Asliye Hukuk Mahkemesince, bozma ilamı doğrultusunda verilen görevsizlik kararı uyarınca, uygulama kadastrosuna itiraz davası yönünden Kadastro Mahkemesine gönderilen dava dosyasında yapılan yargılama sonunda; " 3402 sayılı 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosunda mevzuata aykırı olarak tesis kadastrosunun dışına çıkılarak sınırlandırma hatası yapıldığının ve davada husumet yöneltilen ...'nün tüzel kişiliği bulunmamakla birlikte ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Uygulama Kadastrosuna İtiraz Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Mahkemece verilen önceki karar ... tarafından bozulmuş olup bozma ilamında özetle; "idarece hatalı şekilde yapılan tescil işlemine değer verilmek suretiyle kabul kararı verilmesi isabetsiz olduğu gibi, uygulama kadastrosuna karşı askı ilan süresi içinde itiraz davalarında mülkiyetin çözümlenemeyeceği düşünülmeksizin davacı adına tescil kararı verilmesinin de usul ve yasaya uygun olmadığı açıklanarak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin isabetsizliğine" değinilmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSUNA İTİRAZ Yargıtaya Geliş Tarihi: 08/07/2021 -KARAR- 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40. ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18. maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, uygulama kadastrosuna (22/2-a) itiraza ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 26/01/2022 tarihli ve 2022/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, dosyanın Yargıtay 8. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 28/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
amacının, tesis kadastrosuna ilişkin mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı gibi aynı nitelikteki uyuşmazlıkların da uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı, somut olayda; mahkemece eldeki davanın 3402 sayılı Yasa'nın 22. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi uyarınca yapılan uygulama kadastrosundan kaynaklı ortak sınırın belirlenmesine ve uygulama kadastrosunun yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik olduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, davacının 1972 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında zemine aykırı olarak belirlenen sınırın, uygulama kadastrosu esnasında sabit ve çekişmesiz sınır kabul edildiğini, zemindeki sınırın kesik çizgilerle gösterildiğini belirterek, 195 ada 75 ve 77 parsel sayılı taşınmazların sınırlandırma tespit ve tescillerinin iptali ile zemindeki sınıra göre belirlenmesi istemiyle dava açtığı, davacının talebinin uygulama kadastrosuna itiraz değil, mülkiyet ihtilafına yönelik olduğu, tesis...
B) Eldeki dava, yörede 14.02.2007 - 14.08.2007 tarihleri arasında ilân edilen orman kadastrosuna itiraza ilişikindir. Bununla birlikte dosya arasında çekişmeli taşınmaz hakkında düzenlenen 22/2-a uygulama tutanağının aslının bulunduğu ve tutanağın yüzölçümü hanesinin eldeki dava sebebiyle boş olarak bırakılarak mahkemeye gönderildiği anlaşılmıştır. Orman kadastrosuna itiraz davasının 22/2-a çalışmalarına itiraz davasına dönüşmesi veya açılacak 22/2-a uygulamasına itiraz davası ile birleştirilerek görülmesi mümkün değildir. 22/2-a çalışmalarına itiraz davalarında paftada uyumsuzluk olup olmadığı incelenip sonucuna göre karar verilir, ancak orman kadastrosuna itiraz istemli açılan davalarda bu yönde bir inceleme yapılması söz konusu değildir. Mahkemece 22/2-a tutanağının olağan yollarla kesinleştirilmesi ve tescil edilmesi amacıyla kadastro müdürlüğüne iadesine karar verilmesi gerekirken, bu yönde bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir....
Dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olup, uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir....
Dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olup, uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir....
ın komisyona yaptığı itiraz neticesinde 15.02.2011 tarihli komisyon kararı ile itiraz kabul edilerek taşınmazlar arasındaki sınır iptal edilerek davacıya ait 422 ada 83 parselin 15965,08 m2, davalıya ait 422 ada 84 parselin ise 8643,57 m2 olarak tespitine karar verilmiştir. Davacı vekili, uygulama kadastrosunun doğru yapılmasına rağmen komisyon kararı ile 15.965,08 metrekare olarak tespit edilmesinin doğru olmadığını belirterek taşınmazının uygulama kadastrosu tespiti gibi tescil edilmesini talep etmiştir....
Her ne kadar dava uygulama kadastrosuna ilişkin askı ilan süresi içerisinde açılmış ise de, uyuşmazlık, kadastrosu kesinleşen taşınmaz bölümüne yönelik mülkiyet ihtilafından kaynaklandığından, davacının tapu iptali ve tescil isteği bakımından yargılama yapma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine ait bulunmaktadır. Bu husus Mahkemenin de kabulünde olup, uygulama kadastrosuna itiraz davalarında mülkiyete ilişkin itirazların ileri sürülemeyeceği belirtilmiştir. Hal böyle olunca tapu iptali ve tescil isteği yönünden ... Mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davacının Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmakta muhtariyetine şeklinde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmü BOZULMASINA, 19.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda öncelikle tartışılması gereken husus, davanın bölgede 2016 yılında yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğin de mi olduğu yoksa mülkiyet hakkına ilişkin bir tapu iptal ve tescil istemine mi ilişkin olduğudur. Buna göre; her ne kadar mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de, davacının iddiasını ileri sürüş biçimi, dava dilekçesinde açıkça taşınmazın 2016 yılında kadastro çalışmasına tabi tutulduğunu ve tespit sonucu 30.75 m2 olarak tescil edildiğini öne sürmesine ve özellikle Kadastro Müdürlüğü'ne husumet yönelterek dava açılmış olması karşısında istem, uygulama kadastrosuna itiraz istemine ilişkin olup, mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmesi isabetsizdir....