Kişisel ilişkinin zedelenmesi velayetin değiştirilmesi nedenidir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2004/14530 esas, 2005/69 karar sayılı ilamı) Hal böyle olunca çocuğun; doğumundan velayetin babaya verildiği 2013 tarihine kadar birlikte yaşadığı, bakım ve gözetimini yaptığı, ve kendisine karşı kötü davranışı olmayan gerçek annesi olan davacıyla iletişiminin koparılması onun yüksek yararına aykırıdır. Çocuğun yaşı da dikkate alındığından, ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi sebep ve deliller bulunmamaktadır. O halde, velayetin davacı anneye verilmesine ilişkin davanın kabulü gerekirken, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.05.10.2015(Pzt.)...
HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir. Davacı baba davalı ile boşandıklarını ve velayetin anneye verildiğini, davalı annenin velayet görevini kötüye kullandığını, sosyal güvencesi bulunmadığını, evden sabah erken çıkıp akşamları geç gelmesi nedeniyle çocukla ilgilenmediğini, çocuğun tüm bakımını kendisinin yaptığını, çocuğun da baba yanında kalmak istediğini belirterek velayetin anneden alınıp babaya verilmesini talep etmiştir....
İlamda alacak annenin sonra evlenmesi halinde velayetin babaya verileceği hüküm altına alınmış olup, bu hüküm ilamın şarta bağlı olduğu anlamına gelmez. TMK'nun 349. maddesi; "Velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi velayetin kaldırılmasını gerektirmez..." hükmünü düzenlemektedir. Velayetin babaya geçtiğine dair bir hüküm de mevcut değildir. Ayrıca çocukların baba yanında olduğu konusunda bir ikrar yoktur. O halde mahkemece, hükme esas alınan gerekçeler usul ve yasaya aykırı olup, mahkemece duruşma açılarak müşterek çocukların iştirak nafakası istenilen zaman içerisinde kimin yanında olduğu incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile evrak üzerinde hüküm tesisi isabetsizdir. Mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerekirken onanması yönündeki Dairemizin sayın çoğunluğunun görüşüne katılamıyorum....
Duruşmada baba; doğumdan sonra çocuğun babası olarak kendisinin yazıldığını ve davalı annede çocuğun babasının davacı olduğunu ve çocuğun babasının nüfusuna işlenmesini ifade etmişlerdir. Babanın velayetin kendisine verilmesi yönündeki isteği, hakimin bu hususta re'sen harekete geçmesi için yeterlidir. Velayetin, bu hakka sahip olandan alınması veya kaldırılması, çocuğun menfaatine göre velayetin babaya verilmesi ya da kaldırılan velayetin geri .../... verilmesine ilişkin dava ile babanın aile mahkemesine yazılı başvurusu ile de yapılabilen(TMK....
Dosya kapsamında alınan nüfus kaydına göre, tarafların 08.10.2021 tarihinde kesinleşen ilam ile boşandıkları, 16.09.2011 doğumlu Tuana ve 06.10.2016 tarihinde Çınar adında iki çocuklarının olduğu, velayetin annede olduğu görülmüştür. Delil olarak dayanılan kararların incelenmesinde, İstanbul Anadolu 21. Aile Mahkemesinin 2019/826 Esas, 2021/521 Karar sayılı 07.04.2021 tarihli ilamı ile, tarafların TMK nun 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velayetlerinin davacı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, çocuklar için 300,00'er TL iştirak nafakasına hükmedildiği, kararın istinaf edilmeksizin 08.10.2021 tarihinde kesinleştiği, İstanbul Anadolu 5. Aile Mahkemesinin 15.02.2022 tarih, 2021/349 Esas, 2022/90 Karar sayılı ilamı ile, davacı erkek tarafından açılan velayetin değiştirilmesi ve nafakanın kaldırılması davasının dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği, taraflarca istinaf edilmeksizin 27.04.2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır....
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar çerçevesinde; tarafların 05/07/2013 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıkları, ortak çocuğun 12/10/2009 doğumlu olduğu, boşanma kararı ile velayetinin anneye verildiği, baba ile kişisel ilişki kurulduğu, müşterek çocuk Hatice Nisa’nın davalı annesiyle beraber kaldığı, davalının müşterek çocuğa karşı velayet yükümlülüğünü ihmal ettiğine veya kötüye kullanıldığına dair somut bir delilin bulunmadığı, ortak çocuğun uzman raporunda annede kalmak istediğini beyan ettiği, uzman raporunda da velayetinin annede kalmaya devam etmesinin uygun olacağının bildirildiği, velayetin değiştirilmesinde çocuğun üstün yararının bulunmadığı, ilk derece mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararının isabetli olduğu anlaşılmış olup, davacının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Mahkemece, velayetin davalı annede olması ve değişmediği sürece bakım borcunun da ... olana kadar devam edeceği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerlerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir ( TMK.nun 329/1. maddesi ). Yine, iştirak nafakası velayetin fiilen (eylemli olarak) kullanılmasına bağlı bir haktır. Kendisine verilen anne veya baba çocuğu yanına alarak fiilen bakmıyorsa hükmedilen iştirak nafakasını diğerinden isteyemez. Somut olayda, çocuklardan ...’ın yaz tatilinden itibaren davacı babanın yanında olduğu dinlenen tanık beyanları ile sabit olup bu yönden mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi anılan yasa hükmüne aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı baba; velayet sahibi annenin, çocuğa ilgisiz olduğunu ve çocuğun yaşam şartlarının kötü olduğunu iddia ederek, " dava konusu küçük ...'in velayetinin kendisine verilmesini "talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamından; 21.02.2015 doğumlu dava konusu çocuğun evlilik dışında doğduğu, velayetinin davalı annede bulunduğu (TMK m.337/1), çocuğun davacı baba tarafından tanındığı anlaşılmaktadır. Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir (HMK m.33). Davacının talebi velayetin kaldırılmasına ilişkindir. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayet kamu düzeni ile ilgili bulunup, çocuğun üstün yararı da dikkate alınarak değişen şartlara göre her zaman yeniden değerlendirilmesi ve yargılamanın her aşamasında ileri sürülen hususların nazara alınması mümkündür. Davacı baba 23.03.2011 tarihinde kesinleşen boşanma ilamı üzerine velayeti annede olan 28.11.2005 doğumlu müşterek çocuk ...kendisiyle kaldığını beyan ederek velayetin değiştirilmesi suretiyle kendisine verilmesini istemiş, mahkemece de talep kabul edilmiştir....
Boşanma veya ölüm üzerine velayetin annede olması soyadında herhangi bir değişikliğe neden olamaz. Babanın soyadı veya çocuk reşit olduktan sonra kendi soyadı usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek kararla değişmedikçe, çocuğun da soyadı değişmez. Bu durumda somut olayda olduğu gibi ananın velisi bulunduğu küçüğün soyadının değiştirilmesi konusunda açtığı davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....