Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, vekalet akdinin kötüye kullanılması nedeniyle tazminat isteminden ibarettir. 14.02.2011 gün ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 gün ve 6110 sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanunun 8.maddesiyle Yargıtay Yasasının 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca 01.03.2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan iş bölümü kararının Yüksek 13.Hukuk Dairesi için Borçlar Kanunun ikinci kısmında yer alan sözleşmelerden (istisna akdi hariç akdin muhtelif nevilerinden) kaynaklanan davalar bakımından Sulh ve Asliye ayrımının yapılmadığı ve incelemenin bu nedenlerle Yüksek 13.Hukuk Dairesince yapılacağından uyuşmazlık konusu dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTAL Taraflar arasında görülen ehliyetsizlik, hile, gabin, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı satışın iptali olmadığı takdirde bedel bunun da mümkün olmaması halinde tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, ehliyetsizlik, hile, gabin, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı satışın iptali, olmadığı takdirde bedel, bunun da mümkün olmaması halinde tenkis isteğine ilişkindir....

      Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır. Davaya konu şikayet, vekalet ilişkisinin kötüye kullanılması nedeniyle davalının boşanmaya dayalı mali haklardan mahrumiyetine sebep olunduğu iddiasına dayalı olup, taraflar arasındaki vekalet ilişkisinin kapsamını gösteren belgelerin incelenmesi gerekmiştir. Buna göre: Altındağ 7. Noterliği'nde hazırlanan 09/08/2016 tarih, 15933 yevmiye no.lu genel vekaletnamenin vekil T1 yönünden temyizden feragat ve yetkilerin bir kısmı veya tamamı ile başkalarını tevkil yetkisini içerdiği; Aynı gün düzenlendiği anlaşılan 5698 yevmiye no.lu ihtarnameye göre keşideci Selin Ençetin'in mutahap Av....

      Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır. TMK’nın 24. maddesinde düzenlenmiş olan şahsiyet hakları da genel olarak korunmuş haklar arasındadır. TMK’nın 24/II maddesi gereğince şahsiyet haklarının çiğnenmesinden ötürü, maddi ya da manevi tazminat “ancak kanunun tayin ettiği halde ikame olunur”. BK’nın m. 49, TMK’nın 24/II maddesinin şahsiyet haklarının çiğnenmesinden ötürü tazminat talebine koyduğu sınırı büsbütün kaldırmış, maddi tazminat talebini BK’nın 41. maddesindeki genel şartlara bağlamıştır. Manevi tazminat talebi için ise, genel bir hüküm koymuş olmakla birlikte, ayrıca ihlalin ve kusurun özel ağırlığını da aramıştır....

      Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, ipoteğin terkini, maddi ve manevi tazminat isteklerine ilişkindir. 9.2. İlgili Hukuk 9.2.1. Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekâlet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür....

        varılmakla; davacı yanın maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir....

          Dava 08/09/2019 tarihinde açılmıştır.Vekilin hesap verme borcu, vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. Bu sebeple taraflar arasındaki vekalet sözleşmesinin devam edip etmediği,sone ermiş ise hangi tarihte ne şekilde sona erdiği, zararın hangi tarihte oluştuğu,zararın hangi tarihte öğrenildiği,vekalet sözleşmesinin hangi tarihe sona erdiği tespit edilmeden eksik inceleme ile açılan maddi tazminat davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi yerinde olmadığından bu yöndeki istinaf talebi yerindedir....

          Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davacının tüm davalıları maddi ve manevi tüm zararlarından dolayı ibra etmiş olduğundan açmış olduğu davanın hakkını açıkça kötüye kullanılması niteliğinde olduğundan mevcut feragatname ve ibraname nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava cismani zarar nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 2918 Sayılı Yasanın 111. maddesinde "Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmaların geçersiz olduğu, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmaların yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebileceği" düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta 06.12.2011 tarihinde davalıların işleten ve sürücüsü olduğu trafik sigortası bulunmayan aracın karıştığı kazada davacı yaralanmıştır. 17.12.2014 tarihinde davacı tarafından davalılar aleyhine eldeki dava açılmıştır....

            Davacı ise fesih hakkının kötüye kullanıldığı iddiasındadır. Fesih hakkının hakkın kötüye kullanılmasını teşkil etmeyecek şekilde kullanılması gerekir. Yani dürüstlük kurallarına uygun olarak kullanılmalıdır. Dürüstlük kuralına aykırı davranarak fesih hakkının açıkça kötüye kullanılması hukuken korunamaz. TMK 2/1.maddesine göre, herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Fesih hakkı, başka bir kimseye zarar vermek, zora sokmak veya yasa dışı bir yarar sağlamak için kullanıldığı taktirde bu hakkın kötüye kullanılması söz konusu olmaktadır. Davalı şirket fesih iradesini kullanırken sebep olarak, son iki aylık hedeflerin tutturulmamış olduğu, Sorento ve Cerato test araçlarının bulunmadığı, sözleşmeye aykırı olarak aktif satış temsilcisinin bulunmadığı, hedefin altında yedek parça alımı yapıldığını, istenilen bu eksikliklerin bir yıl içinde giderilmemesi üzerine sözleşmenin feshi yoluna gittiklerini göstermiştir....

            DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Dava, vekalet sözleşmesinden kaynaklı alacak talebi ile manevi tazminat talebine ilişkindir. Davacı vekili, davalı avukatın müvekkilinin hak ettiği tazminatı tahsil etmesine rağmen müvekkiline ödemediğini, müvekkilinin elinden alınan ve sonradan doldurulan belgelere avukatlık ücreti alacağı yazılarak vekalet görevini kötüye kullandığını ileri sürmüş, davalı ise söz konusu belgelerin geçerli olduğunu savunmuştur. Konya 5....

            UYAP Entegrasyonu