DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava kişisel ilişki kurulmasına ilişkin olup, davalı taraf, kararın tamamı yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını, amacına ve yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir (TMK. md. 324/2). Kişisel ilişki kurma hakkı, anne/baba ile çocuğa belirli gün ya da saatlerde görüşme, birbirlerinden haberdar olma, birbirlerinin yaşamında olma, karşılıklı etkilenme yetkisi veren bir haktır. Bu hak, anne/baba için olduğu kadar çocuk için de bir haktır (2003 tarihli Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m.4/1). İlişkide anne/babalık duygularının tatmini yanında çocuğun bedensel, fikri, ruhsal, eğitsel, kültürel gelişimine yönelik yararı da gözetilir....
Olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde, çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere ve özellikle hısımlarına da tanınabilir (TMK m. 325/1). Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle, sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK m. 182/2). Anne öldüğüne göre, büyükbaba ve anneanne torunları ile kişisel ilişki kurulmasını istemekte haklıdırlar. Kişisel ilişki tesis edildiğinde çocuğun huzurunun tehlikeye gireceği ve davacıların bu hakkı amacına aykırı kullanacaklarına dair dosyada delil de yoktur. Bu sebeple davacılar ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulması isabetli ise de; kişisel ilişki çocuğun menfaatine uygun şekilde düzenlenmelidir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ Tarafların TMK'nın 166/3. maddesi gereğince anlaşmalı boşanmalarına karar verildiği, velayetin babaya bırakıldığı ve davacı anne ile kişisel ilişki tesis edildiği, kişisel ilişki kararının infaz kabiliyetinin bulunmadığı, kararın muğlak ifadeler barındırdığı, haftalık, yıllık, dini bayram ve tatil günlerindeki kişisel ilişki günlerinin net olarak belirlenmediği, bu nedenle icrasının imkansız olduğu, hafta içi dört günlük oldukça geniş saat aralıklarında davacı anne ile kişisel ilişkinin tesis edilmiş olduğu, dosyaya ibraz olunan sosyal inceleme raporlarına göre davacı anne ile yatılı şekilde ve raporda belirlenen şekilde kişisel ilişki kurulmasının çocuğun üstün yararına uygun olacağı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile kişisel ilişki günlerinin kaldırılarak yeniden düzenlenmesine, çocuk ile anne arasında kurulan kişisel ilişki günlerinin sınırlandırılmasına karar verilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...Yunak Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/48 Esas 2018/410 Karar sayılı ilamı ile davacı ve eski eşi Burak Başar'ın boşandıkları, müşterek çocuklar Rüya ve T4 velayetlerinin babaya verilerek davacı anne ile şahsı münasebet tesisine karar verildiği, Antalya 2. Aile Mahkemesinin 2020/380 Esas 2020/788 Karar sayılı ilamı ile baba Burak Başar'ın müşterek çocuklar üzerindeki velayetinin kaldırıldığı, anne ile olan kişisel ilişkiye ilişkin hüküm kurulmaması sebebiyle müşterek çocuklar ile anne arasındaki kişisel ilişki tesisine dair hükmün geçerliliğinin devam ettiği, dosyada alınan SİR raporu doğrultusunda davacı annenin çocukların velayetini üstlenme konusunda yetersiz ve isteksiz olduğu, çocukların bakımını babaanneleri olan T3 üstlendiği ve çocukların üstün yararı doğrultusunda annenin de velayeti üstlenemeyeceği anlaşıldığından babaannenin vesayeti altına alınması için Antalya 7. Sulh Hukuk Mahkemesi'ne ihbarda bulunulduğu, Antalya 7....
Mahkemece, bu husus gözetilmeden anne ile küçük arasında üçüncü bir kişi nezaretinde kişisel ilişki kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 3 Davacı anne tarafından açılan müşterek çocuklarla kişisel ilişki düzenlenmesine dair davanın kabulüne karar verildiği halde, bu davada kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) ve (3.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.)...
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dinlenen tanık beyanlarından davacının alkolik olduğu, sarhoş olduğundan davalıya şiddet uyguladığı, bu durumun müşterek çocuk için tehlike arz ettiği, çocuğun tüm ihtiyaçlarının annesi tarafından karşılandığı, davacının bağımlılık derecesinde alkol kullandığının sabit olduğundan öncelikle davacı ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulması kararına itiraz ettiklerini, davacı ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulması kararı verilecek ise de yatılı olmamak üzere kişisel ilişki kurulması gerektiğini, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmediğini, Avukatlık Kanunu ve Yargıtay kararlarına göre davanın kısmen kabul kısmen reddi halinde davalı tarafın lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini belirterek, istinaf incelemesi sonucu davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yolu başvurusunda bulunmuştur....
Bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesi tarafından kurulan kişisel ilişkinin sürelerinin uzun olduğu ve karşı davada annenin ... ile kendisi arasında kisişel ilişki kurulmasına yönelik talebi bulunmadığı, sadece ... ile baba arasında kişisel ilişkinin Rusya sınırları içinde kurulmasına ilişkin talebi bulunduğu bu nedenle karşı dava yönünden verilen kısmen kabul kararının talep aşılarak verildiği gerekçesi ile davacı-davalı babanın istinaf talebini kısmen kabulüne karar verilerek, ilk derece mahkemesince verilen asıl ve karşı davanın kısmen kabulü kararı kaldırılmış ise de; kaldırılan kararın yerine tüm sonuçlarıyla yeni bir hüküm kurulmayıp yalnızca kişisel ilişki sürelerinin belirlenmiş olması doğru olmayıp bozmayı gerektirir. Ayrıca çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava bakımından: taraflar arasında anlaşmalı boşanma kararı ile çocuğun velâyetinin babaya bırakıldığı ve anne ile kişisel ilişki tesis edildiği, kişisel ilişki kararının infaz kabiliyetinin bulunmadığı, kişisel ilişkiye ilişkin kararın muğlak ifadeler barındırdığı, haftalık, yıllık, dini bayram ve tatil günlerindeki kişisel ilişki günlerinin net olarak belirlenmediği, bu nedenle icrasının imkansız olduğu, hafta içi dört günlük oldukça geniş saat aralıklarında davacı anne ile kişisel ilişkinin tesis edilmiş olduğu, dosyaya ibraz olunan sosyal inceleme raporlarına göre davacı anne ile yatılı şekilde ve raporda belirlenen şekilde kişisel ilişki kurulmasının çocuğun üstün yararına uygun olacağı, hükme esas alınan rapora göre kişisel ilişki tesisine ilişkin ilk kararda belirlenen kişisel ilişki günleri sınırlandırıldığından asıl davanın reddine karar vermek gerektiği, birleşen dava bakımından...
Aile Mahkemesi TARİHİ : 02/12/2014 NUMARASI : 2014/547-2014/886 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından çocuk ile davalı anne arasında yatılı kişisel ilişki kurulması yönünden davalı tarafından ise velayetin değiştirilmesi talebinin kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosya kapsamında davalı annenin müşterek çocuğa fiziksel şiddet uyguladığı, o tarihten itibaren çocuğun davacı baba yanında yaşadığı, alınan uzman raporlarına göre anne ile görüşmek istemediği, anneye gitme konusunda anksiyete geliştirdiği belirtilmiştir....
Kişisel ilişki tesis edilirken ana ve babanın eylemleri, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları, çocuğun üstün yararını etkilediği ölçüde gözönünde tutulur. Mahkemece alınan sosyal inceleme raporu velayet düzenlemesine ilişkin olup, kişisel ilişkinin düzenlenmesi yönünden bilirkişice bir değerlendirme yapılmadığı gibi, davalı anne ile görüşülmeden, annenin yaşam koşulları incelenmeden velayet hususunda rapor düzenlenmiş olması da doğru görülmemiştir. O halde; mahkemece müşterek çocuk Alaattin Berkay ile annesi arasındaki velayet ve kişisel ilişkinin düzenlenmesi konusunda davalı anne ile görüşülüp, aynı zamanda bu hususta idrak çağındaki müşterek çocuğun görüşünün de alınması, yine uzman bilirkişiden ek sosyal inceleme raporu alınarak ve dosyada bulunan tüm deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir....