Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava; velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TMK'nın 183. maddesinde "Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır." şeklindeki düzenlemeye göre değişen koşullara göre velayetin değiştirilmesi mümkündür. Yine, TMK'nın 349. maddesinde; "Velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerektirmez....

Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, müşterek çocuğun fiili olarak da dava tarihinden önce baba yanında kaldığı, çocuğun yaşı itibari ile idrak çağında olup, baba yanında kalmak istediğini beyan ettiği, bilirkişi raporunda velayetin babaya verilmesinin uygun olduğunun değerlendirildiği, raporun usul ve yasaya uygun olduğu, yeniden rapor alınmasını yahut rapora itibar edilmemesini gerektiren bir husus bulunmadığı, velayet düzenlemesinde aslolanın, çocuğun üstün yararı olup, buna göre kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı tarafın yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/1722 esas 2018/1877 karar sayılı 04/03/2021 tarihli ve 08/04/2021 tarihinde kesinleşen "kadının kısıtlılık halinin; kısıtlının vasiyet altına alınmasını gerektirir bir durumun kalmadığı" gerekçesi ile kısıtlılık ve vasi atamasına yönelik kararın TMK 474 maddesi uyarınca kaldırılmasına ilişkin ek kararı, davanın, yoksulluk ve iştirak nafakalarının kaldırılması yanında, müşterek çocukların velayetin değiştirilmesine ilişkin olması da birlikte değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesince "davalı annenin akıl hastası olduğu, velayet görevini yerine getiremediği, çocuklarına bakamadığı, çocukların devlet korumasına alındıkları, halen kurumda kaldıkları, babanın velayet görevini yerine getirebilecek durumda olduğu" gerekçesi ile davanın kabulü ile müşterek çocukların velayet haklarının anneden alınarak, babaya verilmesine, çocuklara ödenen iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verildiği, davalı anne hakkında verilen velayete ilişkin karar kesinleşmeden, Adana...

Somut dosyada, tarafların boşanmaları sonucunda müşterek çocuk 2008 doğumlu Reysa'nın velayetinin annesine verildiği, bu kararın 25/02/2019 tarihinde kesinleştiği, 24/05/2019 tarihinde baba tarafından açılan velayet değişikliği davasında, annenin davayı kabulü ile başka bir araştırma yapılmaksızın velayetin değiştirilerek babaya verildiği anlaşılmıştır. Buna göre, her ne kadar önceki velayet değişikliği kararı kesinleşmiş olsa da, o davada kamu düzenine ilişkin olan velayet davası yönünden çocuğun menfaati uyarınca gerekli araştırmanın yapılmadan kabul ile davanın sonuçlandığı, bu nedenle eldeki dava yönünden çocuğun menfaatinin araştırılması gerekli olup, kesinleşen velayet değişikliği kararının bağlayıcı olmadığı anlaşılmıştır....

    Ancak çocuğun fiilen babasının yanında olduğu ve babanın bu çocuğu rızasıyla velayet hakkına sahip olan anneye teslim etmediği dosya kapsamından anlaşıldığına göre, annenin yasadan doğan velayet sorumluluğunu yerine getirebilmesi için çocuğu teslim alması gerektiği de açıktır. Velayetin kanun gereği annede olması çocuğun babadan alınıp velayet sahibi anneye teslimini sağlamamaktadır. Teslim için mahkeme kararına ihtiyaç vardır. O nedenle annenin çocuğun kendisine teslimi için dava açmakta hukuki yararı vardır. Annenin, velayetin kendisine verilmesi yönündeki isteğinin içinde çocuğun teslimi isteği de mündemiçtir (Y.2.H.D.'nin30.03.2011 tarihli 2010/16279 esas, 2011/5646 karar sayılı kararı.)....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Koruma Kararının Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Küçük ...10.01.2001 doğumlu olup anne ve babasının 18.02.2014 tarihinde kesinleşen ilamla boşandıkları, küçüğün velayetinin babasına verildiği, annenin 26.02.2015 tarihinde açtığı velayetin değiştirilmesi davasında ... Aile Mahkemesinin 2015/139 esas 2015/528 karar sayılı karar ile babanın küçük ... üzerindeki velayetinin kaldırılmasına, küçük hakkında 5395 sayılı Yasaya göre bakım ve barınma tedbirinin uygulanmasına, küçüğün vesayet altına alınması için Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verilmiştir. Bu karar gereğince küçük koruma altına alınmış ,küçüğe .... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/620 esas 2015/178 karar sayılı kararı ile ... vasi olarak atanmıştır....

        Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Buna göre, velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Öte yandan, TMK'nın 335 ila 351. maddeleri arasında düzenlenen “velayet”e ilişkin hükümler kural olarak, kamu düzenine ilişkindir ve velayete ilişkin davalarda resen (kendiliğinden) araştırma ilkesi uygulandığından hâkim, tarafların isteği ile bağlı değildir. Velayetin değiştirilmesine yönelik istem incelenirken ebeveynlerin istek ve tercihlerinden ziyade çocuğun üstün yararı göz önünde tutulur. Hukuk Genel Kurulunun 14.06.2017 gün ve 2017/2- 1887 E., 2017/1196 K. sayılı kararında da velayet düzenlenmesinin kamu düzenine ilişkin olduğu, usuli kazanılmış hak ilkesinin istisnasını oluşturduğu benimsenerek aynı ilkeye vurgu yapılmıştır....

        Dosya kapsamına göre, alınan sosyal inceleme raporu, müşterek çocuğun görüşü, dinlenen tanıklara göre, çocuğun ortamının değiştirilmemesinin kendi yararına olduğu, velayetin değiştirilmesi isteminin reddine ilişkin yeterli ve inandırıcı delil bulunduğundan mahkemece delillerin takdirinde isabetsizlik olmadığı, verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin haklı bulunmayan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. Ancak davacı annenin müşterek çocuğu 01/01/2012 doğumlu Tuğberk ile mahkemenin 2016/23- 257 E.K sayılı kararı ile belirlenen kişisel ilişkiye ilişkin kararının davacının istemi olmaksızın ilk derece mahkemesince , sosyal inceleme raporuna istinaden yeniden yatısız olacak şekilde düzenlemiş ise de HMK 26. Maddesine göre, "Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez....

        Davacı, boşanma kararı ile oğlu A... velayetinin babasına bırakıldığını, kararın 10.02.2005 tarihinde kesinleştiğini, velayet kendisine bırakılmış olan babanın 15.02.2015 tarihinde öldüğünü belirterek bu sebeple velayetin kendisinde olduğunun tespiti ile çocuğun kendisine teslimi talebi üzerine mahkemece, 10.06.2015 tarihinde verilen kararla velayetin davacı annede olduğunun tespiti ile çocuğun davacı anneye teslimine karar verilmiştir. 04.06.2015 tarihinde çocuğa vasi olarak atanan halası ...’ in başvurusu üzerine, bu defa velayetin davacı annede olduğu kararını veren mahkeme 04.08.2015 tarihli ek kararıyla 10.06.2015 tarihli kararın iptaline, velayetin askıda olduğunun tespitine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararı temyiz edilip Yargıtay'ca bozulup ortadan kaldırılmadıkça, hukuki varlığını devam ettirir. İlk derece mahkemesi dosyayı yeniden ele alarak kendi kararını ortadan kaldıramaz....

          Davacı küçüklerin babaların öldüğü ve Antalya 2.Aile Mahkemesinin 2020/207 Esas ve 2021/200 karar sayılı kararı ile küçüklerin velayetinin değiştirilmesine, küçüklere anneleri Gülnihal Dayan'ın velayet altında bırakılmasına karar verildiği anlaşılmakla buna göre velayetin kaldırılması gerçekleşmediği süreci küçüklere vasi atanamayacağından mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır. Mahkemenin dosyada toplanan delillere göre, vermiş olduğu kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından istinaf talebinde bulunanın istinaf başvurusunun HMK.'...

          UYAP Entegrasyonu