Türk Medeni Kanunu'nun 335. maddesinde; ergin olmayan çocukların, ana ve babasının velayeti altında olduğu, yasal sebep olmadıkça velayetin ana ve babadan alınamayacağı hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe kısıtlanan ergin çocukların da ana ve babanın velayetleri altında kalacağı, 419/son maddesinde ise kısıtlanan ergin çocukların kural olarak vesayet altına alınmayıp velayet altında bırakılacakları hükme bağlanmıştır. Açıklanan bu yasa hükümlerine göre, kısıtlanıp velayet altında bırakılmasına karar verilen çocuklar hakkındaki uyuşmazlıklarda velayet hükümleri uygulanacağından görevli mahkeme 4787 Sayılı Kanunun .... maddesi gereğince aile mahkemesidir. Dava dilekçesinin kapsamından, davanın velayetin kaldırılmasına ilişkin olduğu anlaşıldığından, mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek ret kararı verilmesi doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Kaldırılması Yukarıda tarihi, numarası, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; Dairenin * 16.7.2007 gün ve 10202-11351 sayılı ilamiyle * onanmasına karar verilmişti. Sözü geçen Dairemiz kararının düzeltilmesi istenilmekle, evrak okundu, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava velayetin kaldırılmasına ilişkindir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 176/I-4 bendinde velayet işlerine dair davaların adli ara verme döneminde görülecek davalardan olduğu düzenlenmiş, 177. maddede ise adli ara verme döneminde görülemeyecek davalar için söz konusu olan ek sürelerin velayet davalarında uygulanamayacağı belirtilmiştir. Yargıtay ilamı tashihi karar talebinde bulunan tarafa * 9.8.2007 günü tebliğ edilmiş ve fakat söz konusu karara karşı yasada öngörülen (HUMK.440/1) l5 günlük süre geçtikten sonra * 3.9.2007 tarihinde verilen dilekçe ile tashihi karar talebinde bulunulmuştur....
GEREKÇE : Asıl dava, velayetin kaldırılması, birleşen dava ise, velayetin değiştirilmesi davasıdır. Davalı-b.davacı erkek istinafında, asıl olanın çocuğun velayetinin anne yada babaya verilmesi olduğunu, dedenin bu davayı açmakta aktif husumet ehliyeti olmadığını, davasının reddi gerektiğini, kendi davasının kabulünü talep etmiştir. Velayet kamu düzeninden olup her ilgili kişi velayet görevini gereği gibi yerine getirmeyen ebeveynden velayetin kaldırılmasını isteyebilir ,bu nedenle davalı babanın , dedenin bu davayı açmakta aktif husumet ehliyeti olmadığı yönündeki itirazı dinlenemez....
Sonuç olarak; duruşma sürecini yansıtan tutanak ve belgeler ile gerekçeye göre, incelenen karada usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili ve tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği anlaşılmakla; Davalının; hükümde "velayetin değiştirilmesi" ibaresi yerine "velayetin kaldırılması" ibaresinin kullanılması dışındaki sair tüm istinaf başvurusunun HMK nun 353/1- b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, Davalının; hükümde "velayetin değiştirilmesi" ibaresi yerine "velayetin kaldırılması" ibaresinin kullanılmasına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Aile ve ... 1.Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, velayet hakkı sahibi olan babanın vefatı nedeniyle kısıtlı küçüklere vasi tayini istemine ilişkindir. Çorum Aile Mahkemesince, velayet kendisine bırakılan babanın ölümü ile velayet kendiliğinden boşanan anneye geçmediğinden velayetin kaldırılması talebi hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, vasi tayini hususunda da görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Çorum 1. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, yargılama sırasında kısıtlanması talep edilen çocukların anneleri olan davalının çocukların velayet hakkını talep ettiği, bu haliyle davanın ... Aile Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur....
İştirak nafakası velayetin fiilen (eylemli olarak) kullanılmasına bağlı bir haktır. Velayetin kendisine bırakıldığı eş çocuğa bakmayıp karşı taraf çocuğa bakıyorsa çocuğa bakan, velayetin değiştirilmesi davası açmak zorunda olmadan doğrudan iştirak nafakası talebinde bulunabilir. Velayet değiştirilmeden çocuğa bakan iştirak nafakası davası açıp iştirak nafakasına hükmolunduktan sonra çocuk velayetinde bulunduğu tarafın yanına giderse bu taraf nafakanın kaldırılmasını her zaman isteyebilir ve nafaka kaldırılır. Somut olayda boşanma sonucunda müşterek çocuklar Beyza ve Muhammed Ali'nin velayetinin babaya verildiği ve halen resmi velayet babada iken çocukların fiilen anne yanında yaşamaya başladıkları, masraflarını annenin karşıladığı, velayetin değiştirilmesi davasının açıldığı tarih itibariyle de çocukların anne yanında olduğu anlaşılmıştır....
Ancak eldeki dava ayrı yaşamaktan kaynaklı olarak velayetin değiştirilmesi ve tedbir nafakası davasıdır. Dava basit yargılama usulüne tabi olarak görülmesi ve ayrı yaşamakta haklı olunması halinde TMK.nun aile hukuku hükümleri uyarınca alınacak tedbirlere ilişkin bir davadır. Dolasıyla derdest boşanma davası ile birlikte görülmesi şart değildir. İlk derece mahkemesinin dosyayı incelemesi ve değerlendirilmesinde usuli bir hata bulunmamaktadır. Davalının müşterek çocukların velayetlerinin davacıya verilmesine dair istinaf başvurusu yönünden; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu uyarınca velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar. Velayet, aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Değiştirilmesi-Nafakanın Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm bağımsız tedbir nafakasının kaldırılması kararı ve çocuk için babaya verilen işitirak nafakasının başlangıç tarihi yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Müşterek çocuk İrem'in davanın açılmasından önce 07.04.2010 tarihinden itibaren davacı baba yanında kalmaya başladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı babanın ortak çocuk İrem'in daha önce davalı annenin bağımsız tedbir nafakası (TMK. m.197) sonucu ödemekle yükümlü tutulduğu tedbir nafakasını, velayetin değiştirilmesi kararının kesinleşme tarihine kadar ödemesine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu bölümlerinin düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK.md.438/7)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi- Yoksulluk Nafakasının Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının velayetin değiştirilmesi davasının kabulüne yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2- Davalının birleşen yoksulluk nafakasının kaldırılması davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Taraflar 24/02/2010 tarihinde kesinleşen kararla anlaşmalı boşanmış ve davacının aylık 500 TL yoksulluk nafakası ödemesine karar verilmiştir. Toplanan delillerden tarafların gelir durumlarının benzer olmadığı, davalının gelirinin kendisini yoksulluktan kurtarmayacağı anlaşılmıştır....
İştirak nafakası (TMK 182/2.maddesi) miktarının belirlenmesinde ana babanın özelliklerine ilişkin ilkelerden bir diğeri sonuncusu ana babadan geliri olmayan iştirak nafakası vermemelidir ilkesidir.Ekonomik sosyal durumu yetersiz ise katılmak zorunda da değillerdir.Örneğin velayet kendisinde bulunmayan taraf yoksulluk nafakası alıyorsa iştirak nafakası vermek başka bir anlatımla çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmak zorunda değildir.Kendi geçimini sağlamaktan yoksun olanın katkısının beklenemeyeceği doğaldır.Velayet hakkına sahip olmayan eşin çalışamayacak durumda olduğu sağlık kurulu raporu ile ve gelirinin bulunmadığı soruşturma yazılarıyla anlaşılmış ise ödeme gücü bulunmayan ana ya da babanın iştirak nafakası ile yükümlü tutulması elbette olanaklı değildir. (Ö.. U..G.., Boşanma Tazminat ve Nafaka Hukuku, Ankara 2008, sayfa 1323-1324) Yargıtayın yerleşik görüşüne göre de, yoksulluk nafakası alan eşten iştirak nafakası talep edilemez....