Ön inceleme duruşmasında da uyuşmazlık nafaka ve geçici velayet olarak tesbit edilmesine rağmen, kararda davacının geçici velayet talebi konusunda olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamıştır. Davacı-davalı kadın geçici velayet konusunda da hükmü temyiz etmiş ne var ki ilk inceleme esnasında buna yönelik temyiz isteği gözden kaçırılmış ve geçici velayet konusunda inceleme yapılmamıştır. Davacı-davalı kadının geçici velayete yönelik temyiz isteği incelenmediğinden, davacı-davalı kadının bu yöne ilişkin karar düzeltme isteğinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440-442. maddeleri gereğince kabulüyle Dairemizin 03.03.2014 tarih ve 2013/21692 esas - 2014/4417 karar sayılı onama ilamının bu yönden kaldırılmasına. 3-Davacı-davalı kadının geçici velayete ilişkin temyizinin incelenmesine gelince; Davacı-davalı kadının müşterek çocukların geçici velayetine yönelik isteği hakkında, olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayet-Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre nafaka davası ile müşterek çocuk Doğukan'ın velayetinin değiştirilmesi yönünde verilen hükme yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Müşterek çocuk ...'ın velayetinin babadan kaldırılmasına yönelik temyize gelince; Anne ve babanın, deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi; ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir....
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun karar verilmelidir....
Taraflar arasında yapılan Velayetin Değiştirilmesi Protokolünde ‘Baba ... anneye verdiği iştirak nafakasının kaldırılmasına ve çocuğun eğitim ve bakımı için anne ... herhangi bir nafaka ödemeyecektir.’ şeklinde düzenleme mevcuttur. İştirak nafakasında nafaka doğmadan feragat mümkün değildir. Kaldı ki, velayetin değiştirilmesi davasında iştirak nafakası istenmemesi sonradan istenmesine engel değildir. Çünkü bu nafaka velayet hakkı verilen davacı baba tarafından çocuk adına istenmekte ve nafaka borcu bu nedenle her an yenilenen borçlardan olduğundan yeniden doğmaktadır....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, kabul ve reddedilen yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri beşbin üçyüz doksan Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (6100 sayılı HMK m.341/2). Davada, davacı nafakanın 500,00 TL azaltılmasını istemiş, mahkemece talep 250,00 TL yönünden kabul edilerek, 250,00 TL yönünden ise reddedilmiştir. Kabul ve reddedilen aylık nafaka miktarı 250,00TL olup, yıllık kabul ve reddedilen nafaka miktarı, 3.000,00TL olmaktadır. Hüküm, kabul ve reddedilen nafaka miktarı itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların, istinaf istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi (6100 sayılı HMK m.346) Bölge Adliye Mahkemesince de karar verilebilir (6100 sayılı HMK m.352)....
gerekçesi ile; "ASIL DAVA YÖNÜNDEN 1- Davacı-karşı davalının velayet değişikliği ve iştirak nafakası taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE 2- Davacı-karşı davalının müşterek çocuklar ile kurulan kişisel ilişkinin değiştirilmesi talebinin KABULÜ ile Alanya 2. Aile Mahkemesinin 2020/330 Esas-2020/586 Karar sayılı ilamı ile tarafların müşterek çocukları DERİN ve DOĞA ile davacı-karşı davalı baba arasında kurulan ŞAHSİ İLİŞKİNİN DEĞİŞTİRİLEREK a-)Davacı-karşı davalı baba ile ortak çocuk DERİN arasında her ayın 2....
İştirak nafakasının alacaklısı kendisine velayet görevi verilen anne olduğundan velayet sonlanana kadar nafaka anne tarafından talep edilir. Takibin dayanağı ilamın alacaklısı velayet kendisine verilen annedir. Annenin ölümü ile velayet hükümsüz kalmıştır. Küçüklere atanan vasinin anne lehine hükmedilen iştirak nafaka alacağını takibe koyma hakkı ve sıfatı blunmamaktadır. Mahkemece nafaka alacaklısının ölümünden sonra tahakkuk eden nafakalar yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken şikayetin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından tazminat ve nafaka miktarları ile kişisel ilişki süresi yönünden; davalı erkek tarafından ise tümü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı tarafların vekillerine tebliğ edilmiş, davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, kişisel ilişki süresi, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafaka miktarları ile reddedilen tazminat talepleri yönünden, davalı erkek vekili tarafından ise katılma yoluyla, kusur belirlemesi, boşanma hükmü, velayet, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası şartları ve miktarları yönünden istinaf talebinde bulunmuşlardır....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Nafaka ve Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve velayet yönlerinden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-davalı kadının açtığı tedbir nafakası davasına birleşen; davalı-davacı erkek tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma davasında, ilk derece mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğundan bahisle, kadının bağımsız tedbir nafakası davasının kısmen kabulü ile erkeğin boşanma davasının kabulüne ve tarafların boşanmaları ile kadının velayet ve nafaka taleplerinin kabulüne, erkeğin tazminat taleplerinin reddine dair hüküm kurulmuştur....
İşte iştirak nafakası, boşanma, ayrılık veya evlenmenin butlanına karar verildikten sonra velayet hakkı kendisine bırakılmayan eşin velayet hakkı verilen eşe çocuğun bakımı ve eğitim giderleri için mali gücü oranında yaptığı katkıdır. Nitekim bu husus, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun 182/2. maddesinde "Velayeti kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır" şeklinde ifade edilmiştir. İştirak nafakası velayetin düzenlenmesine yönelik davalarda bu davaların ferîsi niteliğindedir. Bilindiği üzere ferî talepler asıl talebin sonuca bağlıdır. Diğer bir ifade ile iştirak nafakası eğer bir boşanma davasında velayete tabi çocuklar var ise, boşanma kararının varlığına, boşanma davasının kesinleşmesinden sonra açılan velayetin düzenlenmesine yönelik davalarda ise velayet talebinin kabulüne bağlı olup velayet hakkı kendisine verilen ana ya da baba yararına hükmedilecektir....