DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava ortak velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası talebine ilişkindir. Tarafların Afyonkarahisar Aile Mahkemesinin 2017/1143- 1259 Esas / karar sayılı ilamı ile boşandıkları, müşterek çocuklar hakkında ortak velayet kararı verildiği, davacının ortak velayetin kaldırılması ile birlikte iştirak nafakası talep ettiği, davanın kabul edildiği, kararın davalı erkek tarafından istinaf edildiği anlaşılmaktadır. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....
Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, velayet hakkı sahibi olan annenin vefatı nedeniyle küçüğe vasi tayini istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesince; öncelikle velayetin babaya verilip verilmeyeceğinin tespiti gerektiğinden aile mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile mahkemesi ise; annenin ölümü ile velayetin kendiliğinden babaya geçmeyeceği, küçüğe vasi tayini konusunda davaya devam edilemsi gerektiği ve babaya velayet konusunda dava açmak için süre verilmesi gerektiği, bu nedenle sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik yününde hüküm kurmuştur....
Sulh Hukuk Mahkemesince, velayetin anneden ya da babadan kaldırılıp kaldırılmayacağının öncelikle değerlendirilmesi gereken bir husus olduğu, velayet hususunun değerlendirilmesinin de aile mahkemesinin görevinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul 11. Aile Mahkemesi tarafından ise, velayetin kaldırılması, değiştirilmesi talepli açılmış bir davanın bulunmadığı, açılan davada dava tarihi itibarıyla velayetin yaş küçüklüğü nedeniyle doğuran anne tarafından kullanılamaması sonucu olarak vesayet ihbarında bulunulduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Türk Medenî Kanununun 337. maddesine göre, “Ana ve baba evli değilse velâyet anaya aittir. Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velâyet kendisinden alınmışsa hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velâyeti babaya verir."...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 14/11/2022 tarihli sosyal inceleme raporunun eksik ve hatalı olduğunu, raporun sadece davacının beyanına göre hazırlandığını, mahkemece bu rapor doğrultusunda velayetin kaldırılmasına karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Davanın konusu, velayetin kaldırılması talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırı gördüğü takdirde bunu re'sen gözetir....
a-)"Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesine" göre, çocukları ilgilendiren davalarda, iç hukuk gereğince, çocuklarla velayet sorumluluğuna sahip kişiler arasında çıkar çatışmasının söz konusu olması halinde çocukların, adli merci önündeki kendisini ilgilendiren davalarda bir temsilci atanmasını ön sorun görmektedir (Söz m. 4). Davada, Davalı-birleşen davacının birleşen davasındaki velayet ile ilgili talebi iddia edilen maddi vakıaların ağırlığı,sürekliliği ve niteliği,görülen ceza yargılamaları,tanık beyanlarına göre velayetin değiştirilmesi değil velayetin kaldırılması niteliğindedir. Dolayısıyla anne ile davaya konu küçük çocuk arasında menfaat çatışmasının ortaya çıktığının kabulü zorunludur....
Dava, velayetin kaldırılması talebine ilişkindir. Tüm dosya kapsamına göre; küçük Eylül'ün dedesi olan davacı, bu dava ile torunu olan 18/08/2016 doğumlu Eylül'ün velayetinin anneden alınmasını ve velayetin kendisine verilmesini talep etmiştir. Dava velayetin değiştirilmesi olarak açılmış ise de, hukuki nitelendirme görevi hakime ait olduğundan, davanın velayetin kaldırılması davası mahiyetinde olduğu görülmüştür. Velayetin kaldırılması davasının görülebilmesi için de ortada velayete ilişkin bir düzenlemenin olması gerekmektedir. Küçüğün anne ve babası olan davalılar 14/12/2016 tarihinde verilen ve 26/12/2016 tarihinde kesinleşen boşanma kararı ile boşanmış iseler de, küçüğün velayeti hakkında herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Yani küçüğün velayeti askıdadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından velayetin değiştirilmesi ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Anne ve babanın, deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi; ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir. (TMK.md.348) Toplanan deliller yukarıda açıklanan şekilde bir durumun varlığına yeterli olmayıp, velayetin değiştirilmesine yol açar (TMK. Md. 183, 349, 351/1)....
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK m. 438/7). 3-Anne ve babanın, deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi; ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir. (TMK.md.348) Toplanan deliller yukarıda açıklanan şekilde bir durumun varlığına yeterli olmayıp, velayetin değiştirilmesine yol açar.(TMK.md. 183,349,351/1) Bu husus kamu düzenine ilişkin olduğundan, kanun hükmünün uygulanmasında hata yapılması bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir ( HUMK m. 438/7)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, dahili davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı ile dahili davalının 12.09.2011 tarihinde kesinleşen ilamla Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca boşandıkları, velayetlerin dahili davalı babaya verildiği, babaanne ... tarafından açılan velayetin kaldırılması davasında yapılan yargılama sonucunda ... Aile Mahkemesinin 2013/286 esas, 2013/634 karar sayılı ilamı ile babanın velayet hakkının kaldırılmasına karar verildiği, yapılan ihbar üzerine ... Sulh Hukuk Mahkemesinin kararı ile babaannenin küçüklere vasi olarak atandığı, 28.05.2015 tarihli ek karar ile de babaannenin küçükler üzerindeki vasiliğinin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır....
Dava; velayetin değiştirilmesi, olmazsa kişisel ilişki kurulması talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde velayetin değiştirilmesi talebinin reddine, kişisel ilişki talebinin kabulüne karar verilmiş, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Çocuk, tarafların evlilik dışı ilişkisinden doğmuş, baba ile soybağı "tanıma" (TMK. m. 295/1) ile kurulmuştur. Ana ve baba evli değilse velayet anneye aittir. (TMK. m. 337/1) Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa, hakim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir. (TMK. m. 337/2) Bu haller bulunmadıkça evlilik dışı doğan çocuğun velayeti kanun gereği annede (TMK. m. 337/1) olduğundan, velayetin anneye bırakılması yönünde ayrıca bir hakim kararına ihtiyaç yoktur....