında karar verilmemiş olmasına yönelik istinaf talebinde bulunmuştur. Davalı koca vekili; boşanma davasının kabulü, kusur tespiti, tazminat ve nafakalara yönelik istinaf talebinde bulunmuştur. İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava, evlilik birliğinin sarsılması (TMK md.166/1,2) hukuki sebebine dayalı boşanma talebine ilişkindir....

    Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın ve anne yanında kaldıkları anlaşılan çocuklar lehine ve özellikle yaşı itibarıyla çocuk Nurgül için reşit olduğu tarihe kadar tedbir nafakası verilmesi ve miktarları usul, yasa, dosya kapsamı ve hakkaniyete uygundur. Bu haliyle davalı erkeğin, kadın ve çocuklar için tedbir nafakası verilmesi ve miktarlarına yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....

    (TMK md.197) Somut olayda; kadının karşı davasında TMK'nın 197. maddesi uyarınca tedbir nafakası talep ettiği, kocanın kadını yaraladığı, bunun üzerine tarafların ayrı yaşamaya başladıkları, kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu, TMK'nın 197. maddesi gereğince tedbir nafakası koşullarının oluştuğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi (TMK md. 4) birlikte değerlendirildiğinde kadın için 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu itibarla tarafların hükmedilen nafakaya yönelik istinaf taleplerinin reddine hükmedilmiştir. Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; TMK m. 339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu md. 4/b)'dır....

    (TMK m.197) Dosya incelendiğinde; tarafların 04/09/1989 tarihinde evlendikleri, 1990, 1992, 1999, 2001 doğumlu müşterek çocuklarının olduğu, tarafların bir süredir fiilen ayrı yaşadıkları anlaşılmaktadır. Dinlenen tanık beyanları ile; davalının, davacının maddi ihtiyaçlarını karşılamadığı, müşterek konuttan ayrılarak bir daha konuta dönmediği, bu suretle birlik görevlerini ihmal ettiği sabit olmakla TMK 197. maddesi gereğince davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğunu ve davalının bu duruma kusurlu hareketleri ile sebebiyet verdiği hususunu ispat ettiği anlaşılmaktadır. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi (TMK md. 4) birlikte değerlendirildiğinde davacı kadın lehine TMK 197. maddesi gereğince dava tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

    Bundan ayrı, ayrı yerlerde açılan davaların; evlilik birliğinin korunması hükümlerine dayalı olarak TMK. nun 197. maddesine göre açılan tedbir nafakası davası ile boşanma hükümlerine dayalı olarak TMK.nun 166.maddesine göre açılan boşanma davasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında boşanma davası olsun yahut olmasın eşler evlilik birliğinin ayrı dava ile korunmasını isteyebilir (TMK. md.201). Diğer bir anlatımla, tedbir isteğinin boşanma davasında istenilmesini zorunlu kılan bir hüküm yasada yer almamaktadır. Kaldı ki tedbir nafakası davası ve boşanma davası aynı sebepten doğmadığı için biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte bulunmamaktadır. Tedbir nafakası davası, boşanma davasından bağımsız olarak açılabilir....

      Tedbir nafakasında eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son). Davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması veya davacının çalışması davalı (kocayı) tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ortak giderlere (elektrik, su, telefon, kira, yakıt parası vs.) katılma yükümlülüğünü tamamen ortadan kaldırmaz. Bu durum sadece nafaka miktarının takdirinde etkili olabilir. Davacı kadının gelirinin bulunması ona tedbir nafakası bağlanmasını engelleyici bir hal değildir. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4). Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korunması gerektiğini gözetmelidir. Somut olayda; davalının evi sebepsiz yere terk ettiği, müşterek eve dönmediği, davalının, davacının ihtiyaçlarını karşılamadığı ve davacının herhangi bir gelirinin de bulunmadığı sabittir....

        Yukarıda ifade edilen taleple bağlılık ilkesi gereğince nafaka artırım davası açılmadığı,davacı tarafından TMK 197'ye dayalı tedbir nafakası talep edildiği anlaşılmaktadır.Taraflar arasında görülen ve redle sonuçlanan Denizli 2.Aile Mahkemesi'nin 2010/258 Esas 2011/1017 Karar sayılı ilamı ile dava tarihi olan 23.03.2010 tarihinden itibaren davacı ve müşterek çocuklar için aylık 200'er TL tedbir nafakasına hükmedildiği,bu nafakaların karar tarihi olan 04.11.2011 tarihi itibariyle aylık 250'şer TL'ye yükseltildiği anlaşılmakta olup,kararın kesinleştiği 16.11.2012 tarihi itibariyle tedbir nafakalarının kalktığı sabittir.Bu dava tarihi itibariyle TMK 197'ye dayalı olarak ilk kez bağımsız tedbir nafakası talep edilmiş olmasına rağmen,mahkemece yanılgılı değerlendirme ile arttırılmış bedel üzerinden hüküm kurulmuş ise de;nafakaların dava tarihinden itibaren takdir edilmiş olmasında ve miktar itibariyle hükmolunan nafakalarda bir isabetsizlik görülmemiştir....

          Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin kendisi için ve müşterek çocuklar için talep ettiği nafakaya tedbir nafakası denir. TMK.nun 197.maddesine göre evlilik birliği devam etmektele beraber, ayrı yaşamakta haklı olan eşin diğer eşten talep ettiği nafaka tedbir nafakasıdır. Yerel mahkemenin, 25.06.2015 tarihinde “...350 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına...” şeklinde kısa karar vermiş olması, yargılama boyunca davayı yoksulluk nafakası olarak nitelendirmiş olması, hükmün gerekçe kısmında önce davayı yoksulluk nafakası olarak nitelendirmesi daha sonra davacı lehine yardım nafakasına hükmolunması gerektiği gerekçesiyle “...350 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra yardım nafakası olarak DEVAMINA,” şeklinde çelişkili olarak hüküm kurmuş olması usul ve yasaya aykırıdır....

            UYAP Entegrasyonu