Taraflar arasındaki velayetin değiştirilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı erkek vekili tarafından velâyetin değiştirilmesi davasının reddi ile kişisel ilişki yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince velâyetin değiştirilmesi davası yönünden yapılan istinaf itirazının esastan reddine, kişisel ilişki yönünden yapılan istinaf başvurusunun ise kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından velayetin değiştirilmesi davasının reddi yönünden temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü: Velayetin değiştirilmesine ilişkin dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 382 nci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin (13) üncü alt bendi uyarınca çekişmesiz yargı işidir....
Davacının dava dilekçesinde sadece velayetin değiştirilmesi talebinde bulunduğu, kişisel ilişki kurulmasını talep etmediği görülmektedir. Velayetin değiştirilmesi davası basit, kişisel ilişki kurulması davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir. Kişisel ilişki kurulması velayetin değiştirilmesi ile birlikte terditli istenebileceği gibi, harcı yatırılarak açılacak ayrı bir dava ile de istenebilir. Oysa olayımızda davacının terditli bir istemi olmadığı gibi, harcını yatırıp açtığı ayrı bir davası da bulunmamaktadır. Hâkim, taleple bağlı olup fazlaya karar veremez (HMK m. 26). O halde mahkemece, dilekçeler aşamasından sonra istenilen kişisel ilişki talebi hakkında, karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesine usul ve yasaya aykırılık yoktur. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davacının istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak, buna ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması uygun görülmüştür....
Dava dilekçesi ile; velayetin, babadan kaldırılması istenmiştir. Dava, Yargıtay'ın bozma kararı gereğince, çocuğun annesine "ihbar" edilmiş, anne velayeti üstlenmek istemediğini ifade etmiştir. Mahkemece, Türk Medeni Kanununun 348/2'nci maddesi gereğince, velayetin babadan kaldırılmasına karar verilmiş, velayetin anneye verilmesi de uygun bulunmamış, çocuğa vasi atanması için yetkili vesayet makamına ihbarda bulunulmasına karar verilmiştir. Kararla birlikte, çocukla ebeveynleri arasında re'sen kişisel ilişki tesis edilmiştir. Velayetin, Türk Medeni Kanununun 348'nci maddesinde öngörülen hallerde kaldırılabilmesinin ana koşulu, çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerin uygulanmış ve bunlardan bir sonuç alınamamış ya da bu önlemlerin daha başlangıçta yetersiz kalacağının anlaşılmış olmasıdır....
Aile mahkemesinin 23.01.2014 tarihinde kesinleşen boşanma ilamıyla anlaşmalı olarak boşanmışlar, anlaşma uyarınca velayet davalı anneye verilmiş, davacı baba ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki düzenlenmiştir. Müşterek çocuk ... 06.08.2011 doğumlu olup, taraflar da farklı illerde ikamet etmektedirler. Davacı baba ile müşterek çocuk arasında boşanma davasında tesis edilen kişisel ilişki yeterli olmadığı gibi babalık duygularını tatmin etmekten de uzaktır. Çocukla davacı baba arasında babalık duygularını tatmine elverişli olacak yeterlilikte, müşterek çocuğun hafta sonları yatılı kalacağı,bayram ve tatillerde de davacının müşterek çocukla kişisel ilişkisini sağlayacak nitelikte kişisel ilişki kurulması yönünde karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davacının velayetin değiştirilmesi talebinin reddine, davacının iştirak nafakasının tahsiline ilişkin talebinin reddine, davacının anne ile çocuk arsında şahsi ilişki kurulması hakkı talebi hakkında daha önceden boşanma davasında şahsi ilişki kurulduğu görülmekle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın reddi yönünden, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, velayetin değiştirilmesi (TMK.md.183,349,351/1) istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince verilen red kararına karşı davacı taraf süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK md.323). Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK md.181/1- 2). Çocuklar ile ana veya baba arasında düzenlenen kişisel ilişki ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, düzenli kişisel ilişki elde etme ve sürdürme ana veya baba için de bir haktır. Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md.4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç, çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır....
Birden fazla çocuğun velayet düzenlemesine konu edildiği durumlarda; kişisel ilişiki dönemlerinde kardeşlerin birarada olabileceği şekilde kişisel ilişki düzenlemesi yapılması; çocukların sağlıklı gelişimi için gereklidir. Mahkemece çocukların velayeti farklı veliye bırakıldığı halde; bu gereklilik gözetilmeden kişisel ilişki düzenlemesi yapılması doğru olmamışsa da; yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir....
DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması-Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı ...tarafından, velayetin kaldırılması isteğinin reddi yönünden, davalı ... tarafından ise; kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 136.00'şar TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.12.02.2016(Cuma)...
Bölge adliye mahkemesi, velayetin kaldırılması davasının reddine dair başvurunun esastan reddine ve kişisel ilişkinin kaldırılmasına yönelik başvurunun kabulüne karar vererek ilk derece mahkemesi hükmünün kişisel ilişki yönünden kaldırılmasına ve davalı-davacı baba ile ortak çocuk arasında her ayın 1. Cumartesi günü sabah saat 09:00 ile akşam saat 17:00 ve dini bayramların 3. günü sabah saat 09:00 ile akşam saat 17:00 arasında kişisel ilişki kurulmasına hükmetmiştir. Bölge adliye mahkemesi hükmü kişisel ilişki yönünden davacı-davalı anne tarafından temyiz edilmiştir. Kişisel ilişki düzenlenirken göz önünde bulundurulması gereken temel ilke, “Çocuğun üstün yararı"dır(Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi m.l; TMK m. 339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m.4/b). Çocuğun üstün yararı belirlenirken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir....
Çocuğun, anneden alınıp davalı babaya verilmesine ilişkin karardan sonra; çocuğun anne ile iletişiminin koparıldığı, davacının icra marifeti ile dahi kişisel ilişki kuramadığı, davalının kişisel ilişki tesisi için gelen davacıya karşı tehdit ve hakaret içeren davranışlarda bulunduğu, taraflar arasında bu dava öncesinde ve sonrasında yaşanan olaylar nedeni ile davalının hakaret, yaralama suçlarından ceza aldığı, davacıyı ağır şekilde yaralamaktan 4 yıl 2 ay hapis cezasına ilişkin mahkumiyet kararının temyiz aşamasında olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama sırasında alınan her iki bilirkişi raporu incelendiğinde velayetin davacı yada davalı tarafa verilmesinde bir engel bulunmamaktadır. Ancak davalının çocuk ile davacı arasındaki kişisel ilişkiye engel olmak sureti ile çocuk ile anne arasındaki iletişimi kopardığı her iki bilirkişi raporunda da belirtilmiştir. Kişisel ilişkinin zedelenmesi velayetin değiştirilmesi nedenidir. (Yargıtay 2....