Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Diğer yandan özel hukuk sorumluluğu bakımından her zaman kusur (kast veya ihmal) unsurlarının bulunması zorunlu değildir. Bu gibi hallerde, zararın, hukuka aykırı bir davranıştan doğması yani objektif koşulu gerçekleşmesi yeterli olup, ayrıca subjektif koşula, kusura ihtiyaç yoktur. Özellikle kusursuz sorumluluk hallerinde durum böyledir. Zarar, ihmalden de kaynaklanabilir ve ihmali bulunanlarda zarardan sorumlu olur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yapı Malikinin Sorumluluğu başlıklı 69. maddesinin 2. fıkrasında da “İntifa ve oturma hakkı sahipleri de binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan malikle birlikte müteselsilen sorumludur” hükmü düzenlenmiştir. Açıklanan nedenlerle 818 sayılı B.K’nun 58. maddesi gereğince bina maliki meydana gelen zarardan kusursuz sorumludur....

    ye ait olup patlayan ana su borusu nedeniyle taşan suların, davacı tarafından sigortalanan yer dışında dört ayrı yerde daha su basmasına sebep olduğu, sigortalı işyerinden 10 ton su tahliye edildiği tespitleri yapılmıştır. 818 sayılı BK'nun 58. maddesinde düzenlenen yapı eseri malikinin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, yapı eseri malikinin illiyet bağını kesen belirli hallerde zarardan sorumluluğunun ortadan kalkacağı izahtan uzaktır....

      Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise; davacı şirket nezdinde sigortalının iş yerinde meydana gelen su baskını nedeni ile sigortalısına ödemiş olduğu------ hasar tazminatının halefiyet koşulları gereği davalı şirketin sigortalısı iş yerinin malikinin borçlar kanunun ---- maddesine göre sorumlu olup olmadığı, yapı malikinin kusursuz sorumluluğu esaslarına dayanılıp dayanılmayacağı, davalının sigortalısı nedeni ile davalının sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise ödenen hasar bedellerinin kadri maruf olup olmadığı hususlarında toplandığı tespit edilmiştir. Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, dosya bilirkişi heyetine tevdi edilerek ---- tarihli bilirkişi heyet raporu alınmıştır....

        Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğunu ortadan kaldıran, bir başka deyişle, zarar ile yapımdaki bozukluk ve özen eksikliği arasında uygun “nedensellik bağı”nı kesen nedenler ise mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru olarak belirlenmiştir. Somut olaya gelince;davacıya ait aracın 30/12/2014 tarihinde davalı site yönetimince yaptırılan istinat duvarının çökmesi neticesinde maddi hasara uğradığı dosya kapsamında yer alan tespit dosyası,bu dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ve diğer delillerle sabittir.Her ne kadar, mahkemece, yanılgılı değerlendirme ile dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu da hükme esas alınmak suretiyle dava dışı belediyenin meydana gelen olaydan sorumlu olduğu kanaatiyle davanın reddine karar verilmiş ise de,yukarıda da ifade edildiği üzere,bina malikinin sorumluluğu kusursuz sorumluluğa dayanmakta olup eldeki davada davalı site yönetiminin meydana gelen zarardan sorumlu olduğu kuşkusuzdur....

          Mahkemece; bina ve yapı eser malikinin kusursuz sorumluluğu ilkesi nazara alınarak delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile: 5.456,00TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Davacı, dava dilekçesinde davalı olarak “... Toki”yi göstermiş, dava dilekçesinin kendisine tebliği üzerine ... Toki Site Yönetimi davaya cevap vererek husumetin kendisine düşmeyeceğini, ayrıca kendisinin de davalı olarak gösterilmediğini ileri sürmüştür....

            Yargıtay kararlarında, öğretide bina ve yapı malikinin sorumluluğunun objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan "ağırlaştırılmış" "olağan sebep sorumluluğu" olarak isimlendirilen bir kusursuz sorumluluk halidir. Zarar ile özen eksikliği arasında uygun nedensellik bağının sorumluluk için yeterli olup özel hukuk sorumluluğu bakımından her zaman kusur unsurlarının bulunması zorunlu değildir. Bu gibi durumlarda kusur aranmayacaktır. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir. Başka bir anlatımla,bir bina ve yapı tesis ve benzerlerinin zarara neden olması durumunda yapı malikinin sorumlu tutulabilmesi için zararın bina ve yapının yapımı veya bakımındaki özen eksikliğinden doğmuş olması zarar ile yapımı veya bakım eksikliği arasında uygun bir nedensellik bağı bulunması gereklidir....

            a karşı açılmış ise de dosya içerisinde bulunan yapı ruhsatında yapı müteahhidinin ... Turizm İnşaat Sanayi ve Dış Tic. Ltd. Şti. olduğu; yine davalı komşu 134 ada 67 nolu parselin anılan müteahhid şirket adına kayıtlı olup; 13.12.2013 tarihinde kat irtifakı tesisi ile gerçek kişiler adına kayıtlı bağımsız bölümlerin oluştuğu UYAP sisteminde yapılan araştırmada tespit edilmiştir. Bilindiği üzere; elatmanın önlenmesi davası kural olarak fiilen müdahaleyi gerçekleştiren kişiye karşı açılır. Ancak, kayıt malikinin de elatma fiilinden sorumlu tutulması için taşınmazı bizzat kullanmasına gerek olmayıp, üçüncü kişilerin kullanımından da sorumluluğu bulunmaktadır....

              Ancak, komşu taşınmaz malikinin veya o taşınmazda mülkiyetten başka ayni hak sahibi olup ta zarar gören kimselerin taşınmaza elatıldığını öğrendikleri tarihten itibaren onbeş gün içerisinde itiraz etmeleri, yapı malikinin iyiniyetli sayılması olanağını ortadan kaldırır. İtiraz hiçbir şekle bağlı değildir. Yapının ilerlemesini zararın büyümesini önlemek için konan bu sürenin başlangıcını objektif olarak saptamak, yapının görünebilir hale gelme tarihinden başlatmak, taşırılan taşınmaz malikinin öğrenmesine engel olan sübjektif (öznel) nedenleri dikkate almamak gerekir. Aksine düşünce bu yöndeki yasa koyucunun amacını ortadan kaldırır (Durum ve koşulların haklı göstermesi) şeklinde açıklanan ikinci koşuldan ise imar durumuna göre ifrazın mümkün olması, ifraz halinde arsa malikinin uğrayacağı zarar ile taşkın yapı malikinin elde edeceği yarar arasında aşırı bir farkın bulunmaması, gibi hususlar anlaşılmalıdır....

                Ancak, komşu taşınmaz malikinin veya o taşınmazda mülkiyetten başka ayni hak sahibi olup da gören kimselerin taşınmaza elatıldığını öğrendikleri tarihten itibaren 15 gun içerisinde itiraz etmeleri, yapı malikinin iyiniyetli sayılması olanağını ortadan kaldırır. İtiraz hiçbir şekle bağlı değildir. Yapının ilerlemesini zararın büyümesini önlemek için konan bu sürenin başlangıcını objektif olarak saptamak, yapının görünebilir hale gelme tarihinden başlatmak, taşırılan taşınmaz malikinin öğrenmesine engel olan subjektif (öznel) nedenleri dikkate almamak gerekir. Aksine düşünce bu yöndeki yasa koyucunun amacını ortadan kaldırır. (Durum ve koşulların haklı göstermesi) şeklinde açıklanan ikinci koşuldan ise imar durumuna göre ifrazın mümkün olması, ifraz halinde arsa malikinin uğrayacağı ile yapı malikinin elde edeceği yarar arasında aşırı bir farkın bulunmaması gibi hususlar anlaşılmalıdır....

                  TMK'nin 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşul yapı malikinin iyiniyetli olmasıdır. Bu maddede iyi niyetin tanımı yapılmamışsa da aynı Kanunun 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda kuşku yoktur. Yapı malikinin kendinden beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşın, sınırı aştığını bilmesi veya bilecek durumda olmaması yahut sınırı aşmasında yasaca korunabilecek bir nedenin bulunması onun iyiniyetini gösterir. Yapı yapan kişinin iyi niyetli olmaması aşırı zarar bulunup bulunmadığına bakılmaksızın taşan kısmın yıkılması sonucunu doğuracağından iyi niyet üzerinde önemle durulmalı, olaylar, karineler, tüm taraf delilleri bir arada özenle değerlendirilmelidir....

                    UYAP Entegrasyonu