Hemen belirtilmelidir ki, iddianın ileri sürülüş biçimi ve dosya kapsamından; dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Ne var ki, mahkemece vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni üzerinde durulmadan davanın inanç sözleşmesine dayalı olduğundan bahisle sonuca gidilmiş olması doğru değildir....
Ne var ki, davacı diğer yandan vekaletin hile ile alındığı iddiasını ileri sürmekle vekalet görevinin kötüye kullanıldığı hukuki sebebine de dayanmıştır. Bilindiği gibi bozmaya uyan mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Bu durumda bozmaya uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak olacağından artık mahkemece bozma gereklerini yerine getirme zorunluluğu doğar. Dairenin 18.6.2013 tarihli, uyulmasına karar verilen bozma ilamında açıkça “...vekâletnamenin hile ile alındığı ve kötüye kullanıldığı iddiası bakımından yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, davada yolsuz tescil hukuksal nedenine dayanıldığı, bu iddianın ispatlanamadığı vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanılmadığı gerekçesiyle iddianın araştırma ve değerlendirme dışı bırakılması doğru görülmemiştir. Kabule göre de, davacı ...'...
Somut olaya gelince, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı davalardaki iddianın tanıkla kanıtlanacağında kuşku yoktur. Eldeki davada dinlenen davacı tanığı, iddiayı kanıtlar nitelikte beyanda bulunmamış, buna karşılık ortak tanık ... ile davalı tanıkları davacının dava dışı ...'a, adı geçenin de davalı ...'a borçlu olduğunu, dava konusu bağımsız bölümün borca karşılık dava dışı ...'e temlik edilmek istendiğini, ...'in taşınmazı üzerine almadan borcunu ödemek maksadıyla davalı ...'ı vekil tayin ettirdiği, ...'ın da dava konusu taşınmazı diğer davalı eşi ...'ye satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır. Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı davalarda akitte gösterilen bedel ile saptanan gerçek değer arasında fahiş fark bulunması vekalet görevinin kötüye kullanılmasına karinedir. Ne var ki, eldeki davada taşınmazın borç karşılığı temlik edildiği anlaşıldığından tespit edilen değer farkına itibar edilmemesi gerektiği açıktır....
a devrettiğini, her nekadar, vekelatname tarihinde sağlık kurulu raporu alınmış ise de, o tarihte sağlıklı düşünemediğini ve müzayaka halinde olduğunu; temlikin muvazaalı olup, kendisine satış bedeli ödenmediğini ileri sürerek, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğinde bulunmuş, yargılama sırasında davacı vefat ettiğinden dava tereke temsilcisi tarafından sürdürülmüştür. Davalılar, iddianın doğru olmadığını, çekişmeli taşınmazın 45.000.-TL bedelle satıldığını ve satış bedelinin davacıya ödendiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir....
Hâl böyle olunca 5 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının tüm tedavülleri, dayandığı belgeler ve resmi akit tablosunun getirtilmesi, taşınmazın davacının mirasbırakanı ...’dan intikal edip etmediğinin, davacı payının vekâleten satılıp satılmadığının açıklığa kavuşturulması, gerçekten davacı payı vekil eliyle temlik edilmiş ise yukarıdaki ilkeler bakımından vekalet görevinin kötüye kullanılması yönünden inceleme yapılması,vekalet görevinin kötüye kullanıldığı saptanır ise davacının annesinden gelen pay var ise o pay oranında iptal tescil kararı verilmesi,vekalet görevi kötüye kullanılmamış ise Veli’nin yaptığı temlik yönünden muris muvazaası iddiası üzerinde durulması gerekirken, değinilen hususları içermeyen biçimde yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, temlik işleminin vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle yapıldığı gerekçesi ile davalı ...’ye karşı açılan davanın kabulüne, diğer davalılara karşı açılan davanın reddine karar verilmiştir. Tüm dosya içeriğine ve toplanan delillere göre davalı ...’nün yerinde görülmeyen temyiz isteminin reddine....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Muhafaza Görevini Kötüye Kullanma HÜKÜM : Mahkumiyet Yerel mahkemece sanık hakkında muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: 1-Dosyada mevcut 14.10.2012 tarihli teslim tesellüm zaptından, yedieminlik görevinin hukuki ve cezai sorumluluğu hatırlatılmadan hayvanların sanığa teslim edildiğinin anlaşılması karşısında, unsurları itibarıyla oluşmayan atılı muhafaza görevinin kötüye kullanılması suçundan sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi, Kabul ve uygulamaya göre de; 2-Kendisini vekil ile temsil ettiren idare lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan ......
Bu durumda, uyuşmazlık tüketici işleminden kaynaklanmamakta, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve sebepsiz zenginleşme sözkonusu olduğundan genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görüleceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, uyuşmazlığın ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 07/11/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve el atmanın önlenmesi gibi davaların dışında vekalet görevinin kötüye kullanılması, ehliyetsizlik vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçılarının davada muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği (T.M.K. 640 md.) tartışmasızdır. Somut olayda, davacı tarafından ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı olarak pay oranında açılan davanın dinlenme olanağının bulunduğu söylenemez. Öte yandan, tereke adına dava açılmadığına göre terekeye mümessil tayin edilerek yargılamaya devam edilmesi de pay oranında açılan davanın dinlenmesini olanaklı hale getirmez....
Eldeki davada, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesince vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeni üzerinde durularak sonuca gidildiği, davacının miras payına hasren dava açtığı, terekeye döndürme isteminin bulunmadığı, çekişmeli taşınmazın ise dava tarihinde mirasçı olmayan üçüncü kişi adına kayıtlı olduğu, davacı dışında mirasbırakanın başkaca mirasçılarının da bulunduğu ve hatta bir tanesinin davalı olduğu, davacının öncelikle mirasbırakan babası tarafından vekil kılınan davalı ... ile diğer davalıların birlikte hareket ederek vekalet görevini kötüye kullandığını, bu nedenle temlikin geçersiz olduğunu ileri sürerek miras payı oranında iptal ve tescil isteminde bulunduğu, ne var ki ( 3.2.1. ) paragrafında açıklanan düzenleme uyarınca, kayıt maliki üçüncü kişiye karşı mirasbırakana teb’an vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeni yönünden pay oranında açılan tapu iptali ve tescil isteminin dinlenme olanağının bulunmadığı gözetilerek, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedeni...