"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Boşanma kararı ile küçük 11.02.2002 doğmlu ... velayeti annesine bırakılmış, velayet hakkına sahip olan anne 2006 tarihinde vefat etmiş, bundan sonra ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/218 eses, 2011/1419 karar sayılı kararı ile küçük ... anneannesi davalı ... vasi olarak atanmıştır. Davacı, küçüğün babası olup, vesayet kararının kaldırılmasını ve velayetin kendisine verilmesini istemiştir. Küçük vesayet altında bulunduğuna göre vesayete ilişkin bu karar usulüne uygun biçimde kaldırılmadan, velayetin tevdiine ilişkin bu dava incelenemez....
Davalı-birleşen davacı vekili birleşen Torbalı Aile Mah.nin 2018/1040 E-2019/56 K.sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde de özetle"...kişisel ilişkinin keyfi olarak engellendiğini,buna rağmen müvekkili tarafından nafakanın fazlası ile gönderildiğini,müvekkilinin Fransa'ya yerleşip orada düzen kurduğunu,görüntülü görüşme isteklerinin kabul edilmediğini,diğer tarafın ise sonradan bir daha evlenip boşandığını, velayetin anneden alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini"talep ve dava etmiştir. Mahkemece neticeten ve özetle"...birleşen velayet değişikliği davasının reddine-nafakanın artırılması talebinin kısmen kabulü ile miktarın dava tarihinden itibaren aylık 1.000 TL.ye çıkarılmasına-faiz talebinin reddine-üfe artışı uygulanmasına"karar verilmiş,karara karşı her iki taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur....
Davacı-karşı davalı (erkek) vekili istinaf dilekçesi ile; velayet davasının reddinin doğru olmadığını, iştirak nafakasının da kaldırılmasının gerektiğini, masrafların baba tarafından karşılandığını, kişisel ilişki talebinin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin yanlış olduğunu, karşı davanın kısmen kabulü ile nafakanın artırılmasının yanlış olduğunu, davanın reddi kararının kaldırılarak davanın kabulüne veya velayetin anneye verilerek erkeğin uygun nafaka ödemesine veya hukuka aykırı kararın bozularak yeniden görülmek üzere yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı karşı davacı vekili istinafa cevap dilekçesi ile; istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl dava, velayetin değiştirilmesi davasıdır. Karşı dava ise, iştirak nafakasının artırılması davasıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava velayetin kaldırılması isteğine ilişkindir. Velayetinin kaldırılması istenen çocuk Hasret 28.08.1999 doğumludur. Babası Mehmet, davalı ile evliyken 05.01.1999 tarihinde ölmüş, ölümle velayet görevi anneye geçmiştir. Dava, ölen babanın babası tarafından açılmıştır. "Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesine" göre, çocukları ilgilendiren davalarda, iç hukuk gereğince, çocuklarla velayet sorumluluğuna sahip kişiler arasında çıkar çatışmasının söz konusu olması halinde çocukların, adli merci önündeki kendisini ilgilendiren davalarda bir temsilci atanmasını ön görmektedir (Söz.m.4)....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Değiştirilmesi-Nafakanın Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm bağımsız tedbir nafakasının kaldırılması kararı ve çocuk için babaya verilen işitirak nafakasının başlangıç tarihi yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Müşterek çocuk İrem'in davanın açılmasından önce 07.04.2010 tarihinden itibaren davacı baba yanında kalmaya başladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı babanın ortak çocuk İrem'in daha önce davalı annenin bağımsız tedbir nafakası (TMK. m.197) sonucu ödemekle yükümlü tutulduğu tedbir nafakasını, velayetin değiştirilmesi kararının kesinleşme tarihine kadar ödemesine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu bölümlerinin düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK.md.438/7)....
Davada, davalı babanın ödediği aylık 75,00 TL iştirak nafakasının çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığı yetersiz kaldığı ileri sürülerek, nafakanın 375,00 TL'ye çıkarılması talep edilmiş; mahkemece; davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; 75,00 TL artırımla nafakanın aylık 150,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan nafaka belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte, velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Tedbiren Düzenlenmesi - Nafakanın Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle tarafların halen evliliklerinin devam etmesine, mahkemece tedbiren velayetin anneye verilip baba ile kişisel ilişki düzenlendiğinin anlaşılmış bulunmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 90.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.05.09.2012 (Çar.)...
Velayetin kaldırılması kararı kural olarak mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar. Velayet kamu düzenine ilişkin olup velayetin düzenlenmesi zorunludur. Mahkemece velayetin anneden kaldırılmasına karar verildiğinden, kaldırma kararı diğer çocuğa da sirayet edeceğinden, ortak çocuk ... yönünden velayet konusunda bir karar verilmemesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 01.11.2017...
Somut dava bakımından;yerel mahkemece velayetin kaldırılması için davacıya dava açmak üzere kesin süre verildiği, ancak verilen kesin sürede davanın açılmadığı, yine yaşı küçük çocuk velayet altında olup velayetin kaldırılmasına ilişkin herhangi bir karar bulunmadığı, velayet nedeni ile vesayet altına alınamayacağı bu sebeple yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...2021/235 Esas sayılı velayet değişikliği davasının yapılan değerlendirilmesinde; sosyal inceleme raporunda davalı annenin velayet görevini yerine getirmesine engel teşkil edecek deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi durumunun söz konusu olmadığı, çocuklara karşı yükümlülüklerini yerine getirebileceği, velayet hakkının değerlendirilmesinde aslolanın küçüklerin üstün yararı olduğu, düzenlenen sosyal inceleme raporlarında da velayetin annede kalmasının uygun olacağı görüşlerinin bildirildiği, velayetin annede kalması halinde çocukların bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığının ispat edilmediği, velayetin değiştirilmesini gerektirir bir olgu bulunmadığı, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların usulen kanıtlanamadığı......