Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı anne dava dilekçesinde, babanın müşterek çocukla görüşmesine engel olduğundan bahisle velayetin kendisine verilmesini talep ettiği, davalı babanının cevap dilekçesinde müşterek çocuk ile anne arasındaki şahsi ilişki tesisine engel olmadığını, çocuğun düzeni bulunduğunu, mutlu olduğunu belirterek davanın reddini talep ettiği, tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tanık beyanları ,baba ikametinde alınan Sir ,kaldırma kararımız sonrası alınan SİR raporu göz önüne alındığında, müşterek çocuğun annesi ve babasını sevdiğini, babasının şimdiki eşi Merve ile arasının iyi olduğunu, kardeşini de sevdiğini ancak annesinin yanında kendisini daha mutlu ve güvenli hissettiğini beyan ettiği, davacı annenin babanın şahsi ilişki tesisine engel olduğu hususunu ispatlayamadığı, babanının velayet görevini gereği gibi yerine getirmediği veya ihmal ettiği hususunun ispatlanamadığı, müşterek çocuğun alışmış olduğu bir düzeninin bulunduğu, bu düzende kendisinin ihmal edildiğini ya da kötü davranıldığını...

Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğurabileceği onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. Bu kapsamda, çocuğun cinsiyeti, doğum tarihi, eğitim durumu, kimin yanında okumakta olduğu, talepte bulunanın çocuğun eğitim durumu ile ilgilenip ilgilenemeyeceği, sağlığı, sağlık durumuna göre tedavi olanaklarının kimin tarafından sağlanabileceği gibi özel durumuna ilişkin hususlarda göz önünde tutulmalıdır. Velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde ana babadan kaynaklanan özelliklerin de dikkate alınması kaçınılmazdır....

Dava dilekçesinde şahsi ilişki kurulan "her yıl 1 Temmuz saat 10:00 ile 31 Temmuz saat 17:00 arası" dönemin kesintisiz bir şekilde uygulanması yerine, "her yıl Temmuz ayının 1. Haftası, 3. Haftası ve Ağustos ayının 1. Haftası, 3. Haftası" olarak değiştirilmesini talep etmektedir. Cevap dilekçesinde ise velayeti kendisine bırakılan davalı anne, davacı baba ile şahsi ilişki kurulan dönemlerde bir sorun yaşanmadığını, davacının her istediğinde müşterek çocuğu görebildiği ileri sürülmüştür. Bilindiği üzere velayetin kendisine bırakılmadığı taraf ile çocuk arası şahsi ilişki kurulan sürelerde tarafların tercihi dikkate alınabilir. Özellikle kesintisiz şahsi ilişki kurulan dönemde çocuğun kişisel gelişimi açısından ebeveynleri ile daha fazla vakit geçirme imkanı sağlanması sebebiyle istisnai durumlar haricinde çocuğun yararı vardır. Yine kesintisiz şahsi ilişki kurulan dönemde, velayet kendisine bırakılan taraf için bağımsız ve bireysel vakit geçirme imkanı ortaya çıkar....

Haftası Cumartesi günleri sabah saat 10:00'dan Pazar günleri saat 18:00'a kadar, Ramazan ve Kurban bayramlarının 2. günü saat 10:00’dan 3. günü saat 18:00’a kadar, her yıl öğrenciler için ön görülen yarı yıl tatilinin başlamasını takip eden ilk Pazartesi günü saat 10:00'dan aynı haftanın devam eden Pazar günü saat 18:00'e kadar ve her yıl Temmuz ayının 1. günü saat 10:00’dan 31. günü saat 18:00'e kadar yatılı olacak şekilde kişisel ilişki tesisine, Müşterek çocuğun velayeti kendisine bırakılan davacı T1; kişisel ilişki düzenlenmesinin gereklerini yerine getirmemesi halinde çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla velayetin değiştirilebileceğinin ihtarına ( TMK md.324/son)."...

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Olmadığı Takdirde Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından; kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı baba ortak çocuklar.... ve...’in velayetlerinin tarafına verilmesini, bu talebinin kabul edilmemesi halinde ortak çocuklarla kendisi arasında kişisel ilişkinin kurulmasını talep etmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacının velayete ilişkin talebinin reddine, baba ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir. Hüküm davalı anne tarafından kurulan kişisel ilişki yönünden temyiz edilmiştir....

    İcra Ceza Mahkemesinin 2012/865 esas - 2012/1332 karar sayılı kararındaki çocuk teslimi emrine muhalefet suçunun suç tarihinin ise 03.08.2012 olduğunun, davalı tarafından davacıya gönderildiği belirtilen "kızını göremeyeceği, kızını unutturacağı" şeklindeki mesajlarında velayetin kesinleşme tarihinden önceki döneme ait bulunduğunun, davalı tarafından davacıya yapılan müşterek çocuğu kapsadığı iddia edilen tehdit olayının suç tarihinde 04.08.2009 olduğunun, küçüğün 04.07.2014 tarihinde emniyette verdiği ifadesinde "bir defasında atletim düştüğü için benim ağzıma bir defa tokat atmıştı." şeklindeki beyanının küçüğün anne tarafından sürekli şekilde şiddete uğradığını kanıtlar nitelikte bulunmadığının, 03.05.2013 tarihinde kişisel ilişki kararının infazında da annenin çocuk teslimine muhalefet etmeyip çocuğu teslim ettiğinin çocuğun gitmek istemeyip ağlaması üzerine kavga olayının yaşandığının, kişisel ilişkinin davalıdan kaynaklanan nedenlerle engellediğinin ve yine davalıdan kaynaklanan...

      KARŞI OY YAZISI Velayeti değiştirilerek, davalı babadan alınıp davacı anneye bırakılan müşterek çocuk ile davalı arasında, kişisel ilişki "aynı şehir", "ayrı şehir" ayrımı esas tutularak farklı düzenlenmiştir. Davalı ile davacı annenin halen Ceyhan ilçesinde oturdukları anlaşılmaktadır. Tarafların halen aynı şehirde oturmaları ve başka yerlerde otursalar bile ulaşım şartlarındaki gelişmeler nazara alındığında kişisel ilişki düzenlenirken "aynı şehir", "ayrı şehir" ayrımı yapılması gerekli bir unsur değildir. Bu bakımdan böyle bir ayrıma gidilmesi doğru olmadığı gibi tarafların farklı şehirde oturmaları halinde kurulan kişisel ilişki tesisi de, babalık duygularını tatmine elverişli ve yeterli bir süre değildir. Her hangi bir ayırım yapılmaksızın her ayın belirli hafta sonları ve yazın bir ay süreyle baba ile çocuk arasında yatılı kalacak şekilde kişisel ilişki tesisi, bundan beklenen amaca uygun düşer....

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili tarihli istinaf dilekçesinde özetle; İDM'ce ortak velayetin reddine karar verildiğini, bu durumun haksız olduğunu, öte yandan velayetin babaya verilmesi gerektiğini, babanın durumunun daha iyi olduğunu, ocuğun avrupa'da yaşayacağını bu durumun onun menfaatine olduğunu, ayrıca kişisel ilişkinin de genişletilmediğini, gerekçenin eksik olduğunu, şartlar değiştiği için yeniden kişisel ilişki kurulması gerektiğini bu nednelerle kararının kaldırılmasını, talep etmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava, velayetin değiştirilmesi ile birlikte terditli olarak açılan kişisel ilişkinin artırılması talebine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir....

        önceki kişisel ilişki ara kararlarının kaldırılarak, karar kesinleşinceye kadar müşterek çocuklar ile davalı anne arasında; Tedbiren her ayın 1. ve 3....

        Davacı babayla ortak çocuk .... arasında günümüzdeki ulaşım kolaylıkları da dikkate alınarak her ayın belirli hafta sonları da kişisel ilişki kurulmaması babalık duygularını tatmin etmekten uzaktır. Açıklanan sebeple mahkemece davanın kabulü ile ortak çocuk ile davacı arasında babalık duygularını tatmin eder şekilde kişisel ilişki kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 22.12.2016 (Prş.) .......

          UYAP Entegrasyonu