Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece; davalı kurum açısından, yapı malikinin sorumluluğuna ilişkin; davacı açısından ise, desteğin olaydaki bölüşük kusuruna ilişkin değerlendirmeler içeren, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğinin 5. ve 27. maddelerine göre somut olayı aydınlatan, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli, tarafların kusur oranlarının da gerekçeleriyle belirtildiği, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik konusunda uzman bilirkişi kurulundan bilirkişi raporu alınarak, varılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken; eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu konu bozmayı gerektirmiştir....

    Mahkemece; davalı kurum açısından, yapı malikinin sorumluluğuna ilişkin; davacılar açısından ise, yaralanan ....olaydaki bölüşük kusuruna ilişkin değerlendirmeler içeren, .... 5. ve 27. maddelerine göre somut olayı aydınlatan, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli, tarafların kusur oranlarının da gerekçeleriyle belirtildiği, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik konusunda uzman bilirkişi kurulundan bilirkişi raporu alınarak, varılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken; eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....

      Baskı Sahife: 345 ve devamı) Zaruret içindeki taşkın yapı sahibinin açtığı temliken tescil davasının kabul edilebilmesi için iki önemli koşul vardır. Bunlardan ilki, taşan yapı malikinin «iyiniyetli» olması, ikincisi ise, «durum ve koşulların haklı göstermesi» dir. Somut olayda; bu unsurların gerçekleşip gerçekleşmediğini incelenmesine gelince; Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde sözü edilen «iyiniyet»in ne olduğu tarif edilmemiştir. Ancak, yasa hükmünde geçen iyiniyetten aynı kanunun 3. maddesinde hükme bağlanan «subjektif iyiniyet» in anlatılmak istendiği uygulamada kabul edilmektedir. Yapı maliki kendisinden beklenen bütün dikkat ve özeni göstermesine rağmen çap sınırını aştığını bilmiyor veya bilecek durumda değilse, ya da sınırı aşmasında yasaca korunabilecek bir neden varsa bütün bunlar taşkın yapı malikinin iyiniyetli olduğunu gösterir....

        Bu noktada “yapı malikinin sorumluluğuna” ilişkin olarak, kusursuz sorumluluk/ağırlaştırılmış sebep/ağırlaştırılmış objektif sorumluluğa ilişkin kuralların uygulanacağında doktrinde ve uygulamada görüş birliği bulunmaktadır. Yapı malikinin sorumluluğu, bir kusur sorumluluğu olmadığı gibi tehlike sorumluluğu da değildir. Bu sorumluluk, niteliği itibariyle bir kusursuz sorumluluk türü olan özen (olağan sebep) sorumluluğudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 69. maddesinde (Mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 58. Maddesi), yapı malikinin giderim yükümlülüğü düzenlenmiş olup, anılan maddenin birinci fıkrasında; "Bir binanın veya diğer yapı eserinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararları gidermekle yükümlüdür" denilmektedir. Burada, yasa koyucu bozuk yapılan bir yapı eserinden zarar görenlere mümkün olduğu kadar basit ve dolaysız bir tazmin imkânı sağlayarak onları korumaktadır....

          Bu hükümler ile bir taşınmaz üzerinde yapılan kalıcı nitelikteki bir yapıya malzeme ve emek vererek veya sadece emek vererek katkıda bulunan, bu suretle taşınmaz malikinin malvarlığında değer artışı sağlayan yapı alacaklılarına kanuni ipotek hakkı tanınmıştır. Yapı alacağı, yalnız emek ile veya hem emek hem malzeme ile yapıya katkıda bulunma nedeniyle doğmuş alacağı; yapı alacaklıları ise, bir yapının inşasında, onarılmasında, genişletilmesi ve değiştirilmesinde eser sözleşmesine bağlı olarak çalışan yüklenicileri, alt yüklenicileri ve zanaatkarları ifade etmektedir. Yapı alacaklılarının ilk grubunu taşınmaz maliki ile aralarında eser sözleşmesi ilişkisi bulunan yükleniciler ve zanaatkarlar oluşturmaktadır. Taşınmaz maliki, yüklenici ve zanaatkarların kendisinden olan yapı alacaklarından sözleşme ilişkisi yanında kanun gereği de sorumlu tutularak bu kimselere ipotek vermekle yükümlü kılınmıştır....

          Anılan maddenin 2.fıkrası hükmü, taşınmaz mülkiyetine gerçekci akılcı bir istisna mülkiyet hakkına da bir takyit getirmiş ve belirli koşullar altında arsa malikini taşkın yapıya katlanma zorunda bırakarak ona taşkın yapı sahibi yararına bir irtifak hakkı kurma hatta taşılan taşınmaz bölümünün mülkiyetin geçirme yükümlülüğü getirmiştir. TMK’nun 725.maddesinde taşkın yapının kapladığı alanın mülkiyetinin verilmesini ya da bu alan üzerinde irtifak hakkı kurulmasını kural olarak ana yapının üzerinde yer aldığı taşınmaz malikinin isteyeceği görülmektedir. Bir başka ifade ile uygun bir bedel karşılığında temliki ya da irtifak hakkı kurulmasını taşkın inşaat sahibi isteyebilecektir. Görülüyor ki, anılan maddede arsasına taşılan kimsenin (arsa malikinin) tescil davası açabileceği hususunda herhangi bir açıklık yoktur. Ancak, TMK'nun 725. maddesinde böyle bir açıklığın olmaması arsa malikinin bu yolda bir dava hakkı bulunmadığı şeklinde yoruma elverişli değildir....

            Yargıtay kararlarında, öğretide bina ve yapı malikinin sorumluluğunun objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan "ağırlaştırılmış" "olağan sebep sorumluluğu" olarak isimlendirilen bir kusursuz sorumluluk halidir. Zarar ile özen eksikliği arasında uygun nedensellik bağının sorumluluk için yeterli olup özel hukuk sorumluluğu bakımından her zaman kusur unsurlarının bulunması zorunlu değildir. Bu gibi durumlarda kusur aranmayacaktır. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir. Başka bir anlatımla,bir bina ve yapı tesis ve benzerlerinin zarara neden olması durumunda yapı malikinin sorumlu tutulabilmesi için zararın bina ve yapının bakımındaki özen eksikliğinden doğmuş olması zarar ile bakım eksikliği arasında uygun bir nedensellik bağı bulunması gereklidir....

            Peşin bedelli ortakların inşaat, finansman giderlerinden sorumluluğu bulunmamakla birlikte, alt yapı giderleri ve genel giderlerden sorumluluğu devam etmektedir. Davalının üyeliğini devir aldığı ...ile komisyon üyelerinin imzasını taşıyan tutanakta; yukarıda özetlenen ilkeden farklı olarak "ada içi alt yapı ve ada içi çevre düzenlemelerinden vb. imalatlardan doğacak bedellerden muaf olmasına" karar verilmiştir. Komisyona yetki verilmesine ilişkin 26.01.2002 tarihli genel kurul kararında, komisyona dükkanların asgari satış bedeli belirtilerek ortak kaydedilmesi konusunda yetki verilmiştir. Komisyonun, peşin bedelli ortak yönünden, genel ilkeden farklı muafiyet tanımasına ilişkin yukarıda özetlenen tutanak hükmü genel kurulca verilen yetki kapsamı dışındadır....

              Davalı; aboneliğin tesis edildiği dairenin ve bulunduğu binanın yapı kullanma belgesi bulunmadığını, bu nedenle aboneliğin şantiye grubu tarifesi üzerinden tesis edildiğini, ilgili mevzuat uyarınca davacının yapı kullanma izin belgesini sunması halinde tarife grubunun değiştirileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir....

                Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26 maddesi olup, davalıların sorumluluğu kusur sorumluluğu ilkesine dayanmaktadır. 506 sayılı Yasanın 26/1. maddesinde, kastı, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi ya da suç sayılabilir bir eyleminin varlığı halinde işverenin rücu alacağından sorumluluğu olanağı tanınmıştır. Aynı Yasanın 26/2. maddesinde ise, 3. kişinin rücu alacağından sorumluluğu için, kasıt veya kusuruyla iş kazasının oluşumuna etkide bulunma koşulu öngörülmüştür....

                  UYAP Entegrasyonu