Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

*İcra emri usulsüz tebliğ şikayeti yönünden yapılan incelemede; Mahkeme dosya üzerinde yaptığı inceleme sonucunda kıymet takdiri raporunun bizzat kendisine 11/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve bu tarih itibariyle takipten haberdar olduğu kabul edilerek süre aşımı sebebiyle icra emrinin iptali istemi ile borca ve faize itiraz istemlerinin reddine karar vermiş ise de, borçlu bu tebligattaki (11/10/2018 tarihli) imzaya kendisine ait olmadığını ileri sürerek itiraz ettiğini bildirmiş, mahkemece bu iddia yönünden bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür. Borçlunun tebligattaki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasının bilirkişi marifetiyle tespit edilerek araştırılması, bunun sonucuna göre usulsüz icra emri tebliğ şikayetine ilişkin bir değerlendirme yapılması gerekir....

Bilinen adrese gönderilen tebligatın iade gelmesi üzerine şikayetçinin mernis adresine TK'nın 21/2 maddesine göre tebligat yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığından ve tebligatın TK'nın 21/2 maddesi ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre şeklen usule uygun olduğu da anlaşıldığından mahkemece buna ilişkin şikayetin reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik yoktur. İstinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Takibe dayanak belgelenin tebliğ edilmediği şikayeti yönünden yapılan incelemede; İş bu şikayet tebliğ tarihinden itibarin yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde yapılması gerektiğinden ve usulsüz tebliğ şikayeti kabul edilmediğine göre, şikayetin tebliğ tarihi olan 05/10/2020 tarihinden itibaren yedi günlük süre içerisinde yapılmadığı anlaşıldığından, buna ilişkin şikayetin süre aşımı nedeniyle reddi gerekmektedir. Bu nedenle istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir....

Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki usulsüz tebliğ şikayeti ve borca itiraz nedeniyle yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararın davacı borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusu yerinde görülmemekle birlikte, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, yerine davacı borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğine yönelik şikayetinin sübut bulmadığından reddine ve davacının borca itirazını takibin şekline göre icra dairesine yapması gerektiğinden, istemin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....

    Şikayete konu takip dosyasında başlatılan ilamsız icra takibinde borçlunun yapı denetim şirketi olduğu, yukarıda belirtilen yasal düzenlemenin belediyelerin borçlu olduğu dosyalardaki haczedilmezlik şikayetlerinde uygulandığı, bununla birlikte, davacı borçlunun Sarıyer ve Beşiktaş Mal Müdürlüğündeki alacaklarına haciz konulması için ilgili idarelere haciz ihbarnameleri gönderildiği, haciz ihbarnamelerine itiraz edilmediği, davacı borçlu vekilinin 23.02.2021 tarihinde dosyaya takibe itiraz dilekçesi sunduğu, itirazın süresinde olmaması nedeniyle icra müdürlüğünce takibin devamına karar verildiği, davacının en geç itiraz tarihi itibariyle haciz ihbarnamelerinden ve hacizden haberdar olduğu, davacının usulsüz tebliğ işlemini şikayeti ile açmış olduğu davanın İstanbul Anadolu 3....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Dava, kambiyo senetlerine özgü takipte usulsüz tebligat şikayeti ile borca itiraza ve kambiyo şikayetine ilişkindir. Tebligat Kanunu'nun 39. maddesinde; ''Bu Kanun hükümlerine göre kendilerine tebliğ yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz'' hükmüne yer verilmiştir....

    göre düzenlenmesi gereken zarflardan olmaması nedeniyle usulsüz olduğunu, ayrıca bila tebliğ dönen tebligata ilişkin işlemlerin de usulsüz olduğundan TK'nın 35. maddesi gereğince yapılan tebliğin usulsüzlüğü sonucunu doğurduğunu, takipten 01.04.2021 tarihinde haberdar olduklarından tebliğin iptalini talep ettiklerini, takibe konu çeklerde düzenleme yerinin kısaltma yapılarak yazıldığını, bu nedenle çeklerin kambiyo vasfı bulunmadığından kambiyo takibi yapılamayacağından takibin iptalinin gerektiğini, diğer taraftan takibin yetkili icra dairesinde açılmadığını, İstanbul Anadolu İcra Dairesinin yetkili olduğunu, çeklerdeki imzaların müvekkilinin eli ürünü olmadığını ileri sürerek usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesine, takibin iptaline, yetkiye ve imzaya itirazlarının kabulü ile tazminata karar verilmesini talep etmiştir....

    Somut olayda, şikayetçinin başvurusu, kendisine gönderilen İİK’nın 89/1, 89/2 ve 89/3. maddeleri kapsamında düzenlenen haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğine ilişkin olup, bölge adliye mahkemenin birinci ve üçüncü haciz ihbarnamesi tebliğ işlemlerinin usulüne uygun olduğuna dair kabulü yerindedir. Ne var ki; şikayetçi tarafından ikinci haciz ihbarnamesi tebliğ işleminin de usulsüz olduğu iddia edilmiş olup, bu duruma üçüncü haciz ihbarnamesi tebliği (11.09.2017) ile muttali olunacağından şikayetçinin ikinci haciz ihbarnamesine yönelik tebligat usulsüzlüğü iddiası (14/09/2017) süresindedir ve incelenmesi gerekir....

      Anılan yasa hükümlerine göre imzaya, borca, yetkiye itiraz ve kambiyo hukuku bakımından şikayet ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süreye tabidir. İcra dosyasının incelenmesinde, ödeme emrinin borçluya 22.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 27.12.2018 tarihinde açıldığı görülmektedir. Borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik iddiasının bulunması ve Mahkemece usulsüz tebliğ şikayetinin yerinde görülmeyerek reddedilmiş olması yasal süresi içerisinde yapılan itirazların incelenmesine engel teşkil etmez. Kaldı ki borçluya ödeme emrinin tebliğine ilişkin mazbatada haber bırakılan komşu, kapıcı, yöneticinin kim olduğunun yazılı olmadığı, bu haliyle ödeme emrinin borçluya tebliğinin TK'nın 21/1, Tebligat Yönetmeliğinin 35/f ve 30 ile 31. maddelerine aykırı ve usulsüz olduğu anlaşılmaktadır....

      Davacı her ne kadar tebliğin usulsüz olduğunu ve icra dosyasından 24.11.2020 tarihinde haberdar olduğunu beyan etmişse de; takibe itiraz edildiğine ilişkin 24.11.2020 tarihli itiraz dileçesi, davanın 16.03.2021 tarihinde açıldığına ilişkin tevzi formu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; usulsüz tebliğe ilişkin şikayetinin süresinde olmadığına kanaat getirilmiş ve şikayetin usulden reddine karar verilmiştir. Bu nedenle icra müdürlüğü kararında usul ve yasaya aykırılık da bulunmadığından buna dair şikayetin de reddine karar verilmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; 2004 sayı İİK'nın 16. Maddesi gereğince davanın usulden REDDİNE," karar verildiği görülmüştür....

      ispat edemediği gerekçeleri ile, davanın usulsüz tebliğ şikayeti yönünden kabulü ile Sivas 4.İcra Müdürlüğünün 2018/3734 Esas sayılı dosyasındaki ödeme emrinin davacıya tebliğinin 26/12/2018 tarihi olduğunun tespiti ile düzeltilmesine, davacının davasının diğer talepler yönünden reddine karar verilmiştir....

      UYAP Entegrasyonu