Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi'nin 3 ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Mahkemece yaşı nedeniyle idrak çağında bulunan ortak çocuklar velayet konusunda görüşlerine başvurulmadan karar verilmiştir....
Eldeki bu davada, davacı amca tarafından velayet altında bulunmayan küçüğün TMK 'nın 404/1 maddesi uyarınca kısıtlanması istemiyle açılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 336/3. fıkrasında; velâyetin, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuğun kendisine bırakılan tarafa ait olacağı; 404/1. fıkrasında ise; velâyet altında bulunmayan her küçüğün vesayet altına alınacağı düzenlenmiştir. Boşanma sonucunda velayet kendisine verilmiş olan tarafın (babanın) ölümü nedeniyle, velayet kendiliğinden diğer tarafa (anneye) geçmez. Velayet hakkındaki hükümler kamu düzenine ilişkin olup, aslolan ergin olmayan çocukların velayet altında bulunmasıdır....
Mahkemece velayet düzenlemesi yapılırken yaşı sebebiyle velayet konusunda görüşünü açıklama olgunluğuna erişen ortak çocuk Selin Yonga'nın görüşüne başvurulmadığı gibi çocuk ile anne ve babanın yaşam koşullarının ve çocuk ile ebeveynlerin ilişkilerinin değerlendirilmesi bakımından sosyal inceleme raporu da alınmamıştır....
Mahkemece velayet düzenlemesi yapılırken karar tarihinde yaşı sebebiyle velayet konusunda görüşünü açıklama olgunluğuna erişen ortak çocuk Nehir Ölçek'in görüşüne başvurulmadığı gibi çocuk ile anne ve babanın yaşam koşullarının ve çocuk ile ebeveynlerin ilişkilerinin değerlendirilmesi bakımından sosyal inceleme raporu da alınmamıştır....
Her nekadar Mahkemesince davalı anne Saliha ve davalı baba Hüseyin'den velayetin kaldırılmasına karar verilmiş ise de; velayet yalnız annede olup, baba yönünden velayet kaldırılması kararı yerinde değildir. Babanın kısıtlı olması nedeniyle velayet görevini yerine getiremeyeceği bu sebeple babaya velayet verilmesinin uygun olmadığının kastedildiği anlaşılmıştır. Ne var ki davalı anneden velayetin kaldırılmasına karar verilirken yeterli araştırma yapılmamıştır. Dosyada 07/06/2012 tarihli bir sosyal inceleme raporu mevcut olup, çok eski tarihlidir. Aradan geçen 8 yıl boyunca değişen durumlar dikkate alınmamış çocuğun ve annenin durumunu tespit eden yeni bir sosyal inceleme raporu alınmamıştır. 8 yıl önce düzenlenen rapora dayanarak velayetin kaldırılmasına karar verilmesi hatalı olmuştur. Geçen süre içinde idrak çağına gelen 17 yaşını dolduran çocuğun velayet konusunda görüşü de alınmamıştır....
Velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir.(TMK m. 336) Çocuğun velayeti boşanma kararı ile eşlerden birine verilip, bu eşinde ölümüyle, velayet kendiliğinden sağ kalan diğer eşe geçmez. Böyle bir durumda; hakim kararıyla velayetin diğer eşe verilmesi veya velayetin sağ kalan eşe verilmesi uygun bulunmadığı taktirde; çocuğa vasi atanıncaya kadar velayet askıda kalır (TMK. md. 335/2, 337/2). Ana ve baba, boşandığına ve boşanma kararıyla velayet kendisine verilen baba daha sonra öldüğüne göre, bu halde velayet kendiliğinden anneye geçmez. Dolayısıyla, velayet annede değildir....
düşüncesini paylaşmadıkları bulunulan ortamda ortak velayet konusunda uygun koşulların oluşmadığı tespit edilmiş olmakla mahkemenin davacının velayet değişikliği olmadığı takdirde ortak velayet olmadığı takdirde nafakanın indirilmesi taleplerini reddine ilişkin kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacının bu yöndeki istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
Velayetin değiştirilmesi davası, velayet hakkının anne veya babaya verilmesinden sonra velayet kendisine verilen tarafın durumunun değişmesi ve sonradan ortaya çıkan çeşitli nedenlerden ötürü velayeti alan anne ya da babanın velayet hakkını gereği gibi kullanamaması ile çocuğun menfaatinin gerektirdiği durumlarda açılan bir davadır. Velayetin değiştirilmesi için bir olayın olması ve bu durumun velayet görevini aksatmış olması gerekir. Bu durum velayetin değiştirilmesini velayetin kaldırılmasından ayırır. Çünkü velayetin kaldırılmasında velayet görevinin ağır bir şekilde kötüye kullanılması veya aşırı bir şekilde ihmal edilmiş olması aranır. Velayetin değiştirilmesine ilişkin şartlar TMK’da açıkça düzenlenmiştir. TMK’nın “Durumun Değişmesi” başlıklı 183....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma - Velayet - Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (koca) tarafından, müşterek çocuk Şeyma'nın velayet düzenlemesi yönünden; davalı-davacı (kadın) tarafından ise müşterek çocuk ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm velayet yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Velayet düzenlenirken analık babalık duygularından önce çocuğun bedeni ve fikri gelişimi dikkate alınmalıdır. Tarafların ortak çocuklarının davacı baba yanında bulundukları ve mahkemece dinlenilen 1993 doğumlu velayetinin babasına verilmesini istediği halde ortak çocuklarının velayetinin davalı anneye verildiği görülmüştür. Mahkemece yapılacak iş; duruşmadaki beyanları da dikkate alınarak uzman bilirkişiden görüş alınarak birlikte değerlendirme yapılıp velayet düzenlemesi yapmaktan ibarettir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır....