Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilecek yerde, hatalı gerekçe ve kusur belirlemesiyle davanın reddi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir. VII....
Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma ve fer'ileri istemine ilişkindir. Tüm dosya kapsamına göre ve ilk derece mahkemesinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verdiğine ilişkin davacı kadının davalı erkeğe karşı “dengesizsin pısırıksın “ şeklindeki beyanları ve davalı erkeğin evlilik birliğinin kendisine yüklediği davacı kadın ve müşterek çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaması şeklindeki vakıa belirlemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak belirlenen bu vakıalar sonucunda evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmasına tarafların eşit kusuru ile sebebiyet verdiklerinin kabulü gerekirken yazılı şekilde kadın eşin hafif erkek eşin ağır kusurlu olduğunun kabulü usul ve yasaya aykırı olup davalı vekilinin kusur tespitine ilişkin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, " tarafların evlilik birliğinin yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği, bir süredir ayrı yaşadıkları ve evlilik birliğinin devamının taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı" gerekçesiyle, Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuksal nedenine dayalı boşanma davaları kabul edilerek, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2 maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davalı-davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir....
Yerel Mahkeme kararında, "davacı ile davalı arasında kurulan evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, tarafların ayrı yaşadıkları, bundan sonra bir araya gelerek evlilik birliğini yürütemeyecekleri, evlilik birliğinin fiilen bittiği ayrıca kurulan evlilik birliğinin bundan sonra taraflara ve topluma bir fayda sağlamayacağı tüm dosya kapsamı ve alınan tanık beyanlarıyla da sabit olmakla" denilerek, davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m.166/1) karşılıklı boşanma davaları varken; gerekçede Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesine dayalı tek boşanma davasından bahsedilmiş, hangi davanın hangi gerekçe ile kabul edildiği belirtilmemiş, boşanma davasının kabulüne dayanak "vakıalar" ve taraflara yüklenen kusurlar ayrı ayrı gerekçede gösterilmediği gibi boşanmanın fer'ileri hakkında da gerekçe oluşturulmamıştır....
Bu husus gözetilmeden evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK.m.166/1) koşullarının oluşmadığından söz edilerek davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır”(Y2HD, 01.02.2006, 16362-704, Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 109) Boşanma davası onur kırıcı davranış sebebine (TMK.m.162) dayalı olarak açıldığında delillerin bu yönde değerlendirilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK.m.166/1) koşullarının oluşmadığından söz edilerek davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK.m.166/1) koşullarının oluştuğundan söz edilerek davanın kabulüne karar verilmiş bulunması da doğru sayılamaz....
Mahkemece, evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayalı olarak tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Davacı vekilinin, 25.2.2015 tarihli oturumda, öncelikle özel boşanma nedeni olarak zina sebebiyle boşanmaya karar verilmesi, mahkeme aksi kanaatte olduğu takdirde, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilmesi yönündeki beyanı davanın ıslahı olarak da kabul edilemez. Islah istemi, açık bir irade bildirimi ile yapılmalıdır. Üstü kapalı (zımni) ifadelerden ıslah yapıldığı yolunda bir sonuç çıkartılmamalıdır (Prof. Dr. Ejder Yılmaz, Islah 4.bas. sayfa:547). Bu durumda, davacının münhasıran zina (TMK m. 161) hukuki sebebine dayalı olarak boşanma davası açtığı, evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1-2) hukuki sebebine dayalı olarak açtığı bir boşanma davası bulunmadığı halde, yazılı şekilde evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1-2) nedeniyle boşanmaya karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....
Dava evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma davasıdır. (TMK. 166/1. md.) Davalı kocanın daha önce eşi aleyhine açmış olduğu...2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2003/412 esas sayılı davası "tanık beyanlarının evlilik birliğinin sarsıldığını kabule elverişli olmadığı ve kocanın başka biriyle evlilik hazırlığı içinde bulunduğu kendi kusuruyla hak elde edemeyeceği” gerekçesiyle reddedilerek 22.06.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşen bu karar ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kocanın kusurlu olduğu tespit edilmiş, tarafların fiilen ayrı yaşadıkları dönemde ise kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışın varlığı da iddia ve ispat edilememiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı kadın boşanma talebinde bulunmakta haklıdır.Davanın kabulüyle tarafların Türk Medeni Kanununu 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmesi gerekirken yazılı olan gerekçeyle reddi doğru olmamıştır. SONUÇ....
Türk Medeni Kanunu'nun 166/1- 2. maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir ki, olayımızda birlik görevlerinin ihmal edildiği ve duygusal şiddet uygulandığı görülmüş, böylelikle tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmış ve TMK.nın 166/1 maddesi gereğince taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu anlaşılmakla; davacı tarafın boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir. Sonuç olarak; davacı erkeğin evlilik birliğinin temelimden sarsılması nedeniyle açmış olduğu boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına; TMK'nın 169....
Davalı-karşı davacı erkek, evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) sebebine dayalı olarak karşı boşanma davası açarak, boşanma talebi yanında maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle TMK'nın 166/1. Maddesi uyarınca boşanmalarına, davacı-karşı davalı kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL, karar tarihinden itibaren aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasına, nafakanın kararın kesinleştiği tarihten itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına, davacı-karşı davalı kadın yararına 100.000,00 TL maddi ve 80.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davası hakkında ise olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamıştır....
Dairemizin içtihatlarına göre, bir boşanma davasında eşlerin ileri sürdüğü “birlik görevlerini yerine getirmeme”, eş veya çocukla yeterince ilgilenmeme”, “birlikte yaşamaktan kaçınma”, “haklı neden olmadığı halde yatakları ayırma” gibi evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülüklerin ihlali niteliğindeki olguların kanıtlanması durumunda, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilip boşanmaya karar verilirken, çok uzun süre ayrı yaşayan ve bu nedenle evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin hiçbirini yerine getirmeyen eşlerin, evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığını kabul etmek ve boşanma davalarının reddine karar vermek, Türk Medeni Kanununun benimsediği boşanma hukuku ilkelerine uygun olamaz. Yıllarca ayrı yaşayan eşleri, yasa zoruyla bir araya getirmek de mümkün değildir....