Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının hayat sigortası kapsamında vefat tazminat bedelinin tahsili için eldeki davayı açtığı, mahkememiz tarafından verilen red kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırıldığı, davacı vekili tarafından eksil harcın ikmal edildiği, davaya konu sigorta poliçesinin 10 yıl süreli olduğu, 3.yıl prim taksidinin ödendiği, sigorta şirketinin sigortalıya primin ödenmesine yönelik 6267 sayılı kanunun 1297.maddesi ve Hayat Sigortası Genel Şartları C.1.5....
Dava dışı banka tarafından gönderilen cevap ve hesap dökümüne göre, murisin babası tarafından yapılan bu ödemelerin kasko poliçesi ve kredi ödemesinden mahsup edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda murisin vefat tarihinde geçerli bir hayat sigortası poliçesinin yapıldığı ispat edilememiş olup tanık beyanının banka dekontları ve kayıtları karşında dosyaya yenilik katmayacağı, gerek hayat sigorta poliçesine gerekse poliçenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre sigorta poliçesinin yenilenmesi işlemlerinin takibinde ve yapılmasında sigorta şirketinin yükümlülüğünün bulunmadığı, davacı murisinin bankadan kullandığı ticari nitelikteki kredi ile bağlantılı sigorta sözleşmesini yenilememesi nedeniyle sigorta şirketinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı (Aynı yönde Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 09/12/2019 Tarih, 2019/1503 Esas, 2019/7989 Karar sayılı ilamı) anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
gerçekleştiği andaki kredi borcunu karşılamaması nedeni ile davalı bankanın bakiye kredi borcundan kusuru oranında sorumlu olduğu,, hayat sigortasının poliçe kapsamı kredi tutarı ve vadesi ile uyumlu olmadığından teminat açığına sebebiyet verdiği ve kusurlu olduğu, davacıların murisinin de sigorta poliçesinde teminat altına alınan bedelin konut kredisi ile uyumlu olmaması sebebiyle karşı koymayıp düşük teminatlı poliçeye göre sigorta primi ödeyip poliçeden hukuki yarar elde ettiğinden tarafların müterafik kusurlu olduğu, benzer davalardaki istikrarlı uygulaması kapsamında tarafların kusurunun % 50 olarak belirlendiği, davacıların davaya konu konut kredisi için murisin ölümünden dava tarihine kadar 227.421,57 TL, dava tarihinden sonra 442.496,16 TL olmak üzere toplam 669.890,73 TL kredi ödemesinde bulundukları, hayat poliçesi kapsamında davalı bankaya 20.000,00 TL ödeme yapıldığı, davalı bankanın hayat sigortasında teminat açığından sorumluluğunun (669.890,73 TL-20.000,00 TL/2=) 324.945,36...
Ziraat Bankası A.Ş.’den tüketici kredisi kullanan gerçek kişilerinin ölümleri halinde bankanın kredi riskinin teminatı altına alınması amacıyla grup hayat sigorta sözleşmesi akdedildiği, davacılar murisinin dava dışı T.C. Ziraat Bankası A.Ş.’den tüketici kredisi kullanması nedeni ile grup hayat sigortası kapsamında hayat sigortası teminatına dâhil olduğu sigorta başlangıcının 19.03.2013 tarihi olduğu, söz konusu sertifikada sigorta öncesinden gelen kanser hastalığının teminat kapsamı dışında kalacağı, aynı tarihte imzalanmış olan bilgilendirme formunda da sigorta öncesinden gelen kanser hastalığının teminat kapsamı dışında bırakıldığı, bunların yanında aynı tarihli sağlık beyan formunda sigortalıya sorulan sorulardan olan “teşhis edilmiş kanser hastalığınız var mı?”...
A.Ş adına bizzat kredi veren banka şubesi tarafından yetkili sigorta acentası olarak düzenlendiği, mütveffanın yaşı dikkate alındığında banka ve sigorta şirketinin daha özenli davranabileceği, bu kapsamda davacıların murislerinin ölümü üzerine kredi borcunun sigorta poliçesi kapsamında ödenmesine ilişkin başvruruların red ile sonuçlanmasından önce müteveffanın kullandığuı ilaçlara ilişkin SGK kayıtlarını talep ettikleri gibi baştan itibaren yani kredi kullandırmadan ve hayat sigortası yapmadan önce de basit bir şekilde müteveffanın kanser hastalığı bulunduğunu tespit edebilecekken, hafif kusurundan dahi sorumlu olan banka ve sigorta şirketinin bu yola gitmemesi karşısında; müteveffanın kasten bildirim yükümlülüğünün ihlal ettiğinden bahsedilmesinin hak ve nesafet ile bağdaşmayacağı ve yine ayrıca davacıların muris olarak hayat sigortası da taraf olmadıklarından 3....
Kredi kullanan tüketici adına yapılan hayat sigortası poliçesi mevcutken, bankanın tüketicinin ölümü nedeniyle, tüketicinin mirasçılarından ödenmeyen bakiye kredi alacağının tahsili için dava açması veya icra takibi başlatması, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturacağı gibi sigorta yapılmasına duyulan güven ve itimadı da zedeler. Bu nedenle banka alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmelidir. Davalıların murisi, bankadan kullandığı krediye teminat oluşturmak üzere bankanın talebiyle hayat sigortası yaptırmıştır. Esasen kredi veren bankanın talebi ile tüketici tarafından yaptırılan hayat sigortası, tüketicinin kendi isteğiyle yaptığı bir sigorta olmayıp, bankanın talebi üzerine kendi alacağına teminat oluşturmak üzere yapılan bir sigortadır. Sigorta poliçesinde, tüketici sigortalı, banka lehtar ve sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketidir. Poliçenin dain (alacaklı) ve mürtehini (rehin) bankadır....
SAVUNMA Davalı Ziraat Bankası AŞ vekili yanıt dilekçesinde özetle, hayat sigortası poliçesi primlerinin vekil eden nezdindeki cari hesaptan veya kredi kartından otomatik olarak tahsil edilmesine ilişkin yazılı bir talimat bulunmadığından herhangi bir tahsilat yapılamadığını, ayrıca 2013 yılından sonra murisin DASK sigorta primlerini öderken işbu davaya konu sigorta primlerini ödemediğini, vekil edenin sigorta ettirme ve sürenin dolması durumunda poliçeleri yenileme yetkisi bulunmadığını, bankanın sigorta poliçesi tanzim etmeye zorlanamayacağını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
23 taksit ödendiği, bakiye 54 taksit kaldığı, sigorta teminatı kapsamında 80.000- TL nın nakit olarak ödenmesi durumunda kredi borcu kalmayacağı, davacıların icra baskı altında taksitleri ödemeye devam ettikleri bildirilerek davacıların davalı bankaya kredi nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine, bankaya yapılan fazla ödemelerin iadesine, yeni dönemde hayat sigorta yaptırılmaması nedeniyle uğranılan zararın tahsiline, muristen intikal eden kredi borcunun davalı sigorta şirketince kapatılmasına yada hayat sigortası teminat bedelinin davacılara ödenmesine karar verilmesi istenmiştir....
Bölge Adliye Mahkemesi 13.Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair mahkeme kararına karşı davacılar vekili ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun, davacılar vekilinin istinaf taleplerinin reddine, davalılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ... Tüketici Mahkemesi'nin 06.09.2016 gün ve 2015/771 Esas, 2016/1561 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına, davanın reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince verilen 05/04/2017 tarih ve 2017/405 Esas,2017/461 Karar sayılı kararının Yargıtayca incelenmesi süresi içinde davacı vekili tarafından istenmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, müvekkilinin murisi...'in davalı bankadan kredi kullandığını, önceden doldurulmuş ve hazırlanmış Uzun Süreli Kredi Hayat Sigortası katılım sertifikasının imzalandığını, ...'...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, davacıların murisi Mustafa Temel'in İşbankası Samsun Şubesinden bireysel kredi kullanması nedeniyle kredinin teminatı için Anadolu Hayat Emeklilik A.Ş nezdinde hayat sigortası poliçesini düzenlendiğinden, davacıların murisinin sigorta poliçesi yürürlükte bulunduğu sırada 25/08/2018 tarihinde vefat etmesinden dolayı açılan tazminat davasıdır. Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır....