Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ne var ki, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının 6100 sayılı HMK'nun 190. maddesi ile 4721 sayılı TMK'nun 6. maddesi uyarınca davacı tarafından usulünce ispatlanması gerekmektedir. Somut olayda, davacı tanık deliline dayanmasına rağmen tanık isimlerini bildirmediği gibi, tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller ile davacının dava konusu taşınmazdaki payının vekil olan davalı ... tarafından vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle temlik edildiği hususunun davacı tarafından usulüne uygun olarak ispatlanamadığı açıktır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Davacı, öncelikle mirasbırakan babası tarafından vekil kılınan davalı ...’in diğer davalı ... ile birlikte hareket ederek vekalet görevini kötüye kullandığını, bu nedenle temlikin geçersiz olduğunu ileri sürerek miras payı oranında iptal ve tescil isteminde bulunmuştur. Yukarıda açıklanan madde uyarınca, kayıt maliki üçüncü kişiye karşı vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeni yönünden pay oranında açılan tapu iptali ve tescil isteminin dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Tapu iptal ve tescil isteminin, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeni yönünden reddine karar verilmesi doğrudur. Diğer yandan, davacı tarafından vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeni yanında muris muvazaası hukuksal nedenine de dayanıldığı dava dilekçesi içeriğinden açık bir biçimde anlaşılmaktadır. Ne var ki, muris muvazaası hukuki sebebi üzerinde durulmadığı saptanmıştır....

      İlk derece mahkemesince, vekalet görevinin kötüye kullanılması söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince de davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine ve davalının istinaf başvurusunun kabulü ile karar ortadan kaldırılarak davada ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması veya muvazaa iddiasının; davalıya mirasbırakan tarafından yapılan temlik bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davalı lehine nisbi vekalet ücreti takdirine karar verilmiştir. Karar, davacılar ... ve ... tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ...'nün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacılar ... ve ...'...

        e vekalet verdiklerini ve buna dayalı olarak yapılan satış işleminin 17/03/1989 tarihinde gerçekleştiğini, işlemin 1 ay önce öğrenilmiş olmasının da hayatın olağan akışına uygun düşmediğini ve davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davada dayanılan hata - hile- vekalet görevinin kötüye kullanılması iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma isteği değer yönünden reddedilip, Tetkik Hakimi ...’in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, temlikin vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle yapılmadığı, iradi olduğu saptanarak yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik yoktur....

          Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin karar, Dairece; "İddianın ileri sürülüş biçimi ve dosya kapsamından; asıl dava vekalet görevinin kötüye kullanılması, birleştirilen dava ise velayet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir....

            İddianın içeriğinden ve ileri sürülüş biçiminden asıl ve birleştirilen davada vekalet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayanıldığı açıktır. Mirasbırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyetine tabidir. Davacılar dışında başkaca mirasçılar bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir. Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davaların dışında ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması, hata, hile, gabin vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların davada muvafakatlerinin sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği (Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi ) tartışmasızdır....

              -KARŞI OY- Dava, vekaletin kötüye kullanılmasına dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı ..., ...'i vekil tayın etmiş, bu vekil aracılığıyla davaya konu taşınmazlar davalı ...'ya satılmıştır. Davalı ...'nın taşınmazları ederinin altında satın aldığı sabittir. Satıcı ...'nın işlem tarihinde fiil ehliyetinin bulunduğu Adli Tıp Kurumu raporu ile anlaşılmaktadır. Tartışılması gereken husus somut olayda vekaletin kötüye kullanılması hukuki sebebinin bulunup bulunmadığı hususudur. Eğer vekil ..., vekil eden ...'nın iradesine uygun davranmamışsa vekalet görevinin kötüye kullanılması gerçekleşmiştir. Vekil eden ...'nın vekil ...'i ibra ettiği dosyada bulunan ibra belgesiyle sabittir. Bu durumda vekilin, vekil edenin iradesine uygun davrandığının kabulü gerekecektir....

                Hemen belirtilmelidir ki, iddianın ileri sürülüş biçimi ve dosya kapsamından; dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Ne var ki, mahkemece vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni üzerinde durulmadan davanın inanç sözleşmesine dayalı olduğundan bahisle sonuca gidilmiş olması doğru değildir....

                  Ne var ki, davacı diğer yandan vekaletin hile ile alındığı iddiasını ileri sürmekle vekalet görevinin kötüye kullanıldığı hukuki sebebine de dayanmıştır. Bilindiği gibi bozmaya uyan mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Bu durumda bozmaya uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak olacağından artık mahkemece bozma gereklerini yerine getirme zorunluluğu doğar. Dairenin 18.6.2013 tarihli, uyulmasına karar verilen bozma ilamında açıkça “...vekâletnamenin hile ile alındığı ve kötüye kullanıldığı iddiası bakımından yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, davada yolsuz tescil hukuksal nedenine dayanıldığı, bu iddianın ispatlanamadığı vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanılmadığı gerekçesiyle iddianın araştırma ve değerlendirme dışı bırakılması doğru görülmemiştir. Kabule göre de, davacı ...'...

                    a devrettiğini, her nekadar, vekelatname tarihinde sağlık kurulu raporu alınmış ise de, o tarihte sağlıklı düşünemediğini ve müzayaka halinde olduğunu; temlikin muvazaalı olup, kendisine satış bedeli ödenmediğini ileri sürerek, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğinde bulunmuş, yargılama sırasında davacı vefat ettiğinden dava tereke temsilcisi tarafından sürdürülmüştür. Davalılar, iddianın doğru olmadığını, çekişmeli taşınmazın 45.000.-TL bedelle satıldığını ve satış bedelinin davacıya ödendiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu