Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir (TMK md.166/1,2). Türk Medeni Kanununun 166/1- 2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması ve davalı eşin az da olsa kusurlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Yapılan incelemede; davacı-davalı koca ve kardeşinin, kadının bakire olmadığına ve eve erkek aldığına dair ithamlarda bulundukları, davalı-davacı kadına atfı kabil bir kusurun varlığının ise ispat edilemediği, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda davacı-davalı kocanın tamamen kusurlu olduğu anlaşılmıştır. O halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir....

Somut davada ki ispatlanan vakıaları açıkladığmızda; Yargıtay uygulamasında baskı yapmak evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında duygusal şiddete yönelik olduğundan boşanma konusu davranışlardan sayılmaktadır. Ömer Uğur Gençcan Boşanma Hukuku 2019 Basım Sayfa 562- 566) Ekonomik durumu yeterli olduğu halde bağımsız konut sağlamamak ekonomik şiddete yönelik bir davranış olduğundan evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında kusur sayılmaktadır. Kendi ailesi ile oturmaya zorlamak kusurlu davranıştır. (Ömer Uğur Gençcan Boşanma Hukuku 2019 Basım Sayfa 618) Eşlerin doğrudan fiziksel ve Sözel şiddete yönelik hareketleri evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında boşanma konusu davranışlardandır. Ancak söz konusu şiddet eylemlerinden sonra tarafların barışmamış olmaması gerekmektedir....

Anılan maddenin birinci fıkrası gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için başlıca iki şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. İlki, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, diğeri ise ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunmasıdır. Genel boşanma sebeplerini düzenleyen ve yukarıya alınan madde hükmü somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş bir çok konuda evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime taktir hakkı tanımıştır. Dolayısıyla olayın özellikleri, oluş biçimi, eşlerin kültürel sosyal durumları, eğitim durumları, mali durumları, eşlerin birbirleri ve çocukları ile olan ilişkileri, yaşadıkları çevrenin özellikleri, toplumun değer yargıları gibi hususlar dikkate alınarak evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı tespit edilecektir....

    BOŞANMAEVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELDEN SARSILMASIZİNA"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün temyiz eden Rasim vekili Avukat Hüseyin geldi.Karşı taraf tebligata rağmen gelmedi.Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı zina yanında, evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle de boşanmaya karar verilmesini istemiştir. Zina nedenine dayalı dava reddedilmiş, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma istemi konusunda bir karar verilmemiştir. Delillerin bu çerçevede değerlendirilerek olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....

      Evlilik birliğinin sona erdiğine ilişkin resmi belge ( mahkeme kararı, ölüm kaydı) Tapu Sicil Müdürlüğüne ibraz edildiğinde şerhin kaldırılması zorunludur....

        Davacı, dava dilekçesinde davalının evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmediğini, evliliğin ilk günlerinden beri sıkıntılar yaşattığı, davacıyla ve eviyle hiç ilgilenmediğini, davacının ilk evliliğinden olan çocuğunun sorumluluğunu üstlenmediğini, aksine uzak davrandığını, davacıya ağır hakaretlerde bulunduğunu, karakteri ve namusu ile ilgili rencide edici sözler söylediğini, davalının ailesinin evlilikleriyle ilgili her konuya çok fazla müdahil olduklarını, davalının çocuklarını da alarak 18/11/2018 tarihinde ortak konutu terk ettiğini, tarafların fiili olarak ayrı yaşadıklarını, evlilik birliğinden beklenen huzur, hoşgörü ve tasada birlik amacının bir türlü sağlanamadığı, evliliğin fiili olarak sona erdiğini, evlilik birliğinin devamının taraflar açısından herhangi bir anlam ifade etmediği, evlilik birliğinin şiddetli geçimsizlik nedeniyle müşterek hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığını iddia etmiş ise de; evlilik birliğinin...

        Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından zinaya dayalı davasının reddedilmesi, kusur belirlemesi, manevi tazminat ile nafakaların miktarı yönünden; davalı erkek tarafından ise kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı davasının kabulü ve boşanmanın ferileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı erkeğin kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı davasının kabul edilmesine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Davacı kadın, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak açtığı davasını ıslah etmiş ve zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenleriyle boşanma kararı verilmesini talep etmiştir....

          Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; mahkemece ilk kararda; boşanmaya sebep olan olaylarda davacının az da olsa kusurlu olduğu, bu nedenle lehine manevi tazminata hükmedilmediği, davalının evlilik birliğinin yüklediği sorumlulukları yerine getirmemesi nedeniyle taraflar arasında geçimsizlik bulunduğu, anlaşamadıkları, evlilik birliğini yürütemedikleri, bir araya gelmelerinin mümkün olmadığı, tartıştıkları, tarafların evlilik birliğinin devamı yönünde olumlu davranışlarının bulunmadığı, bu şekildeki davranışları ile aile birliğinin sarsılmasında kusurlu bulundukları, evlilik birliğinin devamı için çaba sarf etmedikleri gerekçesiyle boşanma davasının kabulüne karar verildiği, Özel Dairece bozma ilamında; dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmının Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmının ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret...

            DAVALI-DAVACI DAVA TÜRÜ :Boşanma-Velayet Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusura ilişkin gerekçesi ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davacı hem “evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK.md.166/1-2) hem de “terk (TMK.md.164)” hukuksal nedenlerine dayalı olarak boşanma davası açmıştır. Terk ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenlerine birlikte dayanılamaz. Zira terk ihtarı çıkan eş ihtarla eşinin önceki kusurlu davranışlarını affetmiş sayılması gerekeceğinden, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanmak imkanını yitirir. Diğer yandan da, terk ihtarının da iyiniyete (TMK.md.2) dayanmadığı ortaya çıkmış olur. İyiniyete dayanmadığı bir başka anlatımla samimi olmadığı anlaşılan terk ihtarı da sonuç doğurmaz....

              (Ömer Uğur Gençcan Boşanma Hukuku 2019 Basım Sayfa 466) Türk Medeni Kanunu'nun 166/1- 2. maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir ki, olayımızda taraflar arasında güven sarsıcı davranışlarda bulunuduğu böylelikle tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmış ve TMK.nın 166/1 maddesi gereğince taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup; taraflar yaşanan bu olaydan sonra ayrı yaşamaya başlamışlar bir daha bir araya gelmemişlerdir. Olayların akışı karşısında davacılar dava açmakta haklıdır....

              UYAP Entegrasyonu