Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur....

kötüye kullanımı niteliğinde olup, dürüstlük kuralına aykırılık ve haksız rekabet teşkil ettiğini, bu nedenle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, haksız rekabetin tespiti ile şimdilik 50.000,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Örneğin, borcunu sürekli olarak ödeyeceğini, maddi durumunun yakında düzeleceğini belirtmek suretiyle alacaklıyı kandırmak gibi. Uzamış ceza zaman aşımı yönünden defi hakkının kötüye kullanılması söz konusu olamayacağı gibi kaldı ki, bir an için bu durumda da mümkün görülse dahi; defi hakkının kötüye kullanılması için alacaklının " KANMASI / KANDIRILMASI " gereklidir. Olayımızda bu da gerçekleşmemiştir. Zira, davacımız kendisi aleyhine başlatılan ceza soruşturması ve ceza davasının bitmesinden çok önce hakem heyeti önüne gitmiş ve ceza davası devam ederken daha sonuçlanmasına uzunca bir süre varken elimizdeki iş bu davayı açmıştır. Yani, hele bir ceza yargılaması sona ersin, benim suçlu olmadığım ortaya çıksın ondan sonra ben alacak talep edeyim dememiştir. Bu nedenle olayımızda zaman aşımı defi hakkının kötüye kullanılması da söz konusu değildir. Bu gerekçelerle önceki kararımızda direnilmesi gerekmiştir....

      Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” ilkesinin eldeki davada da geçerli olduğunun vurgulanmasıdır (YILMAZ, E.: Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi Yetkin Yayınları Ankara 2012, s.310). Bütün hakların kullanılmasında ve borçların ifasında uyulması gereken dürüstlük kuralı ve hakların genel sınırlarını oluşturan hakkın kötüye kullanılması yasağı, kamu düzeni ihtiyaç ve gerekleri nedeniyle konulmuş kurallardır. Bu nedenle, Medeni Kanunun 2. maddesinin her iki fıkrası da emredici niteliktedir. Tarafların aralarındaki ilişkide dürüstlük kuralının ve hakkın kötüye kullanılması yasağının uygulanmayacağını kararlaştırmaları mümkün değildir. Dürüstlük kuralına veya hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı bir davranış, doğrudan hakkın mevcudiyetini ortadan kaldırdığından bir itiraz teşkil eder....

        Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır. TMK’nın 24. maddesinde düzenlenmiş olan şahsiyet hakları da genel olarak korunmuş haklar arasındadır. TMK’nın 24/II maddesi gereğince şahsiyet haklarının çiğnenmesinden ötürü, maddi ya da manevi tazminat “ancak kanunun tayin ettiği halde ikame olunur”. BK’nın m. 49, TMK’nın 24/II maddesinin şahsiyet haklarının çiğnenmesinden ötürü tazminat talebine koyduğu sınırı büsbütün kaldırmış, maddi tazminat talebini BK’nın 41. maddesindeki genel şartlara bağlamıştır. Manevi tazminat talebi için ise, genel bir hüküm koymuş olmakla birlikte, ayrıca ihlalin ve kusurun özel ağırlığını da aramıştır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TAZMİNAT Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, ıslah ettikleri dava dilekçesinde; mirasbırakanları ...in diğer mirasçılarından mal kaçırmak kastıyla, ilerde davalı oğlu ...a devrini sağlamak amacıyla vekil kıldığı oğlu ...vasıtasıyla 81 ada 93 parsel sayılı taşınmazdaki 13 nolu bağımsız bölümü ...un yakın arkadaşı olan diğer davalı ...’a satış göstererek temlik ettiğini ileri sürüp, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini olmazsa davalı ...’tan vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tazminat istemişlerdir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, işlemin danışıklı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle iptal-tescil davasının kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, düşüncesi alındı....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TAZMİNAT Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 2867 ve 2868 nolu parsellerin satışı için davalı ...'ı, 2866 nolu parselin satışı amacıyla da davalı ...'i vekil tayin ettiğini, ancak her iki vekilin de taşınmazları izni ve rızası dışında vekil...ın eşi olan davalı ...'e devrettiklerini, kendisine bedel ödenmediğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil olmazsa tazminat isteminde bulunmuştur. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Davanın zaman aşımı nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece,“.... davada dayanılan hukuki nedenin vekalet görevinin kötüye kullanılması olduğu ve bu tür davalarda herhangi bir zaman aşımı süresinin bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

            Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır. TMK’nın 24. maddesinde düzenlenmiş olan şahsiyet hakları da genel olarak korunmuş haklar arasındadır. TMK’nın 24/II maddesi gereğince şahsiyet haklarının çiğnenmesinden ötürü, maddi ya da manevi tazminat “ancak kanunun tayin ettiği halde ikame olunur”. BK’nın m. 49, TMK’nın 24/II maddesinin şahsiyet haklarının çiğnenmesinden ötürü tazminat talebine koyduğu sınırı büsbütün kaldırmış, maddi tazminat talebini BK’nın 41. maddesindeki genel şartlara bağlamıştır. Manevi tazminat talebi için ise, genel bir hüküm koymuş olmakla birlikte, ayrıca ihlalin ve kusurun özel ağırlığını da aramıştır....

            Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur....

              Davalı ...; sahte vekalet kullanılması ve aracın bilgisi dışında suç teşkil edecek eylemle satışında kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı ... şirketi; davalı noterin sorumluluğu bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, davalı noterin olayda üzerine düşen tüm inceleme, denetleme ve özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini, üçüncü şahsın ağır kusuru ile iğfal kabiliyetine haiz sahte belgelerle illiyet bağının kesildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davalılardan ... aleyhine açılan davanın reddine, davalılar ... ve ... ... A.Ş. aleyhine açılan maddi tazminat davasının kabulü ile 10.000 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 13/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, bakiye talep hakkının saklı tutulmasına, davalılar aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine dair verilen karar, davacılar ve davalılardan ...'...

                UYAP Entegrasyonu