Kararı, davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin katılma yolu ile yapmış olduğu temyiz temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece, tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının kamu düzenine ilişkin TTK’nun 329 ve 405/2. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davaya konu ... Eyalet Mahkemesi’nin yapmış olduğu yargılama sonucu verdiği kararın dosya içindeki tebliğ belgelerinden anlaşılacağı üzere ... Bakanlığı ... Genel Müdürlüğü aracılığı ile davalının vekili Av. ...’na 28.04.2010 tarihinde tebliğ edildiği ve süresinde yasal yollara başvurulmadan kesinleşmiş bulunduğu anlaşılmaktadır....
Kararı, davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin katılma yolu ile yapmış olduğu temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece, tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının kamu düzenine ilişkin TTK’nun 329 ve 405/2. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davaya konu ... Eyalet Mahkemesi’nin yapmış olduğu yargılama sonucu verdiği kararın dosya içindeki tebliğ belgelerinden anlaşılacağı üzere ... Bakanlığı ... Genel Müdürlüğü aracılığı ile davalının vekili Av. ...’na 19.10.2009 tarihinde tebliğ edildiği ve süresinde yasal yollara başvurulmadan kesinleşmiş bulunduğu anlaşılmaktadır....
Gerçekten de, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak alınmış ve kesinleşmiş ilamlar hakkında, yetkili mahkemenin tenfiz kararı verebilmesi için 5718 sayılı Kanun’un 54/c maddesi uyarınca, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması gereklidir. Kanunda kamu düzeni kavramının zamana ve yere göre değişebilen niteliği gereği bir tanımlama yapılmaktan kaçınılmış ve konunun hakimin takdirine bırakılması tercih edilmiş, ancak kamu düzenine aykırılığın “açıkça” olmasının aranmasıyla bu konuda takdir hakkı bulunan hakime bir sınırlama getirilmek istenmiştir. Bu düzenleme, Türk tenfiz hukukunda, kamu düzeni kavramının izin verdiği ölçüde, yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi lehine bir eğilimin bulunduğunu göstermektedir. Doktrinde de bu konuda hakime yardımcı olması bakımından bazı kriterler verilmiştir. Buna göre örneğin Türk tenfiz hakimi “kural olarak” yabancı mahkeme kararının doğruluğunu inceleyemez (revision au fond yasağı)....
Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece 5718 sayılı MÖHUK.’nun 54. maddesinin (c) bendi uyarınca, yabancı mahkeme hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olduğu gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir. Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak alınmış ve kesinleşmiş ilamlar hakkında, yetkili mahkemenin tenfiz kararı verebilmesi için 5718 sayılı MÖHUK.’nun 54/c maddesi uyarınca, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması gereklidir. Kanunda kamu düzeni kavramının zamana ve yere göre değişebilen niteliği gereği bir tanımlama yapılmaktan kaçınılmış ve konunun hakimin takdirine bırakılması tercih edilmiş, ancak kamu düzenine aykırılığın “açıkça” olmasının aranmasıyla bu konuda takdir hakkı bulunan hakime bir sınırlama getirilmek istenmiştir. Bu düzenleme, Türk tenfiz hukukunda, kamu düzeni kavramının izin verdiği ölçüde, yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi lehine bir eğilimin bulunduğunu göstermektedir....
Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece 5718 sayılı MÖHUK'nun 54. maddesinin (c) bendi uyarınca, yabancı mahkeme hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olduğu gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir. Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak alınmış ve kesinleşmiş ilamlar hakkında, yetkili mahkemenin tenfiz kararı verebilmesi için 5718 sayılı MÖHUK'nun 54/c maddesi uyarınca, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması gereklidir. Kanunda kamu düzeni kavramının zamana ve yere göre değişebilen niteliği gereği bir tanımlama yapılmaktan kaçınılmış ve konunun hakimin takdirine bırakılması tercih edilmiş, ancak kamu düzenine aykırılığın "açıkça" olmasının aranmasıyla bu konuda takdir hakkı bulunan hakime bir sınırlama getirilmek istenmiştir. Bu düzenleme, Türk tenfiz hukukunda, kamu düzeni kavramının izin verdiği ölçüde, yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi lehine bir eğilim bulunduğunu göstermektedir....
Tenfizi istenen kararın verildiği Almanya ile Türkiye Cumhuriyeti arasında, yabancı ilamların tenfizine ilişkin sözleşme ve karşılıklılık ilişkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır. MÖHUK’un 54/b maddesi gereğince yabancı mahkeme kararlarının tenfizi için aranan şartlardan ikincisi, kararın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmamasıdır. Somut olaydaki tenfizi istenen kararın, yabancı mahkeme tarafından verilmiş olup eda hükmü içerdiği ve Alman Hukukuna göre kesinleştiği yönünde apostilli şerh içerdiği; kararın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. MÖHUK’da kabul edilen sisteme göre, tenfiz talep edilen mahkemenin, yabancı mahkeme kararını esastan inceleme ve hukuka uygunluğunu denetleme yetkisi yoktur....
- K A R A R - Davacı vekili, Londra Ticaret Mahkemesi’nin 13.02.2013 tarihli kararı ile, taraflar arasındaki ticari satış sözleşmesinden dolayı davacının 367.500 ABD Doları zarara uğradığının tespit edilip, davacı lehine verilen kararın kesinleştiğini belirterek, söz konusu yabancı mahkeme kararının tenfizi ile 367.500 ABD Doları anaparanın işlemiş ve işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilamı veren yargı organı tarafından onanmış tercümesinin dava dilekçesine ekli olmadığını, usul şartları yerine getirilmediğinden, dava dilekçesinin usulden reddi gerektiğini, yabancı mahkeme kararının kamu düzenine aykırı olduğunu, uyuşmazlığa uygulanacak hukukun Türk Hukuku olduğunu, sözleşmenin varlığının ispat edilememesi nedeni ile tenfiz isteminin reddi gerektiğini savunmuştur....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda yabancı mahkeme kararlarının tenfizinin MÖHUK-34-42. maddelerinde düzenlendiği, Kanunun 34/1 maddesi uyarınca tenfize konu olan karardan, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin ilam niteliğindeki kararların anlaşılması gerektiği ayrıca bu kararların, ilgili devlet kanunlarına göre kesinleşmiş ilam niteliğinde bulunması gerektiği somut olayda tenfizi istenen kararın ilam niteliğinde bir belge olmayıp, ilamsız ihbara bağımlı olarak verilmiş bir icra kararı olduğu, kararın ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilmiş bulunmasına rağmen ilam niteliğinde bulunmadığından tenfizinin de mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe : Dava yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizine ilişkindir. Tenfizi istenen mahkeme kararı Rusya Federasyonu 15. Tahkim Temyiz Mahkemesinin 30/11/2019 tarih ve A32-15047/2017 ve 15AP-19302/2019 numaralı ilamıdır. İlamda 81.789,75 $ alacağa hükmedildiği görülmektedir. Dış ilişkiler genel müdürlüğüne müzekkere yazılmış, Türkiye ile karar veren Rusya Federasyonu arasında ikili anlaşma bulunup bulunmadığı sorulmuş, yazı cevabında Rusya Federasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti arasında hukuk, aile ve tahkim mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin mütekabiliyet anlaşmalarının bulunmadığı yönünde bilgi verildiği görülmüştür. Yabancı mahkeme kararlarının tanınması yahut tenfizine karar verilmesi için mütekabiliyet esası geçerlidir. Karşılılık ilkesinin uygulanmadığı hallerde ilgili ülkenin mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi mümkün değildir....
Hukuk Dairesi’nin 05/10/2022 tarih 2022/1064 E.-2022/1309 K. numaralı ilamının 7. sayfasında; “ne var ki; sözkonusu 15/11/2021 tarihli davacıya ait dilekçe ekinde tanıma ve tenfizi istenen yabancı mahkeme kararlarının kesinleştiğine dair konsolosluk onaylı türkçe tercümesi ve yabancı makamlarca onaylanmış karar aslı sunulduğu belirtilerek, ret kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği yönünde hüküm kurulduğunu, kaldırma kararı sonrası Çarşamba 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/222 E. sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonucunda istinaf kararı doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiğini, her ne kadar Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5....