Abdülhamit Han Bulvarı No: 83/1 Merkez/Bilecik” adresine tebliğe çıktığı ve şirketin adresten ayrıldığı şerhiyle 17.01.2022 tarihinde bila tebliğ iade edildiği, sonrasında aynı adrese (ticaret sicil adresine) çıkarılan ödeme emrinin, 23.02.2022 tarihinde Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre, (6) numaralı örneğe göre düzenlenen tebliğ evrakının bir nüshası adresin kapısına asılarak tebliğ edildiği anlaşılmış olup, bu durumda, yapılan tebligat;7201 sayılı Kanun'un 35. maddesi ile Yönetmeliğin 57/2. maddesi hükümlerine ve aranan şekil şartlarına göre şeklen usulüne uygundur. Bunun dışında, bu maddede öngörülen usule göre yapılacak olan tebliğ işlemlerinde, tebliğ evrakında komşu ismi ya da muhtarlığa bırakıldığına dair şerh bulunması gerektiğine ilişkin yasal düzenleme bulunmamaktadır. O halde, İlk Derece Mahkemesince usulsüz tebliğ şikayetinin reddine karar verilmesi gerekir ki, ilk derece mahkemesi kararı da bu cihettedir....
icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, ödeme emri, kıymet takdiri raporu ve 103 davetiyesi tebliğlerinin usulsüz olduğu, tebliğ tarihlerinin iptali ile ıttıla tarihi olan 21.12.2015 olarak düzeltilmesine, kıymet takdiri davasının ve meskeniyet şikayetinin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir....
İcra Müdürlüğünün 2020/1403 E. sayılı dosyasından başlatılan ilamlı icra takibinde 4- 5 örnek icra emrinin 12/03/2020 tarihinde vekil olarak e- tebliğ yoluyla tebliğ edildiği halde hacze ilişkin 06/08/2020 tarihli 103 davetiyesinin "38" barkod nolu tebligatla vekil varken asile usulsüz olarak tebliğ edildiğini, asile usulsüz olarak yapılan 103 davetiyesinin tebliğinin geçersiz olduğunu, müvekkillinin eşi ve çocuğu ile bu evde ikamet ettiklerini, kullanım alanı 100 metrekare civarında olan bu evin, gerek konumu ve gerek ise ebatları ile müvekkilinin ailesi ile barınması için yeterli, hallerine münasip bir ev olduğunu, aslında haczedilmezlik kuralı ile sadece borçlunun değil, ailenin de korunmasının amaçlandığını belirterek, İzmir İli, Buca İlçesi, Tınaztepe Mahallesi, 7406 ada, 2 parselde kayıtlı taşınmaza konulan haczi bilirkişi raporlarının 11/12/2020 tarihinde e-tebliğ ile taraflarına tebliğ edilmesi ile öğrendiklerini belirterek, haczin kaldırılmasına ve satışın iptaline, Karşıyaka...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular ... ve ... tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Borçluların usulsüz tebliğ şikayeti kabul ediliğine ve borçluların da yargılamada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğine göre, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca borçlular vekili lehine de vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu konuda olumlu ya da olumsuz karar verilmemesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlular ... ve ...'...
Ayrıca belirtmek gerekir ki, hesap özetinin, tazmin talebinin veya ihtarın ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması TMK'nun 887. maddesinde öngörülen ödeme istemi yerine geçer. Somut olayda, alacaklı tarafça, genel kredi sözleşmesine dayanılarak asıl borçlu ve ipotek maliki şikayetçi aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatılmış, borçlu vekili, usulsüz icra emri tebliği şikayeti ile birlikte öğrenme tarihine göre yasal sürede icra mahkemesine yaptığı başvuruda; diğer şikayetleri ile birlikte hesap kat ihtarnamesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, bu nedenle icra emri gönderilemeyeceğini de ileri sürerek takibin iptalini istemiştir. İpotek borçlusu ... adına çıkartılan ihtarnamenin muhatabın 2.adresine gönderilen tebliğ evrakının adresin kapalı olması nedeniyle 11 numaralı komşusuna haber verilerek muhtar imzasına tebliğ edildiği açıklaması ile 23.01.2012 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....
Somut olayda; ödeme emri tebligatının 17.01.2021 tarihinde borçlu şirkete elektronik yolla tebliğ edildiği, tebliğ tarihinde borçlu limited şirketin tek yetkilisinin... olduğu ve...'in tebliğ tarihinden önce 30.10.2020 tarihinde vefat ettiği ve tebligat tarihinde şirketin başka temsilcisinin bulunmadığı dosyada mevcut ticaret sicil kayıtları ve veraset ilamından anlaşılmıştır. Tek ortaklı limited şirkete elektronik yolla çıkarılan tebligat, tebliğ tarihinde limited şirket yetkilisinin ölü olması ve yeni yetkilisinin bulunmaması nedeni ile yok hükmündedir. Dosya arasına alınan Malatya Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 27.04.2023 tarihli ticaret sicil yazısından anlaşılan ve...'in ölümünden sonra atanan şirket yetkililerinin bulunduğu gözetildiğinde, şirkete yeniden tebligat çıkarılarak takibin kesinleştirilmesi gerekir....
Yerel mahkeme, ortada bir tebliğ işlemi varmış da bu tebliğin usulsüzlüğünün uyap’tan öğrenildiği gerekçesiyle ret kararı verilmişse de dosyada herhangi bir tebliğ işlemi bulunmadığını. Yargıtay uygulamasına göre tebliğden haberdar olunduğunun kabulü için usulsüz de olsa bir tebliğ işleminin bulunması gerektiğini. Oysa dosyada usulsüz de olsa bir tebliğ işlemi bulunmadığından sürenin başlaması hukuken mümkün olmadığını. Süresiz şikayet halinin bulunduğu kesin bir dille tekrar etmekle beraber mahkemenin 7 günlük süreyi başlatma usulünde de hata olduğunu. Müvekkil 22.12.2022 tarihinde takipten haberdar olmuş, aynı gün de icra diaresine itirazda bulunduğunu. Dolayısıyla 7 günlük itiraz süresi içerisinde dosyaya sunulan bir itiraz dilekçesi bulundugunu. İcra müdürlüğü ise bu hususta halen bir karar vermemiş olup işlemin sürüncemede kalması sebebiyle dava yoluna müracaat edildiğini....
tebliğ işleminde haberdar olmuş ise geçerli sayılır....
Daha sonra tebligat kanunu 21/2 göre tebliğ yapılması istenmiş, mernis adresi olduğu belirtilerek, Tebligat Kanunu 21/2 ye göre mahalle muhtarlığına tebliğ edilmiştir. Mahkeme tebligat usulsüzlüğü şikayetinin ara karar ile incelemiş, aynı celsede de esas yönünden hüküm kurarak davanın reddine karar vermiştir. Kararda da tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin gerekçesinde açıklama yapmıştır. Davalı tarafından istinafında davacı tarafın tebligatın usulsüzlüğünden bahsetmediğini, taleple bağlılık ilkesi gereğince talep edilmeyen bir husus hakkında ara kararla hükme bağlanmasının hukuka aykırı olduğunu, muvafakatlarının bulunmadığını belirtmiş ise de; Davacı vekili dava dilekçesinde tebligattan haberi olmadığını belirtmiş, duruşmadaki beyanında da müvekkilinin tır şoförü olması sebebiyle evde yokken muhtara tebligat yapıldığını, tebligatın usulsüzlüğünü dile getirdiği gözetildiğinde davacının usulsüz tebliğ şikayeti söz konusudur....
Zira, satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi, borçlunun satıştan makul bir süre önce haberdar olmasını gerektirir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ işlemi, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatap tebliğden haberdar olmuş ise, tebliğ işlemi geçersiz olmayıp muhatabın usulsüz tebliği öğrendiği tarih tebliğ tarihi kabul edilir. Bu nedenle borçluya yapılan satış ilanı tebliği usulsüz olsa bile, borçlu satış gününden makul süreden önce (bu süre Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamaları ile satıştan 7 gün önce olarak kabul edilmektedir) satışı öğrenmiş ise, öğrendiği tarih, kendisine satış ilanı tebliğ edilen tarih kabul edilmelidir. Böyle bir durumda, salt tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesi ile ihalenin feshi yoluna gidilemez....