Bununla birlikte, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Bu durumda, borçlu ... adına gönderilen ödeme emri tebligatı, usulsüz tebliğ edilmiş olduğundan, adı geçen borçlu yönünden usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin, şikayet dilekçesinde bildirilen öğrenme tarihi olan 17.10.2015 tarihi olarak düzeltilmesi gerekir. Öte yandan, İİK'nun 168/1. maddesinin 3, 4 ve 5. bentleri gereğince, borçlunun borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, imzaya itirazını ve takibin müstenidi olan senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığına yönelik şikayetini yasal 5 günlük süresi içerisinde icra mahkemesine yapması zorunludur. Bu süre en geç ödeme emrinin, itiraz ya da şikayet edene tebliğinden sonra başlar....
Ayrıca satış dosyasında tebliğe çıkarılıp da iade dönen tebligat bulunmamaktadır. Bu nedenlerle tebligat usulsüz tebliğ edilmiştir. İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir. O halde mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle şikayet kabul edilerek ihalenin feshine karar verilmesi yerine, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi. GB...
Davalı T3 Vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; usulsüz tebligat nedeni ile yapılan şikayetin süresinde olmadığını, haciz ihbarnamesinin tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağının İİK nun 16. maddesi olduğunu, tarafların bu yöndeki şikayetlerinin aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapmak zorunda olduğunu, icra dosyasından gönderilen tebligatların usulsüz olmadığını, şikayet yolu ile açılan davanın yasal süre içerisinde açıldığının kabulünün mümkün olmadığını, davacı vekilince icra dosyasından gönderilen haciz ihbarnamelerinin tebliğlerinin usulsüz olduğuna dair iddialarını doğrular herhangi bir somut delilin icra dosyasında mevcut olmadığını, davacı tarafa yapılan tebligatların davacının mernis adresine gönderildiğini, bu adresin davacının tebliğe yarar son adresi olduğunu, davacı tarafa çıkarılan ihbarnamelerin Tebligat Kanunu'nun 32., 10/f1., 10/f2., ve 21/f2....
kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Usulsüz tebliğ şikayetinin reddine, karar verildiği görülmüştür....
Tebligatın icra müdürlüğünce hazırlanarak gönderildiğine bir ihtilaf bulunmadığından icra memurunun imzasının bulunmaması tek başına tebliğ işlemini usulsüz kılmaz. Tebliğ günü ise mazbatada damga ile basılıdır. Tebliğ evrakında tebliğ saatinin yazılmaması, itiraz veya şikayet hakkının kullanılmasının tebliğ saatine bağlı olduğu hallerde gözönüne alınabilecek bir husus olup itiraz ya da şikayet hakkının kullanılmasının gün, hafta ya da ay ile tayin edildiği hallerde etkisi bulunmadığından mazbatada saatin yazılmaması tebliği usulsüz kılmaz. Kaldı ki tebliğin başlangıcından mazbata teslimine kadar yapılan tüm işlemlerin gün ve saatleri PTT tarafından elektronik ortamda tutulmakta olup barkod numarasıyla PTT Gönderi Takip başlığı altında sorgulamaya açıktır. TK'nın 21/2. maddesine göre yapılacak tebliğ işlemlerinde en yakın komşu, kapıcı ya da yöneticiye bildirim yapılacağına dair bir koşula yer verilmemiştir....
Diğer davacı T2'a ise 1. haciz ihbarnamesinin yine mernis adresine tebliğe çıkartıldığı ancak çarşıda olması sebebiyle aynı konutta ikamet eden kayın validesi T3 03/11/2011 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, bu sebeple bu davacının 1. haciz ihbarnamesinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetinin yerinde olmadığı, ancak 2. haciz ihbarnamesinin TK'nun 21/1 maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmış ise de, muhatabın nerede olduğunun hangi komşudan öğrenildiğinin belirtilmediği, yine geçici mi sürekli mi adresten ayrıldığının ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin de tespit edilmediği bu sebeple 2. haciz ihbarnamesi tebliğinin usulsüz olduğu, 3. haciz ihbarnamesinin ise doğrudan mernis adresine TK'nun 21/2 maddesine göre tebliğ edilmiş olması sebebiyle usulsüz olduğu anlaşılmış olmakla, bu davacının da borçlu sıfatı kazandırılarak mallarına haciz konulması usul ve yasaya aykırı ise de, bu davacı yönünden 1. haciz ihbarnamesi tebliğinin usulsüz olduğuna yönelik şikayetinin...
Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır" hükmü gereğince kanuna muhalif işlemlerden dolayı öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içerisinde şikayette bulunması gerektiği, TK 32. maddesi: "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır." hükmü gereğince davacı vekilinin icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde ödeme emri ve takipten 11.04.2018 tarihinden haberdar oldukları, mahkememize 20.04.2018 tarihli şikayet başvurusunun İİK 16/1. maddesi gereğince 7 günlük şikayet süresinin geçtikten sonra yapıldığı anlaşıldığından şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine, tensip ara kararı ile verilen tedbir kararının kaldırılmasına, usulsüz tebliğ nedeniyle süresinde yapılan şikayet olmadığından davacının hacizlerin iptal edilmesi ve mevcut hacizlerin kaldırılması talebinin reddine, davalı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin dava konusunun usulsüz tebligat ve hacizlere yönelik şikayet olması nedeniyle" şeklindeki gerekçe...
nun vekiline usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek dört adet taşınmaza ilişkin ihalenin feshi istemiyle sulh hukuk mahkemesine başvurduğu, mahkemece, hissedarlar ... ile ...'nun vekiline çıkartılan tebligatın usulsüz olduğu ve taşınmazların eski ada - parsel numaraları ile satışa çıkarıldığı gerekçeleriyle davanın kabulüne ve 09.5.2014 tarihli taşınmazların ihalelerinin feshine karar verildiği görülmektedir. Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgilisine aittir. İhalenin feshini isteyen davacı hissedar ..., kendisi dışındaki diğer ilgililere, satış ilanının tebliğ edilmediği ya da usulsüz tebliğ edildiği hususunu ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremez. Bu nedenle mahkemenin bu yöne ilişkin fesih gerekçesi yerinde değildir....
nun vekiline usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek üç adet taşınmaza ilişkin ihalenin feshi istemiyle sulh hukuk mahkemesine başvurduğu, mahkemece, hissedarlar ... ile ...'nun vekiline çıkartılan tebligatın usulsüz olduğu ve taşınmazların eski ada - parsel numaraları ile satışa çıkarıldığı gerekçeleriyle davanın kabulüne ve 14.4.2014 tarihli taşınmazların ihalelerinin feshine karar verildiği görülmektedir. Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgilisine aittir. İhalenin feshini isteyen davacı hissedar ..., kendisi dışındaki diğer ilgililere, satış ilanının tebliğ edilmediği ya da usulsüz tebliğ edildiği hususunu ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremez. Bu nedenle mahkemenin bu yöne ilişkin fesih gerekçesi yerinde değildir....
tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : HGK.nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 esas - 1991/344 karar sayılı ilamında açıklandığı üzere; 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinde; "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise, muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi addolunur" hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olur. Bunun için muhatabın, tebliği öğrendiğini beyan etmesi ve tebliğden yeni haberdar olduğunu bildirerek tebliğin usulsüzlüğünü şikayet etmesi gerekir. Bu durumda tebliğ tarihi muhatabın bildirdiği "öğrenme tarihi"dir. Öğrenme tarihi bildirilmemiş ise en geç şikayet tarihinde öğrenildiğinin kabulü gerekir....