İcra Müdürlüğünün 2016/6554 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını 16/11/2021 tarihinde öğrendiğini, dava konusu tebliğ mazbatasının müvekkiline TK'nın 21/1 maddesi gereğince usulsüz olarak tebliğ edildiğini, tebligat Yönetmeliği gereğince adreste bulunmama sebebinin bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırılarak beyanlarının tebliğ mazbatasına yazılıp imzalatılması, imzadan çekinme halinde bu durumun yazılarak imzalatılmasının zorunlu olduğunu, tebliğ memurunun adreste bulunmama nedenini tahkik ve tevsik etmediğini, tahkikatın hangi komşudan yapıldığının belgelendirilmediğini, komşu imzasının alınmaması, müvekkilinin adreste bulunmama sebebinin belirtilmemesi nedenleriyle usulsüz olduğunu belirterek, davacıya yapılan 10/05/2016 tarihli Örnek 7 ödeme emri tebligatının ve buna bağlı işlemlerin iptali ile usulsüz tebliğden haberdar olunan 16/11/2021 tarihinin ödeme emrinin tebliği tarihi olarak...
İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya (varsa vekiline) tebliğ edilmelidir. Borçluya (varsa vekiline) satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi, Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebi olup, borçlu vekiline satış ilanının tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesi de aynı hukuki sonuçları doğurur. O halde, mahkemece şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi... Hukuk Dairesinin 23/03/2020 tarih, 2020/493 E. - 2020/528 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA......
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/11/2020 NUMARASI : 2020/1022 ESAS- 2020/1274 KARAR DAVA KONUSU : USULSÜZ TEBLİĞ ŞİKAYETİ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün 2020/16302 e sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin müvekkilinin adresine tebliğ edildiği tarihten önce müvekkilinin adresten taşındığını, muhtara yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, davalının müvekkilinin eski işvereni olduğunu, haksız ve kötü niyetli takip başlattığını, müvekkilinin maaş hesabı dahil tüm malvarlığına el konulduğunu, satış işlemlerine de başladığını beyanla takibin ve hacizlerin durdurulması ile davanın kabulüne ve usulsüz yapılan tebligatın iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
O halde mahkemece 89/1 haciz ihbarnamesinin usulsüz tebliğ şikayetinin süre aşımından reddine, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ şikayetinin ise esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK'nun 353/1- b.2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacının 89/1 haciz ihbarnamesinin usulsüz tebliğ şikayetinin süre aşımından reddine, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ şikayetinin ise esastan reddine, sair itiraz ve şikayetlerinin reddine dair karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle, 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK'nun 353/1- b.2. maddesi gereğince İstanbul 19....
DELLİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Uyuşmazlık; ödeme emrinin usulsüz tebliği ve takibin iptali talebinden ibarettir. Genel haciz yoluyla başlatılan takiplerde asıl olan ödeme emrinin tebliğinden itibaren kanuni süresi içinde itirazın icra müdürlüğüne yapılmasıdır. Kanuni süreden kasıt ise, ödeme emrinin usulsüz tebliğine dair iddianın öğrenilmesi tarihinden itibaren 7 gün içinde usulsüz tebligat şikayetinin icra mahkemesinde İİK. 16/1 maddesi gereğince dava ikamesi ile olacağı aşikardır. O halde, davacı asıl tarafından icra takip dosyasına ibraz edilen borca itiraz dilekçesinde takipten 12/01/2021 tarihinde haberdar olduğunun bildirilmiş olması anılan tarihten itibaren 7 günlük süre içinde dava açması halinde usulsüz tebligat iddialarının yargılaması yapılacağı aşikardır. Ancak, davacı tarafça davanın açılma tarihi nazara alındığında kanuni süresi içinde öğrenme tarihinden itibaren açılmış davanın bulunmadığı sabittir....
, taraflarına gönderilen ödeme emrinin muhtara tebliğ edilerek usulsüzce kesinleştirildiğini, tebliğ mazbatasında Yeni Mahalle Muhtarının imza ve kaşesinin bulunduğunu, Hani Kır isimli şahsın herhangi bir imzasının bulunmadığını, tebligatı yapan PTT dağıtım memurunun Gökhan Karagöz olduğunu, davaya konu olayda PTT tebliğ memuru tarafından usulüne uygun bir tebliğ silsilesi uygulanmadan hukuka ve usule aykırı olarak tebliğ edildiğini, adı geçen PTT memuru hakkında soruşturma açıldığını, icra dosyasında yapılan işlemlerin usulsüz kesinleşme ile yapıldığını, bu sebeple; usulsüz tebliğ edilen ödeme emrinin iptali ile tebliğ tarihinin 31/08/2020 tarihi olarak tespitine, usulsüz kesinleşme ile yapılan muamelelerin iptaline, dosyadaki hacizlerin fekkine karar verilmesini talep etmiştir....
Çimeli sokak N:9 Karataş/ADANA adresine Usulsüz olarak Teb K. 21 köy azasına yasal şartlar tebliğ mazbatasına derc edilmeden usulsüz tebliğ edildiğini, Çınarlı mah. Atatürk cad. N:1 seyhan/ADANA olarak gönderilen tebligat usulsüz olarak yanında çalışanı olmayan Ayşın ARAS' a tebliğ edildiğini, T2 adına gönderilen hesap kat ihtarnamelerinin Tebligat Kanunun 10, 16 ve 21....
Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK'nun 05.06.1991 tarih, 1991/12-258 E.-1991/344 K. sayılı kararı). Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için ise usulsüz de olsa bir tebligatın varlığı ön koşuldur. Somut olayda, borçlulara tebliğ edilen ödeme emri tebliğ mazbatalarının incelenmesinde; muhatapların tevziat saatlerinde bulunmamaları nedeniyle tebliğ mazbatalarının muhtara bırakıldıklarının bildirildiği, fakat Tebligat Kanunu 21. madde gereği gerekli araştırmaların yapılmadığı anlaşıldığından, anılan tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğu görülmektedir. Öte yandan, tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur....
, mahkemece, usulsüz tebliğ şikayetinin adrese yapılan tebligatın Tebligat Kanunu'nun 10.maddesine uygun olduğu belirtilerek reddine karar verildiği kararın borçlu tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemiz'in 2017/1119 Esas 2017/2681 Karar 27.02.2017 tarihli ilamı ile "Somut olayda; asıl şikayet dosyasında borçlu vekili, ödeme emri tebligatının usulsüzlüğü ile takip talebi ve ödeme emri ekinde takibe dayanak belgelerin bulunmaması sebebiyle takibin ve ödeme emrinin iptali talebinde bulunmuş, mahkemece; tefhim edilen kısa kararda, “asıl dosyada tebliğ tarihinin düzeltilmesi talebinin reddine” karar verilmiş, gerekçeli kararda ise; asıl şikayet dosyasındaki her bir talebin neden reddedildiğine dair gerekçe oluşturarak, “şikayetin reddine” hükmedilmek suretiyle, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirildiği, mahkemece çelişkinin giderilmesi amacıyla yeni bir karar verilmesi gerekçesi ile kararın bozulduğu, mahkemece bozmaya uyularak asıl dosya olan usulsüz tebliğ şikayeti...
Hukuk Dairesinin 17.11.2008 tarih 2008/10215-15762 sayılı bozma kararında özetle: “usulsüz tebligatın varlığı tespit edilmiş ise de, Tebligat Yasasının 32. maddesinde yer alan, "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur." hükmü çerçevesinde, davacının tebliğ konusunu öğrenme gününün tebliğ tarihi olarak kabul edilmesi gerekir. Davacı, ... Kadastro Mahkemesine verdiği 20.07.2007 tarihli dilekçede, kararın kendisine tebliğ edilmediğini, tebligatın usulsüz olduğunu belirterek, tebliğ konusu kararı haricen öğrendiğini beyan etmiştir. Bu durumda, davacının usulsüz olduğunu iddia ettiği, tebligat ve konusunu en geç 20.07.2007 tarihinde öğrenmiş olduğundan Tebligat Yasasının 32. maddesine göre tebliğ tarihinin 20.07.2007 olarak kabul edilmesi gerekirken, tebligatın iptaline karar verilerek, kararın yeniden tebliğe çıkarılmasının hukuki dayanağı bulunmamaktadır....