Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere davalılar hakkında şirket yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklı tazminat davası açıldığı, dava dışı şirketin uğradığı zararın miktarının ve kapsamının belirlenmesine yönelik olarak dosya kapsamına alınmış veya sunulmuş herhangi bir rapor bulunmadığı gibi muaccel bir alacağında söz konusu olmadığı, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediğinden ihtiyati haciz talebinin reddine ve eldeki davanın yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklı tazminat davası olması nedeniyle HMK'nun 389.maddesi kapsamında uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinden ve davalıların ihtiyati tedbire konu edilen hususların da dava konusu bulunmadığından davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olmakla ilk derece mahkemesinin davacının ihtiyati tedbir ve haciz talebinin reddi gerekçesi gözetildiğinde ara karar usul ve yasaya uygundur....

    Somut olayda, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere davalılar hakkında şirket yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklı tazminat davası açıldığı, dava dışı şirketin uğradığı zararın miktarının ve kapsamının belirlenmesine yönelik olarak dosya kapsamına alınmış veya sunulmuş herhangi bir rapor bulunmadığı gibi muaccel bir alacağında söz konusu olmadığı, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediğinden ihtiyati haciz talebinin reddine ve eldeki davanın yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklı tazminat davası olması nedeniyle HMK'nun 389.maddesi kapsamında uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinden ve davalıların ihtiyati tedbire konu edilen hususların da dava konusu bulunmadığından davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olmakla ilk derece mahkemesinin davacının ihtiyati tedbir ve haciz talebinin reddi gerekçesi gözetildiğinde ara karar usul ve yasaya uygundur....

    BK 58.) maddesinde düzenlenen bina ve yapı eseri malikinin sorumluluğu, kusursuz sorumluluk türü olan özen (olağan sebep) sorumluluğudur. 6098 sayılı TBK'nun 69/1. maddesinde "Bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur" denilmektedir. Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu, yapı eserinin yapımındaki bozukluğa veya bakımındaki eksikliğe dayanmaktadır. Sorumluluğun doğmasında, yapılıştaki bozukluk-bakım eksikliği ayrımının bir önemi bulunmamaktadır. Zira, malikin sorumlu olması için bakım eksikliği veya yapılıştaki bozukluktan herhangi birinin varlığı yeterli görülmektedir. Bina veya yapı eseri malikinin sorumlu tutulabilmesi için; yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden zararın doğması, yapım bozukluğu veya bakım eksikliği ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir....

      Ancak, komşu taşınmaz malikinin veya o taşınmazda mülkiyetten başka ayni hak sahibi olup ta zarar gören kimselerin taşınmaza elatıldığını öğrendikleri tarihten itibaren onbeş gün içerisinde itiraz etmeleri, yapı malikinin iyiniyetli sayılması olanağını ortadan kaldırır. İtiraz hiçbir şekle bağlı değildir. Yapının ilerlemesini zararın büyümesini önlemek için konan bu sürenin başlangıcını objektif olarak saptamak, yapının görünebilir hale gelme tarihinden başlatmak, taşırılan taşınmaz malikinin öğrenmesine engel olan sübjektif (öznel) nedenleri dikkate almamak gerekir. Aksine düşünce bu yöndeki yasa koyucunun amacını ortadan kaldırır. (Durum ve koşulların haklı göstermesi) şeklinde açıklanan ikinci koşuldan ise imar durumuna göre ifrazın mümkün olması, ifraz halinde arsa malikinin uğrayacağı zarar ile taşkın yapı malikinin elde edeceği yarar arasında aşırı bir farkın bulunmaması, gibi hususlar anlaşılmalıdır....

        Borçlar Kanunu 58 (TBK 69) md. yapı eseri malikinin sorumluluğunu düzenlemiştir. Buna göre bir bina veya diğer inşa eserinin maliki, bunların tesis ve yapımındaki bozukluğu veya bakımındaki eksikliğin üçüncü kişilere verdiği zarardan sorumludur. Yapı eseri malikinin sorumluluğu bir kusur sorumluluğu olmadığı gibi, bir tehlike sorumluluğu da değildir. Bu sorumluluk niteliği itibariyle bir olağan sebep sorumluluğudur. Bu nedenle sorumluluğun doğması için yapı eseri (bina veya inşa eseri) malikinin veya yardımcılarının kusurlu olması şart değildir. Yapı eseri malikinin sorumluluğunun sebep sorumluluğu olarak ağırlaştırılmasının sebebi menfaat (nimet-külfet) ilişkisine, hakkaniyet fikrine dayanmaktadır. Bu anlatılanlar ışığında, enerji nakil hattının sahibi bulunan davalı ......, tehlike arzeden bu yapı eserinin fena yapılmasından, bakımı ve işletilmesindeki eksikliklerden BK.nun 58.(6098 sayılı TBK.nun 69.) maddesi uyarınca sorumludur....

          Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki sözleşmede davalının yapı kullanma iznini almayı taahhüt etmediği, ayrıca sözleşmede taşınmazın iskân ruhsatı alındığı tarihe kadar kira tazminatı ödeneceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, dava konusu bağımsız bölümün malikinin davacı olduğu, taşınmaz maliki davacı olduğundan davacının talebi ile yapı kullanma izni düzenlenebildiği, Planlı Alanlar Tip Yönetmeliği'nin 64.maddesinde yapının tamamlanmış bölümleri için yapı kullanma izninin verileceğinin düzenlendiği, davacının talebi halinde sadece dükkan niteliğindeki bağımsız bölüm için her zaman yapı kullanma izni alma hakkına sahip olduğu gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemiz'in 19.03.2015 tarih, 2014/3845 Esas ve 2015/1731 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur....

            Davalı savunmasında; davanın zamanaşımına uğradığını, olayda kusurlarının bulunmadığını; çünkü, enerji nakil hatlarının bakımının sürekli olarak yapıldığını; davacının kusuru olduğunu ve talep edilen tazminat tutarının fahiş olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, davalı elektrik idaresinin kusursuz sorumluluğundan kaynaklı tazminat talebine ilişkindir. Mahkemece, yargılama sırasında bilirkişi incelemesi yaptırılmamış, delil tespiti dosyasındaki raporlar ile yetinilmiştir....

              Asliye Hukuk Hakimliğince verilen ....02.2013 gün ve 2010/787-2013/188 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık TBK’nın 69. maddesine dayalı olup yapı malikinin sorumluluğu nedeni ile tazminat istemine ilişkin olduğundan kararın temyizen incelenmesi görevi ... ....Hukuk Dairesi’ne aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli ... ....Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, ....09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Olayda malzeme sahibinin iyiniyeti gerçekleşmediği gibi bilirkişi tarafından arsa değeri 13.026.00 TL yapı değeri ise 10.916.00 TL olarak saptanmıştır. Arsa değeri yapı değerinden daha fazla olarak saptandığından ortada temliken tescil davalarında aranan ikinci koşul da gerçekleşmemiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriği ile yukarıda yazılan gerekçelere göre davacının bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir. 2- Davalılardan ...’in temyiz itirazlarına gelince; Malzeme malikinin yaptığı yapı sebebi ile talep edebileceği tazminatın kapsamı onun iyiniyetli olup olmamasına göre değişir. Malzeme maliki iyiniyetli ise yani başkasının arazisine inşaat yaptığını bilmiyorsa veya bilebilecek durumda değil ise arsa malikinden istenebilecek tazminat muhik bir tazminattır. Ancak bu tazminat hiçbir zaman tam tazminat değildir. Bu hususta kullanılan malzemenin değerine ve harcanan emeğe bakmak gerekir....

                  Ancak, komşu taşınmaz malikinin veya o taşınmazda mülkiyetten başka ayni hak sahibi olup ta zarar gören kimselerin taşınmaza elatıldığını öğrendikleri tarihten itibaren onbeş gün içerisinde itiraz etmeleri, yapı malikinin iyiniyetli sayılması olanağını ortadan kaldırır. İtiraz hiçbir şekle bağlı değildir. Yapının ilerlemesini zararın büyümesini önlemek için konan bu sürenin başlangıcını objektif olarak saptamak, yapının görünebilir hale gelme tarihinden başlatmak, taşırılan taşınmaz malikinin öğrenmesine engel olan sübjektif (öznel) nedenleri dikkate almamak gerekir. Aksine düşünce bu yöndeki yasa koyucunun amacını ortadan kaldırır. (Durum ve koşulların haklı göstermesi) şeklinde açıklanan ikinci koşuldan ise imar durumuna göre ifrazın mümkün olması, ifraz halinde arsa malikinin uğrayacağı zarar ile taşkın yapı malikinin elde edeceği yarar arasında aşırı bir farkın bulunmaması, gibi hususlar anlaşılmalıdır....

                    UYAP Entegrasyonu