Ne var ki Mahkemece, verilen kararın hüküm fıkrasında, davacının uygulama kadastrosuna itiraz talebi hakkında hüküm kurulmadığı gibi, hükmün gerekçesi incelendiğinde, davacının tazminat talebine ilişkin olarak gerekçe gösterildiği halde, uygulama kadastrosuna itiraz istemine ilişkin herhangi bir gerekçeye yer verilmediği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, mahkemece davacının uygulama kadastrosuna itiraz talebi yönünden olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmaması da isabetsizdir. Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle davacıya, paydaşı bulunduğu eski 43 (yeni 140 ada 5) parsel sayılı taşınmazın kendisi dışındaki diğer tapu maliklerinin yöntemince davaya katılımını sağlamak üzere süre ve imkan verilmeli ve bu şekilde taraf teşkili tamamlandıktan sonra işin esasına girilerek hüküm kurulmalıdır....
Parsel sorgu uygulaması ve UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, İlk Derece Mahkemesince karar verildikten sonra 3402 sayılı Kanun'un 22/2-a bendi uyarınca yapılan yenileme çalışmasında dava konusu 1504 parsel 63.600 m2 yüzölçümünde iken, 80.517,39 m2 yüzölçümü ile işlem görmüştür. İlk Derece Mahkemesince, karardan sonra yapılan yenileme çalışmasına ilişkin açılmış bir dava olup olmadığının araştırılması ve yenileme çalışmasına ilişkin tarafların beyanı alınarak, uygulama kadastrosuna itiraz var ise dava, aynı zamanda uygulama kadastrosuna itiraza dönüşeceğinden görev hususu da düşünülerek öncelikle bu itirazın çözülmesi, uygulama kadastrosuna itiraz olmadığı takdirde bilirkişiden yeni oluşan çapa ve kayda göre rapor alınıp, yeni oluşan duruma göre değerlendirme yapılarak hüküm kurulması gerekirken, bu hususlar göz önünde bulundurulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir. VI....
Bu nedenle, taraflar arasındaki somut uyuşmazlıkta öncelikle, uygulama kadastrosuna ilişkin uyuşmazlığın çözümünde zorunluluk bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle, dava konusu taşınmazların ortak sınırına yönelik uygulama kadastrosundan kaynaklanan uyuşmazlık kesin çözüme kavuşturulmadan, asıl ve karşı davadaki diğer istemler yönünden değerlendirme yapılması mümkün değildir. Diğer yandan, asıl davadaki talepler bakımından miktar ve değere göre istinaf ve temyiz yasa yoluna başvurulmakta iken, karşı davadaki uygulama kadastrosuna itiraz talebi bakımından değere bakılmaksızın istinaf ve temyiz yasa yoluna başvurulabilmektedir. Bu durum, asıl davanın istinaf aşamasında kesinleşmesi, buna karşılık uygulama kadastrosuna itiraz davasının ise temyiz yasa yoluna tabi bulunması sebebiyle temyiz aşamasında kesinleşmesi ihtimalini doğurmaktadır....
İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle Mahkemelerce, uygulama faaliyetine eş değer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur. Uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir. Somut olayda, davacının paylı malik olduğu 1417 ada 5 parsel sayılı taşınmazın öncesi 1492 parsel olup ilk tesis kadastrosunda tescil harici bırakılmışken Kars 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.12.1981 tarihli ve 1979/410 Esas, 1981/559 Karar sayılı ilamı ile hükmen tescil edilmiştir. Dava konusu 1417 ada 13 parsel sayılı taşınmaz da hükmen tescil edilmiştir....
Davacı vekili, asıl ve birleşen davasında uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazların yüzölçümünün eksildiğini ve yanlışlığın davalılara ait taşınmazdan kaynaklandığını açıklayarak tesbite itiraz etmiştir....
Gerekçe ve Sonuç İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre davacıların, davasını açarken, uygulama kadastrosu sırasında, kendi parseli aleyhine olacak şekilde sınırlarında ve yüzölçümünde değişiklik yapılan taşınmazları açıkça bildirmesi, davasını ve iddiasını, taşınmazının komşu eski 273 parsel yeni 111 ada 8 parselden kaynaklandığı şeklinde somutlaştırması karşısında, yerleşik Yargıtay kararlarına ve 6100 ... Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 ... Kanun) hükümlerine göre, somut olayda kadastro müdürlüğüne husumet yöneltilerek dava açılamayacağı, uygulama kadastrosuna itiraz davalarının, hakları çatışanlar arasında görülmesinin gerektiği, 6100 ... Kanun hükümlerine göre dahili dava ya da ıslah yolu ile de olsa dava dilekçesinde davalı gösterilen kişinin, 6100 ......
Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, özü itibariyle uygulama faaliyetinin yukarıda açıklanan ilke ve yöntemlere göre yapılıp yapılmadığının denetlenmesini zorunlu kılan davalardır.Yöntemine uygun yapılmayan uygulama kadastrosu, mülkiyete ilişkin kazanılmış hakların ihlali sonucunu doğurur. Bu nedenle, uygulama kadastrosundan kaynaklanan ihtilafın çözümü için nasıl bir araştırma yapılması gerektiği hususu önem taşımaktadır. Yukarıda yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, uygulama kadastrosu, önemli oranda bir mühendislik faaliyetidir....
Hukuk Dairesinin 04.06.2018 tarih ve 2018/2484-3749 Esas, Karar sayılı ilamıyla; "davanın sınır ihtilafına ilişkin olduğu, geri çevirme kararıyla getirtilen bilgi ve belgelerin incelenmesinde taşınmazlar hakkında uygulama tutanağının düzenlenmesiyle birlikte davanın uygulama kadastrosuna itiraz davasına dönüştüğü açıklanarak, davanın görevsizlik kararı verilerek Kadastro Mahkemesine aktarılması" gereğine değinilerek bozulması üzerine, bu dava da görevsizlikle kadastro Mahkemesine aktarılmıştır Kadastro Mahkemesince, davacı ... tarafından, askı ilan süresi içinde, adına kayıtlı eski 59 (yeni 410 ada 3 parsel) sayılı taşınmazın 15.000 m2 olan yüzölçümünün 12.752,52 m2 indirildiğini, eksikliğin komşu taşınmazda bırakıldığını öne sürerek açılan uygulama kadastrosuna itiraz davası ile aktarılan davaların birleştirilmesi suretiyle yapılan yargılama sonunda, asıl davanın ve birleşen davaların kesin hükmün varlığı nedeniyle HMK 114/1-i ve 115/2. maddesi gereğince usulden reddine, yeni 410 ada...
Dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkindir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup asıl ve birleşen dosya davacıları vekili temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/11/2019 NUMARASI : None DAVA KONUSU : Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil; Kesinleşen Uygulama Kadastrosuna İtiraz KARAR : Söke 2....